‘Çocuklar için onarıcı bir adalet sistemi gerekli’ 2025-09-29 12:55:18     ANKARA-  DEM Parti Çocuk Komisyonu “Barış ve Demokrasi Arayışında Çocuklar İçin Gerçek Adalet” başlıklı çalıştayda adalet sisteminde atılması gereken acil adımları belirledi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) 27 Eylül’de gerçekleştirdikleri “Barış ve Demokrasi Arayışında Çocuklar İçin Gerçek Adalet” başlıklı çalıştayın sonuçlarını açıkladı.    Çalıştayda gazeteciler, çocuk alanında çalışan hukukçular, barolardan temsilciler, sosyal çalışmacılar ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerle birlikte "yeni nesil çeteleşme"nin ekonomi-politiği, çocukların adalet /ceza infaz sisteminde karşılaştıkları sorunlar, “çocuk koruma” sistemindeki açmazlar ve çocuk politikalarındaki yapısal eksiklikler tartışıldı.   ‘Yeni nesil çeteleşme’ tartışıldı   Son yıllarda öne çıkan “yeni nesil çeteleşmenin”  ülke ve dünya çapında siyasal rejimlerin değişiminin sonucu olduğuna, normsuzluğun yeni norm haline gelmesinin toplumsal yaşamın tamamına sirayet ettiğine dair değerlendirmelerde bulunuldu.    Türkiye’de ise mülksüzleşmenin, eğitim politikalarındaki sorunların, derin yoksulluğun ve kentsel dönüşüm politikalarının bu kriz halini perçinlediği vurgulandı.    Binden fazla çocuk cezaevinde   Oturumlarda, Adalet Bakanlığı verilerinde dahi özellikle 2020 sonrasında ciddi artışların gözlemlendiği ve sayısı binleri aşan çocuğun cezaevlerinde tutulduğu belirtildi. Çocukların ceza infaz sisteminde yetişkinlerle çarpık bir şekilde eşitlendiği, “kapasite yetersizliği” gerekçesiyle yüzlerce çocuğun yetişkin cezaevlerinde tutulduğu; bunun ise cinsel saldırı, şiddet, “suçun tekrarı” gibi sonuçları doğurduğunun altı çizildi.   Şiddet intihara da sürüklüyor   Çocuklara cezaevlerinde yaşatılan çıplak arama ve kelepçe uygulamaları, fiziksel ve psikolojik şiddet ile birlikte intihara sürüklenme vakalarına vurgu yapıldı. İlk ve tek yol olarak hapsetmeyi önüne koyan iktidar pratiklerinin bir sonucu olarak hapsedilen çocukların suç ile çoklu şekilde ilişkilendiklerine, bu durumun çözümünün ise çocuk adalet sisteminin topyekûn değişimiyle mümkün olduğuna dair belirlemeler yapıldı. Muhtemel yasal düzenlemelerle çocuklar için özgürlüğün değil kapatmanın, eşitliğin değil daha fazla çarpık ilişkinin derinleştirilmek istendiği belirtildi.   Özel savaşa vurgu   Halihazırda mevcut Çocuk Koruma Kanunu’nun birçok eksiklikle dolu olduğu tartışılarak, ilgili yasal düzenlemelerin tamamının "çocuğun üstün yararı" ilkesini esas alarak hazırlanması gerektiğinin altı çizildi.   Çalıştayda ayrıca özel savaş politikalarının sonucu olarak madde bağımlılığı ve onunla ilişkili olarak suç olgusu da tartışıldı. Çocukların madde bağımlılığına sürüklenmesinde ayrımcılık, anadilinde eğitimin olmaması, sosyal alanların sınırlılığı ve yoksulluk gibi yapısal sebeplerin belirleyici olduğu ifade edildi.  Bağımlılık ve ilişkili suç olgusuyla mücadelede ücretsiz, anadilinde ve nitelikli rehabilitasyon hizmetlerinin sağlanması gerektiği belirtildi.   Ceza odaklı değil onarıcı sistem   Çalıştayın tüm katılımcıları, Türkiye’deki çocuk adalet sisteminin ceza odaklı yapısının çözüme hizmet etmekten uzak olduğunu belirterek onarıcı bir adaletin tesisinin gerekliliğini vurguladı. Dünyada birçok ülkede uygulanan onarıcı adalet mekanizmalarıyla, çocukların damgalanmasının önüne geçildiği, toplumla bütünleşmelerinin sağlandığı ve suçun tekrarının önlendiği hatırlatıldı.    Çalıştayın sonucunda katılımcılar, çocuk adalet sisteminde atılması gereken adımları şöyle sıraladı:    “* Çocuk hapishanelerinin kapatılması ve yerine standartlara uygun sosyal destek merkezlerinin kurulması,   * Adalet sistemine ‘dahil olan’ tüm çocuklar için soruşturma aşamasında, kovuşturmaya geçilmeden, bağımsız bir şekilde ve koşulları oluşturularak Sosyal İnceleme Raporunun (SİR) zorunlu hale getirilmesi,   *Çocuk Koruma Kanunu’nun çocuk odaklı şekilde bağlayıcı hükümlerle yeniden düzenlenmesi,   * Cezai ehliyet yaşının indirilmesinin bir seçenek olarak dahi düşünülmemesi, uluslararası sözleşmelerin temel prensibi olan ‘çocuklar için hapsetmek son çaredir’ ilkesi gereği onarıcı adaletin temel yaklaşım olarak benimsenmesi.”