Yarım asırlık direnişin kadın cephesi (3) 2025-05-22 09:01:27     Kadınlar anlatıyor: PKK’nin ardında bıraktığı özgürlük mirası   HABER MERKEZİ - PKK'nin 12. Kongresi sonrası kadın özgürlük mücadelesine yeniden ışık tutuldu. Sozdar Avesta, Fatma Adır ve Zilar Stêrk, Kürt kadınlarının direnişteki rolünü, ideolojik dönüşümünü ve toplumsal etkisini anlatıyor. “Savaşan kadın özgürleşir” diyen hareket, Ortadoğu’da sessizliğe karşı örgütlü bir haykırış yarattı.    PKK’nin 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde gerçekleştirdiği 12. Kongresi’nin ardından “çalışmalarını sonlandırdığına” dair açıklama kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, Kürt kadın özgürlük hareketinin önceki dönemlerdeki mücadele deneyimleri, kadın öznelerin tanıklıklarıyla bir kez daha gündeme taşındı.   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından toplanan kongre, sadece örgütsel bir dönemi kapatmakla kalmadı; aynı zamanda geride kalan 40 yılı aşkın direnişin ideolojik, toplumsal ve tarihsel mirasını da görünür kıldı. Bu mirasta en belirgin yer ise kadınlara ait.   Dosyamızın bu bölümünde; PKK’nin kuruluşundan bugüne Kürt kadının direniş alanındaki yerini değerlendiren kadın öznelerin tanıklıklarına yer veriyoruz. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Fatma Adır ve Zilar Stêrk’in değerlendirmeleri, hem bireysel deneyimleri hem de kolektif kadın hafızasını ortaya koyuyor. Kadın ordulaşmasından ideolojik dönüşüme, özgürlük arayışından toplumsal dönüşüme uzanan çizgi, bu ifadelerde yeniden şekilleniyor.   Sozdar Avesta: Kürt kadını 'ben de varım' dedi   KCK Genel Başkanlık Konseyi üyesi Sozdar Avesta, Kürt kadınların özgürlük mücadelesine tarihsel olarak nasıl dahil olduğunu ve kadınların bu süreçte toplumu nasıl dönüştürdüğünü şu sözlerle aktarıyor: Kürt halkı ve kadını tarihte eşine ender rastlanan bir kölelik koşulunda tutulmaktaydı. Bu açıdan Kürt kadınının mücadele içindeki yerine bakıldığında, 30 yıllık mücadele içinde Kürt kadını, ‘Ben bunun içinde varım’ dedi. Daha ilk aşamada, ideolojik grup döneminde Sara (Sakine Cansız) arkadaş gibi birçok kadın arkadaşımız yer aldı. Yine zindan sürecinde Sara arkadaş ve tutuklanan yurtsever kadınların direnişine tanık oluyoruz. Yine 15 Ağustos hamlesi dönemi ve sonrasında Kürdistan kadını bu mücadelenin içinde yer aldı. Belki kimi dönemler sayıca az olsa da, nitelik olarak güçlü olarak yer aldı ve ‘Ben varım’ dedi.   Kürt kadının mücadelede yer alması en fazla Kürt toplumunu etkiledi. Kadın arkadaşların ilk şahadeti, Kürdistan toplumunun içinde bulunduğu o dönemki koşullar, her şeyi kadının şahsında değerlendiren, kadını namus olarak gören, birçok kavganın ve benzeri durumların yaşandığı bir koşulda, Kürdistan dağlarına çıkarak gerilla saflarında yer alan kadın, toplumu derinden etkilemiştir.   30 yıllık mücadeleye bakıldığında, mücadelemizde kadının önemli ve farklı bir yeri vardır. Farklı bir düzey, renk ve güç katmaktadır kadınlar mücadeleye. Aynı zamanda kadınlar PKK’nin farkını ortaya koymaktadır. Biz kadın hareketi olarak şunu söyleriz: Bu mücadelenin gelişmesinde emeği olan Önder Apo, bütün bir hareketin gelişmesinin, birikiminin somutlaştığı bir önderdir. Ama kadın hareketi aynı zamanda bir önderlik hareketidir.     Kadınlar korkularını ve özellikle kendisinde yaratılan tabuları bu mücadeleyle yıkmıştır. Özellikle kadın mücadelesi, yine 1990’larda örgütlenen kadın ordulaşması, 15 Ağustos üzerinden geliştirilmiş ve dünyada ilk defa bir gerilla hareketi içinde ayrı bir ordu olarak örgütlenmiştir. Dünyada kadınlar gerilla mücadelesinde çok yer almıştır, ama başlı başına bir ordu olarak kurulması bizim mücadelemize özgüdür. Bu anlamda 15 Ağustos’un özünü ve yarattığı etkiyi bir kadın rönesansı ve devrimi olarak değerlendiriyoruz. Kadının gerilla saflarına katılması olarak görüyoruz.   Önder Apo, kadının mücadeledeki yerini belirtirken şunu söyledi: ‘Savaşan kadın özgürleşir, özgürleşen kadın güzelleşir, güzelleşen kadın sevilir.’ Kürdistan kadını, özgürleşmesini, savaşmasını, güzelleşmesini ve sevilmesini bu hareket içinde geliştirmiştir. Bu nedenle Kürt kadınları olarak bu mücadeleyi sadece bir silahlı mücadele olarak görmüyoruz. İlk şehidimiz olan Besê Anuş, Sultan arkadaş, Çiçek Sevcan, Hanım Yaverkaya ve Beritan arkadaşa kadar, bu vesileyle tüm kadın şehitlerimizi de anıyoruz. Bunlar 15 Ağustos’un yarattığı ruh üzerinden gelişmiştir. Kürt kadınları her zaman mücadelenin en ön saflarında yer almaya devam etmiştir. Kadın hareketimizin, kadın gerilla birliklerimizin bu süreçteki yerini belirtmekte önemli olduğunu düşünüyorum.   Fatma Adır: PKK ile kadın görünür oldu, umuda dönüştü   PKK'nin kuruluş sürecinde kadının mücadeleye dahil oluşunu değerlendiren Fatma Adır, kadınların tarihsel olarak bastırılmış konumdan görünürlüğe geçişini şu ifadelerle anlatıyor: “Kürdistan’da PKK’nin kurulması, silahlı propaganda temelinde bir örgütlenme geliştirmesi, ilk Ankara grubu dâhil, kadının mücadele içinde aktif olarak yer alması, 15 Ağustos’a kadın cephesinden ilgiyi geliştirmiştir. Kürt toplumu içinde yüzünü mücadeleye çeviren, meyletmeye dönük bir eğilim, beklenti, inanç vardı. Fakat bu inanç sadece bir beklenti hâlindeydi. Bizim bulunduğumuz mekânlarda da partiye katılan ilk kadın arkadaşların etkisi görülüyordu; toplantılara katılması, süreçlere dâhil olması, kadının mücadele içinde yer almasına dönük beklenti oluşturmuştu, imkân yaratmıştı.     Ancak Kürt toplumunda şöyle bir şey vardı: 28 katliamla karşılaşmıştı. Bu katliamların Kürt kadını ve toplumunda büyük bir kırılma yarattığı söylenebilir. Korkma, kendini ifade edememe yaşanıyordu. Kadının en genel anlamda 5 bin yıllık erkek egemen sistemde köle durumu vardı. Ama Kürdistan’da, komünal yaşamda kadının görünür bir yeri de vardı. Kadının mücadelelere kısmi katılımı olsa da; sömürgecilerin yaptığı katliam, sömürü nedeniyle genelde korkan, içine sinen, kendine misyon biçmeyen, erkeğin arkasında yer alan, görünmeyen bir durumu vardı. Hareketle birlikte kadında bir umut yaratıldı. Mücadele içinde görünür olma ortaya çıktı.   Kadın arkadaşların şahadeti, toplum içinde kadının mücadeleye katılımını güçlendirdi, teşvik etti. Berivan arkadaş mesela söylediğim konulara çok iyi bir örnektir. Berivan arkadaş kadın ordulaşmasına bir ilkti. Kadının toplumsal çalışmalarda belirleyici anlamda öncülüğünü temsil ediyor Berivan (Binevş Agal) arkadaş.”   Zilar Stêrk: PKK’nin yarattığı en nitelikli gelişme kadın özgürlüğü oldu   KCK Genel Başkanlık Konseyi üyesi Zilar Stêrk, PKK’nin 43 yıllık tarihinde yarattığı en güçlü dönüşümün kadın özgürlük çizgisinde yaşandığını belirterek, mücadelede açığa çıkan değişimi şöyle aktarıyor: “43 yıllık tarihi boyunca çok önemli gelişmelere damgasını vurdu PKK mücadelesi. Her şeyden önce yok oluşla yüz yüze kalmış Kürtleri ve Kürtlüğü yeniden var etti. Kürt’ün yeniden var oluşunun adıdır PKK. PKK, bir halksal var oluştur. Halksal var oluş mücadelesi yürüttü. Bu anlamıyla halk olarak, ulus olarak Kürt’ü ve Kürtlüğü yeniden var etti. Kürt’te, Kürt’ün kafasında ulusal bilinci yarattı. Bu anlamıyla kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, çocuğuyla gerçekten bütün Kürtlerin yüreğine, gönlüne taht kurdu. PKK ve Kürt halkı arasında kopmaz bir sevgi ve bağlılık var. Kopmaz bir sevgi ve aşk ilişkisi var. Bu anlamıyla PKK’lilik sadece partinin kadro ve militanlarıyla ilgili bir durum değildir. PKK, bir halk gerçekliğine dönüşmüştür. Bir halkın var oluş süreci olmuştur. Bu anlamıyla çok büyük gelişmeler de ortaya çıkardı. Sosyal, siyasal, toplumsal, askerî her açıdan çok büyük gelişmelere damgasını vurdu. PKK’nin ortaya çıkardığı en nitelikli gelişme ise kadın özgürlük gelişmesi oldu.   Kürdistan’da gerçekten PKK öncesi kadın özgürlüğünden söz etmek mümkün değildi. Kürt toplumunun mahkûm bırakıldığı toplumsal koşullar büyük bir gericilik düzeyini ortaya çıkarmıştı. Son derece feodal, kapalı, cinsiyetçi bir toplum gerçekliği vardı. PKK’nin çıkışıyla beraber, kadın özgürlüğü konusunda da büyük bir bilinçlenme ve büyük bir aydınlanma düzeyi ortaya çıktı. Önder Apo öncülüğünde kadın özgürlük tezleri büyük bir ilgiyle karşılandı. Önder Apo bu konuda büyük bir emek harcadı. Büyük bir çaba ile Kürt kadınını kölelik sınırları içerisinden çıkardı ve özgürlük bilinci sahibi kıldı. Bu konuda çok ciddi tezler ortaya attı. Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin mimarıdır Önder Apo. Yine ‘erkeği öldürme, erkeği dönüştürme’ teorisini ortaya çıkardı. Bu çerçevede Kürt kadınını çok büyük bir örgütlülük düzeyine kavuşturdu. Bu anlamıyla Önder Apo önderliğindeki PKK hareketi, kadın özgürlüğü konusunda çok büyük gelişmelere damgasını vurdu. Dünya kadın özgürlük mücadelesine de bu konuda ışık tuttu. Büyük bir aydınlanmaya yol açtı.     Diyebiliriz ki; PKK’nin, Önder Apo’nun geliştirdiği özgürlük tezleri, egemen erkeğin şiddetine, ideolojisine büyük bir darbe vurdu. Önder Apo’nun özgürlük tezleri erkek tekelini, erkeğin şiddet tekelini paramparça etti, yerle bir etti. Bunu tüm dünyanın görmesi gerekiyor. Bunu tüm dünya kadınlarının görmesi, bilmesi ve tanımaya çalışması gerekiyor. Yine Kadın Kurtuluş İdeolojisi temelinde aydınlanan Kürt kadını, bugün dev gibi bir hareket gerçeğini ortaya çıkardı. Dünya kadınlarına da öncülük etme rolünü ve misyonunu önüne koymuş durumdadır. Bu anlamıyla çok büyük bir mücadele dinamiği hâline gelmiştir. Diyebiliriz ki, Kürt kadınların yürütmüş olduğu özgürlük mücadelesi ve ortaya çıkardığı özgürlük hareketi, 21. yüzyılın kadın yüzyılı olmasında önemli bir rol sahibi oldu.   Tabii Kürt kadınının özgürlük mücadelesi nerede mayalandı? PKK ortamında, PKK’nin ortaya çıkardığı mücadele zemininde mayalandı, örgütlendi ve kendi hareket ideolojisini, kendi mücadele iradesini açığa çıkardı. Bu anlamıyla PKK’nin kadın özgürlük yürüyüşüne çok büyük katkıları olmuştur.   Diğer açıdan PKK mücadelesi, PKK hareketi Kürdistan’da Kürt kişiliğinde çok büyük değişim ve dönüşümler ortaya çıkardı. Dibe vurmuş bir geri kişilikten, dibe vurmuş köle kişilikten özgür bir kişilik yarattı. Önder Apo’nun büyük emek ve mücadelesi sonucu ortaya çıkarılmış gelişmeler olarak yaşandı. Bu anlamıyla bütün bunlar PKK saflarında yaşandı. PKK saflarında, Önder Apo’nun akademi zemininde, Önder Apo’nun özgürlük okulunda yürütülen eğitimler sonucunda gerçekten açığa çıkardığı büyük bir zihinsel aydınlanma düzeyi ortaya çıktı. Ortaya çıkan bu zihinsel, ruhsal aydınlanma sonucu yeni ve özgür Kürt kişiliği doğdu. Bu yeni ve özgürleşmiş Kürt kişiliği, PKK saflarında PKK militanlığı, PKK kadroluluğu olarak vuku buldu. Aynı zamanda Kürdistan’da da, Kürt toplumu içinde de Kürt yurtseverliği olarak ortaya çıktı. Bugün Kürt militanlığı ve Kürt yurtseverliği üzerinden bu mücadele yürüyor.   PKK aynı zamanda bir şehitler partisidir. Yirmi binin üzerinde bir şehitler ordusu vardır. Aynı zamanda bu şehitler ordusu içerisinde yüzlerce yurtsever kadın şehidimiz de vardır. Ben, bu kuruluş yıl dönümü vesilesiyle tüm devrim şehitlerini Haki Karer ve Sakine Cansız yoldaşlar şahsında bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. Anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Şehitlerimizin izinde, şehitlerimizin çizdiği yolda her zamankinden daha kararlı ve daha büyük bir iddia ile bugünden sonra da yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Bu anlamıyla şehitlerin bize devrettiği bayrağı mutlaka zaferle taçlandıracağımızın sözünü bir kez daha tüm yoldaşlarım adına yineliyorum.”   Yarın: Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğüne dair perspektifi