Kültür ve Sanat Festivali'nde Kürt Dili Paneli 2025-07-06 17:46:19       BEDLÎS- Tatvan Kültür ve Sanat festivali kapsamında MEDYA-DER öncülüğünde düzenlenen Kürt Dili panelinde konuşan Gazeteci ve yazar Roza Metîna, müzakere sürecine rağmen gazetecilere yönelik baskı ve saldırıların devam ettiğini vurguladı.   Tetwan (Tatvan) Belediyesi tarafından düzenlenen 15 günlük Tatvan Kültür ve Sanat festivalinin 10’uncu gününde Medya, Dil ve Edebiyat Derneği (MEDYA-DER) öncülüğünde “Statu ji bo Kurdî, Statu ji bo ben hebûna Kurdî” şiarıyla Kürt Dili paneli düzenlendi. Panelde siyasetçi yazar Sultan Yaray, gazateci yazar Roza Metîna ve Muhsin Özdemir yer alırken panelin moderatörlüğünü gazeteci yazar Hogir Berbır yaptı.    ‘Biz tarihimizi halkın diliyle öğrenmek zorundayız’   Yazar Muhsin Özdemir, dil ile tarih arasındaki ilişkiye dikkat çekerek tarihin geçmiş zamanların araştırılması gerektiğini ifade etti. Muhsin Özdemir, dil olmadan tarihin olamayacağını vurgulayarak şöyle dedi: “Tarih, bir dil ve yazı ile belli bir yöntem ve metotla kayda geçirilmiş olandır. Biz tarihimizi halkın diliyle öğrenmek zorundayız. Herodot dolaşmış ve yazmıştır. Bizim şanssızlığımız, tarihimizi onların dili ve bakış açısından öğrenmiş olmamızdır. Herodot, Kürtlerin düşmanlarıyla birlikteydi ve birçok konuda biz Kürtlerden söz etmiştir. Eğer biz dil ile tarih arasındaki ilişkiyi kurmazsak, anlayamayız. Tarih içinde var olamayız ve bir boşluk gibi kalırız. Türkçe, Arapça ve Farsça kendilerini Kürtçenin üzerinde kurabiliyor ama Kürtçe kendini bu dillerin üzerinde kuramıyor. Çünkü dilimiz çok zengin ve köklüdür.”   ‘Bu dil öyle geri plana atılacak bir dil değildir’   Yazar ve siyasetçi Sultan Yaray da siyaset ve dil üzerine konuştu. Sultan Yaray, İttihat ve Terakki’den bugüne kadar büyük bir şiddet ve asimilasyonun olduğunu, Kürtçeye karşı baskıcı politikaların sürdüğünü ifade etti. Sultan Yaray, Kürdistan’da binlerce Türkçe okul olduğunu ama bir tane bile Kürtçe okulun olmadığını belirtti. Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına dikkat çekerek, “Umarız bu Kürtçe üzerindeki politikalar son bulur ve bu süreç Kürtçenin özgürlüğüne vesile olur. Bunun için de yük Kürt siyasetçilerin omzundadır. Bunca baskıcı politikaya rağmen, dilimiz çok zengin olduğu için bugüne kadar ayakta kalmıştır. Siyasetçilerin ardından kurumlarımız da Kürtçe için kendi planlarını ortaya koymalıdır. Bu dil öyle geri plana atılacak bir dil değildir” sözlerini kullandı.     Medyanın dili   Gazeteci ve yazar Roza Metîna da gazetecilik ve dil konusuna değindi. Roza Metîna, dili özgür basın alanının bir mücadele alanı olduğunu kaydetti. Özgür basın şehitlerini anan Roza Metîna, “Özgür Basın toplumun yükünü omuzluyor. Kürtçeye yönelik sistematik bir saldırı var. JINNEWS, Mezopotamya Ajansı, Ajansa Welat gibi doğrudan Kürtçe olan ajanslar ile Rojnews ve ANHA özgür basın ajanslarıdır ve birçok kez Kürtçe bölümleri engellenmiştir. Onlar da medyanın topluma bir yön verebileceğini bildikleri için sürekli hedef oluyorlar. Anadilinde medya, büyük ve kutsal bir değerdir. Devlet yanlısı medya ise sistematik ve ırkçı bir biçimde yayın yapıyor, bu da kadınlara ve topluma yönelik baskıyı artırıyor. Bu dil toplumu bir arada tutar, ama inkâr edilince ayrılık yaratır. ‘Barış ve Demokratik Toplum’ süreci başlamış olsa da gazetecilere yönelik saldırılar sürüyor. Özgür Basının rolü savaş politikalarını teşhir etmektir, bu yüzden hedef alınıyorlar” şeklinde konuştu.   Panel, soru cevapla son buldu.