Benedetta Rossi: Barış için siyasi irade ve Öcalan’ın rolü şart 2025-05-18 09:03:18     Melek Avcı     ANKARA – PKK’nin kongre kararlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gazeteci Benedetta Rossi, "PKK ve Sayın Öcalan’ın attığı önemli adımlar karşısında şu anda Türk hükümetinde aynı kararlılığı göremiyorum. Kalıcı barışa yönelik bir diyaloğun temelleri, her iki tarafta da adil bir çaba olmadan atılamaz. Sayın Öcalan'ın bizzat yürütmediği müzakerelerde herhangi bir ilerleme kaydedilebileceğini düşünmek mümkün değildir” dedi.   PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12. Kongre’nin sonuç bildirgesini 13 Mayıs’ta yayımladı. Bildirgede, örgütün yapısının feshedildiği ve silahlı mücadele çalışmalarının sonlandırıldığı duyuruldu. “Yeni bir dönemin başlangıcı ve tarihsel bir eşik” şeklinde tanımlanan bu süreç, kamuoyunda yoğun ilgiyle karşılaştı.    Geçtiğimiz yıl, tecridin kaldırılması ve Abdullah Öcalan ile görüşme sağlanması amacıyla Adalet Bakanlığı ile temas kuran uluslararası heyette yer alan gazeteci Benedetta Rossi, PKK’nin aldığı kararlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Saldırılar nedeniyle bizleri neyin beklediğini kestiremedik’   Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısıyla sözlerine başlayan Benedetta Rossi, çağrı yapıldığında ilk izlenimlerine ilişkin şu ifadeleri kullandı: “En azından Türk hükümetinin son dönemdeki bazı girişimleri göz önüne alındığında, her iki tarafın da adım atmasını bekliyorduk. Ancak Suriye'nin kuzeydoğusundaki çatışmaların yeniden alevlenmesi ve Suriye'nin Aralık ayındaki göreceli müdahalesi her şeyi sorgulanır hale getirdi. Bu nedenle şahsen ben, bizleri neyin beklediğini tam olarak kestiremiyordum. Silahsızlanma çağrısı büyük bir sürpriz oldu. Sanırım hepimiz önemli bir değişimle karşı karşıya olduğumuzun farkındaydık ama yakın gelecekte ne olacağını bilmiyorduk. Şahsen, barışa giden yolun hiç şüphesiz yeni bir yol olduğunu, Kürt halkının büyük kazanımlarını savunmak için dağlarda ölmeyi bırakacağını düşünüyordum. Ancak Bahçeli'nin açıklamalarında, Kürt halkının, kültürünün ve dilinin tanınması için Anayasa’da değişiklik sözü vermeden sadece PKK'nin tasfiyesini talep etmeye devam etmesi nedeniyle Türkiye'nin tutumuna şüpheyle yaklaşmaya devam ettim.”   ‘Siyasi hayata dahil edilmesi anlamı taşır’   PKK’nin kararıyla mücadelenin bitmediğini belirten Benedetta Rossi, PKK’nin Türkiye’deki siyasi hayata dahil edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Benedetta Rossi, “Takip ettiğimiz üzere, 12. Kongre’nin ardından PKK faaliyetlerini durdurduğunu ilan etti. Kürt halkının mücadelesinin burada sona ermesi elbette beklenemez. Ancak Türk devleti de aynı derecede önemli adımlar atarsa, başka yollarla devam edilecektir. Bu da en azından hükümetin izlediği güvenlikçi yaklaşıma kesin bir ‘hayır’ anlamına gelirken, reformlar ve çalışmalarını fesheden PKK'nin barış sürecine ve Türkiye'deki siyasi hayata dahil edilmesi anlamına gelmektedir. Türk hükümeti tarafından yapılan ‘açılım’ açıklamalarının ötesine geçen, parlamento onaylı değişikliklerin yanı sıra; Kürt halkının, kültürel haklar da dahil olmak üzere, haklarının tanınmasına ihtiyaç vardır” dedi.    ‘Tarihe geçmek istiyorlar’   Muhalefetin ve iktidarın Kürt sorununun çözümünde tarihe geçmek istediği izlenimine sahip olduğunu söyleyen Benedetta Rossi şunları söyledi: “Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması ve Kürt belediye başkanlarının sistematik olarak görevden alınmaya devam etmesi, hükümet için iyi bir veda değil. Erdoğan'ın, Anayasa'nın değiştirilmesi koşuluyla 2028'de tekrarlanacak seçimlerde Kürt halkının oylarına talip olduğu kesin olarak önümüzde duruyor. Kuşkusuz, ilgili her taraf tarihe, Türkiye ile Kürt halkı arasındaki mücadeleyi barışçıl bir şekilde sona erdiren taraf olarak geçerek hatırlanmak istiyor.   Şeffaflık ve halkın desteği olmadan demokrasi olmaz   Ancak barışa giden yol, iç muhalefetleri bir araya getirmekten geçiyor. PKK ve Sayın Öcalan’ın attığı önemli adımlar karşısında şu anda Türk hükümetinde aynı kararlılığı göremiyorum. Çok fazla güvensizlik var ve bu kısmen doğal; ancak kalıcı barışa yönelik bir diyaloğun temelleri, her iki tarafta da adil bir çaba olmadan atılamaz. Toplumsal düzeyde bile iki tarafa da güven duyulmuyor ve bu noktada çalışmak çok önemli olacak. Şeffaflık ve halkın desteği olmadan demokrasi olmaz.”   ‘Öcalan’ın yürütmediği müzakerede ilerleme mümkün değil’   İlerleyen süreçte güç dengesizliğinin olduğunu söyleyen Benedetta Rossi, “Sayın Öcalan'ın serbest bırakılması hâlâ uzak bir ihtimal gibi görünse de, bu noktada en azından tecrit koşullarında köklü bir değişikliğe gidilmesi yerinde olacaktır. Ne de olsa Sayın Öcalan'ın bizzat yürütmediği müzakerelerde herhangi bir ilerleme kaydedilebileceğini düşünmek mümkün değildir. Öcalan'ı hücre hapsinde tutmaya devam etmek ve siyasi ve kişisel olarak zor bir durumda tutmak, kabul edilemez bir güç dengesizliğini sürekli kılacaktır ki bu da barışçıl bir gelecek inşa etmeye kesinlikle elverişli olmayacaktır. Bu, Erdoğan'ın ve çoğunluğun kararlılığını gösterecek çok önemli bir işaret olabilir. Bu belki de Kürtlerin ve DEM Parti'nin AKP'ye ve iktidar çoğunluğuna olan güveninin artmasına yol açabilir, ancak bunun Erdoğan'ın partisinin sıkı seçmenlerinin oyları açısından bir bedeli olacağı da görülüyor” sözlerini kullandı.   ‘Birçok sorunun yanıtlanması gerek’   Demokratik konfederalizmin yaşama geçirildiğinde pek çok yansıması olacağını ifade eden Benedetta Rossi, cevaplanmayan birçok sorunun olduğunu söyledi. Benedetta Rossi, “Potansiyel Orta Doğu istikrarı ve demokratik konfederalizm ilkeleri, kamusal ve kurumsal tartışmalara entegre edildiğinde; kurumlara ve ulus devlet kavramına, halkların birliğine ve kadınların entegrasyonuna yeni bir yaklaşımın göstergesi olacak, göç politikalarını ve aynı zamanda çatışmaları algılama biçimimiz üzerinde de yansımaları olacaktır. Elbette akılda tutulması gereken pek çok unsur var: ABD'deki hükümet değişikliği ve hem Washington'daki hem de Orta Doğu'daki belirsizlik... Bunları düşünmeliyiz. Ve kendime sorup durduğum soru şu: PKK'nin bünyesinde Türk, Iraklı, İranlı, Suriyeli Kürt savaşçılar vardı. Bu insanlara ne olacak? Bu savaşçıların haklarına saygı gösterilmesini nasıl sağlayacağız? Bu sorulara yanıt verilmelidir” diye konuştu.