'Türkiye sürenin dolmasını beklemeden umut hakkını uygulamalı' 2025-09-15 09:06:27   Gülistan Gülmüş   MERSİN - AKBK’nin Türkiye’nin Abdullah Öcalan’ın umut hakkının ihlal edilmesine dair yapacağı toplantıya ilişkin konuşan Avukat Melek Şeraldı, Türkiye’nin sürenin dolmasını beklemeden kararı uygulaması gerektiğini söyledi.   Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), tahliye olma imkanı olmaksızın bir kişinin ömür boyu cezaevinde tutulmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) düzenlenen işkence ve kötü muamele yasağına aykırılıktan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın umut hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AİHM, 2014'te verdiği kararda, Türkiye'den ömür boyu hapis cezasında düzenleme yapılmasını istedi. Ancak aradan geçen 11 yılla rağmen Türkiye, yasal düzenleme yapma girişiminde bulunmadı.   Türkiye'nin adım atmaması nedeniyle AİHM kararlarını uygulanmasını denetleme ve yaptırım uygulama yetkisine sahip Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne başvuru yapıldı. Daha önce Türkiye'yi değerlendirmek için bir araya gelen Komite, 15-17 Eylül tarihleri arasında yapacağı İnsan Hakları Toplantısı'nda, “umut hakkı”na dair Türkiye'nin eylem planını değerlendirecek.   Komitenin yapacağı toplantı bugün başlıyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve siyasi tutsaklar için uygulanması beklenen “Umut hakkı”na dair Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şubesi Eşbaşkanı Melek Şeraldı değerlendirme yaptı.   Melek Şeraldı ilk olarak “umut hakkının ne olduğuna dair aktarımlarda bulundu. Melek Şeraldı devamında, “Umut hakkının tanınması yani ağırlaştırılmış müebbet cezasının koşullu salıverilme önündeki engellerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Türkiye'nin hükümlülüğü mahkumların belirli bir süre sonrasında koşullu salıverilmesi yönünde objektif ve erişilebilir bir mekanizma kurmaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen organ Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'dir. Türkiye bu kararı uygulamazsa Bakanlar Komitesi ihlal prosedürü başlatabilir. Bu süreçte Türkiye'nin sorumluluklarını, yükümlülüklerinin yerine getirilmediği tespit edilirse siyasi ve diplomatik baskı artırılacak ve diplomatik yaptırımlara sebebiyet verecektir. Nihai aşamada Türkiye'nin oy hakkının askıya alınması, hatta teorik olarak konsey üyeliğinin düşmesi mümkün hale gelecektir” diye kaydetti.   Düzenleme sadece Abdullah Öcalan’ı değil müebbet alan tutsakları da etkileyecek   Türkiye’nin umut hakkını uygulamaması durumunda Avrupa Konseyi tarafından sürekli bir denetime tabii tutulacağına işaret eden Melek Şeraldı, “Sayın Öcalan özelinde bu durum hem Avrupa Konseyi'nde hem Birleşmiş Milletler Komitesi'nde Türkiye'nin ihlal haklarını sürüncemede bıraktı. Sürekli raporlanır ve bu durum siyasi baskıyı arttırır. Bir hakkın tanınması yalnızca bir kişi özelinde değil tüm bireyleri ilgilendireceğinden tüm mahkumlar yönünden kararın uygulanması gerektiği anlamına gelecektir. Yani ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar yönünden ömür boyu hapis cezası anlayışını değiştirmek anlamına gelir. Bu kişilere belirli bir süre sonrasında koşullu salıverilme imkanı tanınması gerekir. Dolayısıyla düzenleme yalnızca Sayın Öcalan özelinde değil, müebbet hapis cezası alanlar yönünden belirli süre sonrasında koşullu salıverilme ihtimalini gündeme getirecektir. Müebbet hapis cezası alan mahkumlar için yaşam boyu hapis yerine denetimli serbestlik ihtimalini yaratır” diye konuştu.   Devlete yaptırımlar uygulanabilir   Türkiye’nin umut hakkını uygulamaması sonucunda devlete karşı yaptırımların olabileceğini kaydeden Melek Şeraldı, “Kararların bağlayıcılığından bahsederken aslında bahsettiğimiz durum şudur: Hiçbir sözleşme tek taraflı değildir. Türkiye'nin bu konuda bağlayıcı olmasının sebebi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olması gereğidir. Taraf olmasının yükümlülüğünde yerine getirilmezse dediğimiz gibi devletin yükümlülükleri söz konusu. Devlete karşı yaptırımlar meydana gelecektir” ifadelerine yer verdi.   ‘Sürenin dolmasını beklemeden kararı yerine getirmeleri gerekmektedir’   Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta başlatmış olduğu sürece ilişkin devletin de adım atması gerektiğinin altını çizen Melek Şeraldı son olarak şu çağrıda bulundu: “Umut hakkı bahsettiğimiz üzere bir insana tanınmış, tanınacak, tanınması gereken haklardan değil bir insanın yaşam hakkıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ihlal kararı tamamen yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yer alan işkence yasağından ileri gelmektedir. Bu sebeple Türkiye'nin kararı sürenin dolmasını dahi beklemeden yerine getirmesi bir zorunluluktur. Ülkenin her vatandaşı için yerine getirilmesi gereken bir görevdir. Bu sürecin devlet tarafından baltalanmaması, sekteye uğratılmaması ve insanların daha fazla hak ihlali yaşamaması için bu konuda sorumlular ivedilikle düzenlemeleri yapmaları ve ihlal kararının sürenin dolmasını beklemeden yerine getirmeleri gerekmektedir.”