Orta Doğu’nun çeşitli ülkelerinden Abdullah Öcalan’a mektuplar 2025-07-27 12:03:57     HABER MERKEZİ - Orta Doğu'nun çeşitli ülkelerinden kadınlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a savunduğu, kadın ve toplum özgürlüğünü temsil eden fikirlerine desteklerini ifade eden mektuplar gönderdi.   Orta Doğu ülkelerinden kadınlar Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği süreci desteklerini duyuran ve özgürlüğünü isteyen mektuplar yazdı. Bu mektuplar Abdullah Öcalan’a ulaştı. Kadınlar aynı zamanda tüm dünya kadınlarına da seslenerek Kürt halkıyla dayanışma çağrısında bulundu. Abdullah Öcalan'a gönderilen mektuplar Nujinha'da yayınlandı.   Kahire Üniversitesi’nde Öğretim üyesi Dr. Farnaz Attia mektubunda şu ifadelere yer verdi:    “Önderim Abdullah Öcalan’a...    Mücadele eden, savunan, fedakarlık yapan ve asla pes etmeyen, haklı davanın sahibi olan, gelecek nesillere mutluluk getirmek için nice zorluklara göğüs geren, dikenli yollarda yürüyerek özgürlerin ve devrimcilerin yollarına milyonlarca çiçek eken, düşünceleri tecrit ve esaret duvarlarını aşarak özgürce uçup gezegendeki milyonlarca insanın yüreklerine, zihinlerine ve vicdanlarına yerleşen kişiye.   Aziz Kahire'den ve esmer Nil'in ülkesinden, Firavunlar toprağından, yedi bin yıllık medeniyetin toprağından, özgürlerin ve kahramanların taçlandırıldığı lotus çiçekleri ve defne çelenklerinden oluşan kokulu buketlerimi ve savunmalarınızdaki düşünceleri dikkatle okuyup üzerinde düşünen her özgür erkek ve kadının selamları, adaletsizlik ve zulmün karanlığıyla, zorbalığın zincirleriyle, haksızlığın vahşetiyle ve istibdatla dolu mutlak karanlığın hapishanesi olan, içinde yalnızca bir umut ışığı ve düşüncelerinizle aydınlanan bir ışık ve özgürlük parıltısının parladığı korkunç İmralı Cezaevine gönderiyorum. Bunlar, düşünürlerin, devrimcilerin ve özgür insanların yollarını aydınlatmaya ve onları kapitalizmin ve sömürünün vahşetinden kurtuluş yollarına yönlendirmeye devam eden Öcalanist düşüncelerdir.    Sizden öğrendim    Mücadele ve mücadeleye dair düşünceleriniz hayata bakış açımı değiştirdi ve beni, bir insanın etrafını saran, düşüncelerini çarpıtan ve onu hakikatten uzaklaştıran hayatın koşuşturmacasından daha yüce ve daha ulvi bir hedefi olması gerektiği gerçeğine yönlendirdi. Her savaşçının haklı davası, arzulanan hedef ve amaçtır ve bunun için ne kadar değer biçilse de, ona ulaşmaktan ve başarmaktan çekinmemelidir. Sizden öğrendim ki gerçek savaşçı, Batı sömürgeciliği tarafından ezilen, hakları, güçleri ve bedenleri Batı’nın benimsediği kapitalist emperyalizm tarafından yok edilen, toprakları işgal edilen, servetleri tüketilen, hayalleri yıkılan, hayatları mahvolan ve yetenekleri ellerinden alınan zayıf ve ezilenleri desteklemekten çekinmez.    Fikirleriniz büyük çözüm üretti    Filozof Önder, düşüncesi belirli bir halk veya bölgeyle sınırlı olmayan, aksine özgürleştirici düşüncelerini tüm halkları kapsayacak şekilde genişleten bir enternasyonalist olmalıdır; çünkü mücadele bütünsel ve kapsamlı bir süreçtir. Kürt meselesi ve demokratik ulus hakkındaki düşünceleriniz ve tezleriniz, zamanı ve mekanı aşarak Arap dünyası, Orta Doğu ülkeleri ve hatta tüm dünya halklarının karşı karşıya kaldığı ve birlikte yaşadığı sorunlara birçok çözüm üretmiştir. Batı'nın bize dayattığı ve sonuçlarını acı bir şekilde çektiğimiz, ne bize ne de toplumlarımıza uygun bulmadığımız  sahte batı demokrasisi yerine, Doğu'nun değerleri ve gelenekleriyle uyumlu, gerçek demokrasinin eşsiz bir modelini yarattınız.    Sizden de çalışmanın önemini ve bireyin ve toplumun yaşamının ayrılmaz bir parçası olması gereken kutsal bir görev olduğunu öğrendim. Özgürleşme ve ilerlemede büyük öneme sahiptir. Ayrıca çalışmanın özgürleşme ve ilerlemede büyük önem taşıdığını ve topluma hizmet eden, kendini geliştirmeye ve kapasite geliştirmeye katkıda bulunan üretken çalışmalara odaklanmanın gerekliliğini öğrendim.    Hayranlıkla gurur duydum    Bir kadın olarak, ‘güzel bir kadın özgür bir kadındır’ sözünü ve kadın köleliğinin gerici erkek geçmişi ve fırsatçı kapitalizmin kadınlara dayattığı bir boyunduruk olduğunu öğrendiğimde, düşüncelerinizin bana aşıladığı gurur ve hayranlıkla gurur duydum. Bu boyunduruk her zaman ve her yerde kırılmalıdır ki, özgür bir toplumdaki kadınların enerjileri patlayıp toplumu, ailesini ve ülkesini erkeklerle omuz omuza, "katılımcı yaşam" olarak bilinen şeyde yükseltebilsin. Bu, devrimci çalışma için bir istikrar kaynağı ve başarısında veya başarısızlığında bir aktif taraf ve toplumun kurtuluşu kadınların kurtuluşunda yattığıdır; şeref ve ahlak kavramı toplumla bağlantılıdır ve kadınlarla sınırlı değildir. Onurla çevrili özgürlükle ve aşağılanma ve köleliğin sona ermesiyle bağlantılıdır. Onun ahlakın; toplumun doğal belleği ve topluma fayda sağlayan iyi işlerin pratik uygulaması olduğunu, ayrıca bunları, bir arada tutan toplumun harcı olduğunu, siyasetin pratik uygulaması olduğunu, aynı zamanda analitik zekâ ile duygusal zeka arasında insan zihnini örgütleyen birincil ilke olduğunu, yani kutsal ahlaklı bir toplumun erdemi veya kusuru, ahlaksız bir toplumun uçuruma sürüklendiğini belirttiğini buluyoruz. Savunulan kadın odaklı "onur " kavramı ise, gerçekte yasa ve normlardan uzak bir durumu ifade ediyor. Kadının onuruna abartılı kesinlikle duyulan fanatizm, mutlaklığıyla abartılmış bir toplumsal onursuzluğun ifadesidir. Kadının aşırı bir bağlılık, sosyal olarak aşırı bir onursuzluk durumunu ortaya koyar, kadının onuruna yapışmanın, toplumun onurundan uzaklaşma derecesinde büyük bir çelişki olduğunu söylemek mümkündür. Yani onu sarsılmaz ve sağlam kılan birincil değerler hakkında, toplumun onurunu korumak, kadının onurunu korumak olduğu için, acizliğin göstergesidir, dolayısıyla “kadın onuru” adı altında yeniden canlandırılıp diriltilmek istenen onur kavramı, ahlaki ve siyasi olarak tükenen erkeğin zaafından veya kadınların köleleştirilmesine dayanarak gücünü ispatlamaya çalışmasından, kendisine ve toplumuna yabancı olan yönetimin elinde olan bitene karşı susuzluğunu gidermek için kadınlar üzerinde egemenliğini dayatmaya çalışmasından ve bu şekilde kendine davranmasından kaynaklanmaktadır.  Kadınlar için özsavunma    Öz savunma sistemi, evrendeki tüm varlıklar için bir sistemdir. Direniş, evrendeki her unsur veya parçacığın varlığını korumak için gösterdiği bir öz savunma biçimidir. Buradaki savunma, kadınlar da dahil olmak üzere insan topluluğun tüm bireylerini kapsar. Öz savunmanın işlevi kapsamlıdır, hiç kimse bundan dışlanmaz ve belirli bir tür veya cinsiyetle sınırlı değildir. 1980'lerden bu yana kadının mücadele ve kurtuluş sürecindeki rolünü ve görünürlüğünü vurgulamaya, öz savunmadaki, ulusunu ve toplumunu savunmadaki rolünü vurgulamaya çalıştınız.    Bütün bu düşünceler buzdağının sadece görünen bir kısmıydı, parmaklarımın hızla çizdikleri bunlardı, ama sizin düşünceleriniz ve görüşleriniz, İçtiğimiz ve asla doymadığımız tükenmez bir kaynaktır. Son olarak, mesajımın size sağlık ve esenlik içinde ulaşmasını umuyorum. Ayrıca, en kısa zamanda Kürdistan'ın  görkemli dağlarının, yemyeşil tepelerinin kucağında olursunuz ve o yumuşak hava, umutla atan gülümseyen yüzünüzün hatlarını okşar, özgürlükle karışan ılık esintileri sizi kucaklar ve barış güvercinleri, eğilseler bile kırılmayan zeytin dallarıyla etrafınızda uçuşur.    Saygılarımla ve sevgilerimle.”    ‘Filistin’in kalbinden mektup’    Gazze'den Nevin Nimer Adel Abdel Aal da mektubunda şunları dile getirdi:    “Önder Abdullah Öcalan'a...    Filistin toprağından, acının kalbinden, zulüm dişleri ve duvarlar arasında sıkışmış olan direnişçi Gazze'den özgür bir selam.    Her türlü baskıya karşı özgürlük bayrağını taşıyan ve kadının insanlığını, onurunu ve  direnişçi, bilinçli toplumlar inşasında büyük rollerini savunmasında sesini yükselten size yazıyorum. Kadının mücadele ve onur yolunda doğal yerini yeniden kazandıran özgürleştirici düşünce ve bilinci ve farkındalığınız için size içten teşekkür ederiz. Kadın hakkında söyledikleriniz sözler, başlı başına bir entelektüel devrimiydi ve özgürlüğün toplumun yarısını marjinalleştirmekle inşa edilemeyeceğini aksine kadının kendisini ve rolünü farkına varmasıyla mümkün olduğuna inanan herkes için bir ilham kaynağıydı.    Size şehitler kızı olarak yazıyorum... Babamı, annemi ve tüm kardeşlerimi, bize sadece üzüntü ve acı bırakan bir savaşta kaybettim. Bugün yalnız yaşıyorum, bu zorlu hayatta direniyor, karanlığın köşelerinde kalan ışığa tutunuyor, onların yolunda ve özgürlük yolunda bizden önce gidenlerin yolunda yürüyorum.    Ve ben, Gazze'nin bir kızı olarak, savaşın, yıkımın ve yoksunluğun günlük yaşamamız haline geldiği, kadının her an sayısız cephede mücadele ettiği: hayatta kalma cephesinde, annelik cephesinde, eğitim cephesinde ve onur cephesinde mücadele ettiği bu yerde, kadın acısıyla dolu olarak size yazıyorum... Gazze kadınları bazen karanlığın içinde tek başlarına kalıyor ve en temel haklarından mahrum bırakılıyor, ama yine de cesaretleri kırılmıyor. Enkazın ortasında yaşamı yeşertiyorlar, vatanı kucaklarında ve rahimlerinde taşıyorlar. Çünkü biz, kadının kurban değil, tersine aktif, lider ve geleceğin yaratıcısı olduğuna inanıyoruz.    Sesinizin uzun sessizliğin duvarlarını deldiğini biliyor ve haykırışlarımızın yankısı size ulaşmasını, sözlerinizin Gazze'nin uzun gecesinde yeni bir ışık olmasını umuyoruz. Kadın için sesini bir biçim veya slogan olarak değil, bir değer, bir anlam ve kapsamlı bir kurtuluş projesinin ayrılmaz bir parçası olarak yükselten az sayıdaki kişilerden biriydiniz.  Ben, bir Gazze’nin  ve  şehitlerin kızı olarak, sözlerinizde yabancılaşmamı teselli eden, irademi güçlendiren ve bu mücadelede yalnız olmadığımıza dair güvenimi tazeleyen her şeyi buluyorum.    Bize kendimizi yeniden inşa edecek bir vizyon verdiğiniz ve acımızı ve onurumuzu aynı anda yazabileceğimiz bir dil verdiğiniz için şükranlarımı sunuyorum.   Sözleriniz, bu sessiz dünyanın karanlığında bir ışıktır.    Filistin kızlarından ve şehit kızından, tüm sadakat ve minnet sizedir.    Her şeye rağmen size minnettarız, Filistinli kadınlardan umut dolu, dirençli bir selam.    Gazze'nin Kızı / Nevin Nimer Adel Abdel Aal”      ‘Hayatın anahtarı’    Mısırlı akademisyen Dr. Sahar Hasan Ahmed’de mektubunda Abdullah Öcalan’a şu sözlerle seslendi:    “Düşünür Abdullah Öcalan’a mesaj     Düşüncelerinizi gözden geçirdikten ve kadın hakkında yazdıklarınızı okuduktan sonra size bu mektubu gönderiyorum, düşünceleriniz ve görüşleriniz aracılığıyla ona 'hayatın anahtarı' demeye yönlendirdi; aslında kadın hayatın ta kendisidir. Yazılarınızdaki erkek imgesi artık Orta Doğu'daki kadının tazeliğini taşımıyor, aksine, nerede olursa olsun kadına karşı bir ilgi, özen ve hatta kutsallık duygusuyla renklendiğini görüyoruz. Bu düşünce, sizin olumlu yaklaşımınız sayesinde, dünyanın gözünde arzulanan özgürlüğe giden bir başlangıç noktası olmayı hak eden, kadın bilimi olarak adlandırılan "Jineoloji"nin incelenmesine dönüştü. Özgürlüğün yolculuğu, başlangıcından itibaren başlar ve özgürlüğüyle uluslar özgürleşir ve dediğiniz gibi  'özgür bir kadın, özgür bir Kürdistan demektir.'    Özgürlük, eşitlik, bütünlük, hoşgörü ve toplumlarda tüm milletlerin barış içinde bir arada yaşaması düşüncelerinize olan inancımız sayesinde, sorununuz Orta Doğu'nun en önemli meselelerinden biri haline geldi ve eğer çözülebilirse, Orta Doğu toplumu barış ve güvenlik içinde yaşayacaktır ve biz buna inanıyoruz. Kürt meselesi, Filistin sorununun diğer yüzüdür, 26 yıldır sizi tek başına tecritte tutularak bu mesele boğularak baltalandı ve nadiren de olsa ziyaretinize bile izin verilmedi, ve  bu tecrit, sizin dürüstlüğünüzün ve davanın dürüstlüğünün en büyük kanıtıdır. Bu sesin kısılmasına rağmen, özgürlük ve barış çağrısı yaparak dünyanın dört bir yanına ulaşmayı başardı ; işte Ortadoğu'daki bütün meselelerin çözümünde tek çıkış yolu sizin düşünceleriniz oldu.    Ve nihayet, saygıdeğerliğinize, özgürlük hakkınıza inanan bir kadın olmaktan gurur duyan bir Mısır'lı kadın olarak size ancak saygı ve takdirlerimi gönderebilirim. Yazılarınız ve düşünceleriniz Arap ve Ortadoğu toplumunda bir odak noktası ve hatta itici bir güç haline gelen o kadındır.    Dr. Sahar Hasan Ahmed    *Çağdaş Mısır tarihi alanında akademik araştırmacı, aynı zamanda kimlikler ve milliyetler konusunda uzman, Uluslararası Akademik Üniversite'de doçent ve çeşitli Mısır üniversitelerinde öğretim görevlisidir.”