
Sokaklar boş, barınaklar dolu: Yeni yasayla sessiz katliam
- 09:02 22 Mayıs 2025
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından konuşan Avukat Aylin Aras, kamuoyunda“katliam yasası” olarak anılan düzenlemenin ancak yeni bir siyasi irade ve seçim sonrasında değişebileceğine dikkat çekti. Aylin Aras, yasayı aşan nitelikte yönetmeliklerle hukukun sınırlarının zorlandığını, belediyelerin ise bu keyfi uygulamalara karşı dava açma hakkına sahip olduğunu belirtti.
Yerel seçimler öncesinde gündeme getirilen ve 2 Ağustos'ta Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hakkında Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itiraz reddedildi. Kamuoyunda "katliam yasası" olarak anılan düzenleme henüz yargı süreci devam ederken uygulamaya konulmaya başlandı.
İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu üyesi Aylin Aras, ilgili yönetmeliklerin yasanın ötesine geçerek yeni sınırlamalar getirdiğini ve bu durumun ciddi uygulama karmaşalarına ve kamu zararına yol açabileceğini ifade etti. Ayrıca, yasayı hukuka aykırı olarak nitelendiren Aylin Aras, belediyelerin ilgili genelgelere itiraz etme hakkı bulunduğunu da hatırlattı.
‘Tasarı maddesi ötenaziden toplatmaya dönüştürülmüştü’
Onaylanan yasaya insan ve çevre faktörleri, ötanazi ile ayrıca yasaklı ve tehlikeli ırklar kapsamdaki hayvanların veteriner hekimi takdirinde öldürülmesi maddesinin eklendiğini söyleyen Aylin Aras, Türkiye’nin 1976’da tarafı olduğu ancak Avrupa’da çoktan kaldırılmış olan Avrupa “Ev Hayvanları Sözleşmesi”ndeki bir maddenin eklendiğini belirtti. Aylin Aras, “Burada bulunan belediye meclislerinin popülasyon azalmasına yönelik karar verebileceğine dair bir madde eklendi. Yasaya karşı iktidar partisi, ana muhalefet partisi veya meclisin yüzde 5’inin imzasıyla dava açılabiliyor. Ana muhalefet partisi dava açtı baro olarak neler olması gerektiğine dair CHP’ye mektuplar gönderdik. Ayrıca dava açılınca da mahkeme dosyası sıfatıyla görüşlerimizi bildirdik. Ancak AYM’nin kararı yasanın iptal edilmesine dair beklentileri bitirdi” şeklinde konuştu.
‘Yönetmelikte yasayı aşan maddeler eklendi, sahiplenme kısıtlandırıldı’
Yasanın iptal davası devam ederken, 2 Ağustos 2024’ten bu yana yürürlükte olduğunu, ayrıca 19 Aralık 2024’te çıkarılan uygulama yönetmeliğinin yasayı da aşan maddeler içerdiğini kaydeden Aylin Aras, “Sahiplenme kısıtlandırıldı. Aslında yasa sahiplenme yönüyle barınakta bakım evine alınan hayvanların sahiplenmesi minvalindeydi. Ancak bu yasada evine alınacak hayvan sayısını yasaklama moduna geçebilirim diyor. Kat mülkiyeti yönetmeliğine dayanarak bir yönetmelik uygulaması koymaya çalıştılar. ‘Bana yöneticiden izin getireceksin’ diyen maddeler koydular. Yasa ötanaziyi öngörse, Avrupa İnsan Hakları ve Ev Hayvanları Sözleşmesindeki popülasyon azaltma uygulamalarını önerse dahi, herhangi bir şekilde sahiplenmeye ilişkin hiçbir sınırlama yok. Ne yazık ki, bakımevinden sahiplenmelere sınırlama getirildi. Ayrıca yönergelerle ve İl Hayvanları Koruma Kurulu üzerinden sınırlandırılabiliyor. Bazı İl Hayvanları Koruma Kurulları (İHKK), kişilerin barınaklardan sahipleneceği köpek sayısına yasak ve sınırlama getirdi. Örneğin; 100 metrekare evi olana 1 köpek, 1 kedi alabilir. Halbuki yasada böyle bir sınırlama yok ve yönetmelikte de bakımevine aldığın köpeklerden tehlikeli ya da yasaklı ırk olarak addedilen köpekleri ayır, geri kalan köpekleri sahiplendir diyor. Ama İHKK, özellikle Valilik yani İçişleri Bakanlığı; ‘kişilere ve evine sınırlandırma getir’ diye okuyor. Bunun da mücadelesini yapıyoruz” dedi.
‘Belediyeler yönetmeliği uygulamamalı, genelgelere dava açma hakkı var’
Yönetmeliğin iptaline dair açtıkları davanın Danıştay 10. Dairesinde devam ettiğini, durdurulmasına dair dilekçelerinin ise incelenmekte olduğunu kaydeden Aylin Aras, yönetmelikle doğal yaşam alanları ibaresinin de getirildiğini ifade etti. Aylin Aras, “Tarif yok, ‘4 çit çevireceğim, iki kulübe koyacağım, doğal yaşam alanı olacak’ gibi bir algı yaratılıyor. Hatta şu anda İçişleri Bakanlığı onu ilgilendirmemesine rağmen valiliklere yazı gönderiyor ve toplama alanları kurun diyor. Yani, ‘yeter ki bir yere toplayın gerisine biz karışmayız’ diyorlar. Halbuki bu yasaya aykırı genelgelere uymak zorunda değil, yönetmelikte de yok zaten, hiçbir yasal yaptırımı olmayacak. Bu genelgelere dava da açabilir. Belediyenin bu anlamda itiraz haklarını kullanmaları gerekiyor. Çünkü asıl o zaman görevin ihmal suçlarının doğacağını söylüyoruz” şeklinde ifade etti.
‘Şartlar yönetmeliğe uygun değil’
İzmir’de yasa çıktığından bu yana yeni yapılmış herhangi bir bakım evi veya doğal yaşam alanı olmadığını, var olanların kapasite artırımı yapılmadığını belirten Aylin Aras, buna rağmen köpeklerin toplanarak iki veya üç köpeğin koyulacağı yerlerde sekiz dokuz köpeğin padok sayısı artırılarak yerleştirildiğini kaydetti. Yeni yönetmelikte 3 - 4 metrekare olan yerlerin 8-10 metrekare olarak belirlendiğini kaydeden Aylin Aras, “İzmir’de toplamalar öncelikle ısırma vakaları üzerinden gerçekleşiyor. Biz ısırma vakalarına da müdahale edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hatta burada dayanışma içinde olmayı, köpeklerin rehabilitasyonu ve gerekli işlemlerinin yapılmasını savunuyoruz. Havlıyor diye şikayet ediliyor, hatta hiç şikayet edilmeyen köpekler bile, Konak Meydanında veya Bornova Parkında geziyor diye toplanıyor. Bu şikayetler, bir çok durumda İzmir’de bile oturmayan troller tarafından yapılıyor. Sadece saldırgan vaka veya kuduz ısırma vakalarında toplanması gerekir, bunların da ispatlı olması lazım” şeklinde dile getirdi.
‘122 Acil telefon hattı kullanılacak, uygulamada belirsizlikler var’
İzmir’de 23 Ocakta yapılan İl Hayvanlarını Koruma Kurulu toplantısında 11’inci maddede İzmir genelinde barınakların dolu olduğu ve kısırlaştırmalarının da hayvanlar salınmadığı için yapılamadığının belirtildiğini söyleyen Aylin Aras, “Bir geçiş döneminin uygulaması yapılıp yapılamayacağının sorulmasına oy birliği ile karar verildi. Ancak bu yazı yazılmadan İzmir Valiliği ikinci bir toplantı yaptı ve öncelikle şikayet, saldırı ve ısırma vakalarının toplanması belirtildi. Şikayet deniyor ama neye göre? Canı sıkıldığı için köpekleri şikayet ediyorlar. İçişleri Bakanlığından gelen yazıda 112'nin aranması denmiş. İçişleri Bakanlığı bunu nasıl yürütecek merak ediyoruz. Ambulansa yetişemeyen birinin 112 telefon hattı sistemini nasıl kullanacağına dair bir açıklama yok. Belediyelere yapılan ihbarlarda, belediyelerin toplama yetkisi var yalnızca. Valiliklerin, HKK’nun ya da herhangi bir şekilde Kaymakamlığın yetkisi yok. Doğa Koruma İl Müdürlüğünün de yok; sadece belediyenin yapacağı bir şeyi neden 112 üzerinden ihbarına yönelik çalışma başlatıldığını anlamış değiliz” ifadelerini kullandı.
‘Yasa değişikliği meclis kararına bağlı’
Norm Denetim sistemleriyle açılan davaların uluslararası makamlarda görülecek bir dava türü olmadığı için son evrenin de tüketildiğini kaydeden Aylin Aras, 2028 yılına kadar bakım evi yapılma süresi verildiği için 4 yıllık bir sürelerinin bulunduğunu dile getirdi. Henüz ihlallerin de tespit edilmediğini kaydeden Aylin Aras, “Hazine yer vermiyor, hazinenin verdiği yer bakım evinin yapılmasına uygun düşmüyor, çünkü şartları var. Mesela doğal kaynak sularına uzak olacak. Oysa yer tespiti bile yapılamadı. Yasanın değişikliği şu anda Meclis kararına bağlı” diye ifade etti.
‘Kamu yararı yok, belirsiz ve davacılara tavır yakışıksız’
Yasaya karşı AYM’de görülen davanın hızla bitirildiğini ve kamu yararı gözetilmediğini belirten Aylin Aras, “En önemli şey, yasalarımızda belirlilik ilkesidir. Bunlara da uymuş durumda değil. Bir gün önce de Adalet Bakanı’nın AYM Başkanı ile görüşmesi vardı. İnsanlar eylemlerini yaparken medyadan yasanın geçtiğini öğrenmelerini sağladılar. Böyle mi olması gerekir? Gerekçesini daha yazacaklardı” sözlerini kullandı.
‘Bakımevlerinde hayvanlar ölüme terk ediliyor’’
Bakım evlerinde hayvanların ölüme terk edildiğini ve yeterli mama sağlanmadığını belirten Aylin Aras, Foça ve Kemalpaşa’da bulunan barınaklara yaptıkları suç duyurularından hala cevap alamadıklarını ifade etti. En çok görev ihlalinin buralarda yaşandığını belirten Aylin Aras, “Biz 20 yıldır yalvarıyoruz, bütçe ayırın, kısırlaştırın diye yapmadılar. Şimdi bu paralar gene hayvanların sağlığına, kısırlaştırmasına değil, devasa barınaklara ve bakım evlerinin yapılmasına harcanacak. Bir müddet sonra bomboş barınaklar yapılmış, tamamen kamu zararı ile ortada kalmış olacak” diye belirtti.
‘Kırsal denetlenmiyor’
Hayvanların merdiven altı üretiminin engellenmediğini, şikayetlerin ciddiye alınmadığını kaydeden Aylin Aras, sokaklarda terk edilmiş sayısız küçük ırk köpeklerin bulunduğunu belirtti. Kırsalda ise büyük hayvanlara yönelik hiçbir çalışmanın bulunmadığını dile getiren Aylin Aras, “Bu insanlar, kendileri istedikleri gibi hayvanları üretiyor, çiftleştiriyorlar; işlerine yarayan bir iki hayvanı alıyorlar. Bir köpek en az 6-8 tane doğuruyor. Geri kalanlarını şehir merkezlerine yakın yerlere atıyorlar. İnsanların yapmadıkları şeyler yüzünden yine hayvanlar bunun bedelini ödüyor. Denetleme yok. Kısırlaştırma politikası izlenmiyor, sahiplenilmiyorlar ve sonra bu köpekler, tabi ki insan aç olduğunda saldırır” dedi.
‘Yasa hayvanları öldürmek serbest kılıyor gibi anlatıldı’
Hayvanları beslememenin yasak olduğunu, kamu görevlilerinin bakım yapmamasının da görevi ihmal suçuna girdiğini ifade eden Aylin Aras, “Köpeklere kötü davranmak, trafik kazasında vurduğun herhangi bir hayvanı veteriner hekime götürmemek bir suçtur. Bunların hepsinin cezai müeyyidesi var kanunda. Bunların halka anlatılması gerekiyor. Hayvanlara kötü muameleyi de önünü kapatmamız gerekiyor. Çünkü yasa öyle bir anlatıldı ki sanki hayvan öldürmek serbest. Oysa insanların bugün günlük olarak insana karşı işlediği suçlar, bir hayvanın yılda işlediği yani ısırdığı vaka kadar değil” şeklinde ifade etti.
‘Siviller barınak kurabilir ama isteğimiz hayvanların aramızda yaşaması’
Bireysel olarak sokak hayvanlarına yönelik yaşam alanları yapılması, özel yaşam evleri kurulmasına yönelik bireylerin ve sivil toplum kuruluşlarının teşvik edildiğini belirten Aylin Aras, “Aslında biz hep buna karşıydık. Yapılmasın, bu hayvanlar hep içimizde yaşasın istiyorduk ama ekonomik zorluklar STK’ları da etkiliyor ister istemez. En önemlisi yer verilmesi lazım. Bu anlamda gerek hazinenin gerek valiliğin, bu yasayı çıkaranların insanlara bu yönde kolaylık sağlaması lazım. Bunun dışında bakımevlerinin yetersizliğine dair şikayetleri yapmaları lazım. Hayvanlara saldırılara karşı, aç susuz bırakmalara karşı açıkça gördükleri vakaları savcılığa şikayet etmeleri lazım” şeklinde konuştu.