Bir serhildanın sihirli formülü: Jin jiyan azadî 2025-09-13 09:02:14   HABER MERKEZİ - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük mücadelesi için yıllar önce dile getirdiği “Jin jiyan azadî sihirli formülünü öğretmeye ve temsil etmeye devam etmelisiniz” tespiti 2022 yılında Jîna Emînî’nin katledilmesinden bu yana dünya yayılan ve tüm kadınlara ilham kaynağı olan bir felsefe.     İran’da Kürt kadın Jîna Emînî’nin 13 Eylül 2022 tarihinde göz altına alınıp 16 Eylül 2022 ‘de katledilmesinin ardından “Jin jiyan azadî” sloganı ile başlayan serhildan kadınların eylemlerine ve özgürlük mücadelesine ilham kaynağı olmaya devam ediyor.    Günümüzde kadın eylemlerinin, mücadelesinin giderek kadın devriminin temel sloganı ve onun da ötesinde felsefesi haline gelen “Jin jiyan azadî” Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın formüle ettiği, kadınların yaşam ve özgürlükle bağını kuran bin ideolojik ve felsefik yaklaşım.    Kadın devrimi ihtiyaç   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Jin jiyan azadî”ye ilişkin yaptığı değerlendirme şu şekildie: “Sistem reformla düzelme şansını çoktan yitirmiştir. Gerekli olan tüm toplumsal alanlarda yürütülecek bir “kadın devrimi”dir. Nasıl ki kadın köleliği en derin kölelikse, kadın devrimi de en derin özgürlük ve eşitlik devrimi olmak durumundadır. Kadın devrimi hem kuram, hem eylemde en köklü çıkışları gerektirir. Özellikle günümüzde yaşamın giderek anlamsızlaştığı bir dönemdeyiz. Yaşamın anlamsızlığını aşabilmek için özgürlüğü hedeflemenin, özgürlüğe kilitlenmenin önemini anlatmaya çalışacağım.   Düşünce, tasarlama, hayal etme olmadan yaşam olmaz   İnsan yaşamı hakikat algısı gelişkin olanlar için tam bir mucizedir. Yaşamın kendisi büyük heyecan ve coşku kaynağıdır. Yaşamda evrenin anlamı gizlidir. Yaşam demek, anlam dünyası demektir. Toplumuyla sürekli anlamlı bir başlangıç halinde olmak demektir. Doğru yaşamaya karar veremeyen, insan olmaya karar veremeyen, ne ulusal hakları edinmeden, ne de sınıfsal baskı ve sömürüden kurtulmadan bahsedebilir. Özellikle kadınların içinde bulunduğu anlamsız yaşamı aşabilmeleri için bulundukları durumu aşan iddialı bir yaşamı hedeflemeleri ve özgürlüğe kilitlenmeleri gerekir. Düşünce, tasarlama, hayal etme olmadan yaşam olmaz.   Bugünü anlamak, tarihi çok iyi bilmekten geçer   Sevgi, anlamaya dayalı olmalıdır. Anlama nedir? Bu da felsefeye girer. Felsefe nasıl yapılır, nasıl öğrenilir? Bunun için de sosyolojiyi çok okumak gerekir. Her şeyin de tarihini bilmek gerekir. Sosyolojiyi tarihi perspektiften, felsefeyi tarihi bir perspektiften okumak gerekir. Her şeyi tarih penceresinden bilmek gerekir. Bugünü anlamak, tarihi çok iyi bilmekten geçer. Yol arkadaşlığına, anlamaya dayalı sevgi anlamlıdır. Kadınlar bunu başarabilirlerse o zaman kadın olarak da, tanrıça olarak da, aşk öğesi olarak da, insan olarak da sevilebilir.   Kendinizi tanıdığınız oranda tanrıçalaşırsınız   Ben daha önce de tanrıçalaşma demiştim. Bu da kendini tanımak demektir. Kendini tanımak da bilgelik, yetkinlik, kavramaktan geçer. Kadınlar önce tarihi bilsinler. Kendi tarihlerini öğrensinler. Neolitik tarihi bilsinler, sosyolojiyi, ekonomiyi, felsefeyi bilsinler. Böylece kendilerini tanırlar. Kendinizi tanıdığınız oranda tanrıçalaşırsınız.   Kadının Xweda’sı gerekir   Kadının özgürleşebilmesi için ilk önce kendisini tanıması lazım. Düşüş ne kadar derinse özgürleşmek için direniş de o kadar derin ve büyük olmalıdır. Kadın kocasının eşi, babasının kızı değil, kendisinin olacak. Kadının ‘xweda’sı gerekir. ‘Xweda’ kendi kendini doğurmadır. Siz de kendi kendinizi yeniden doğurmak zorundasınız. Buna mecbursunuz. Çünkü başka çareniz yok. Ne üzerinde yaşadığınız coğrafya, ne toplum olarak karşı karşıya bulunduğumuz riskler, sorunlar ve ne de tarih ve zaman bize başka türlü bir yaşam hakkı tanımıyor.   Özgür kadın bir güneş gibi doğar   İnannalaşmak, İştarlaşmak anlamaktan, kavramaktan geçer. Böylece toplumsal baskıyı, baskıcı sistemi aşabilirsiniz. 9000 yıllık kadın çökmüştür. Onu özgür kadın olarak ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Özgür kadın bir güneş gibi doğar. Kadın dünyasının özgürleştirilmesi, bizzat kadının duygusal zekâsıyla analitik zekâsını birlikte işleterek sağlaması en iyisi olacaktır. Kadın açısından mitoloji, felsefe, din ve bilim yeniden gözden geçirilip, özgün ve özgür kadın zekâsıyla yorumlanıp pratikleştirilmelidir. Teori ve pratiğe kadın zekâsıyla yaklaşmak, doğaya yakın, barışçıl, özgürlükçü ve eşitlikçi bir dünyaya ve güzellikle yüklü bir yaşama daha anlamlıca götürebilir. Kadın değerli bir varlık. Jin-Jiyan kelimeleri bunun için değerlidir.   Tarih nasıl sınıflı toplum uygarlığına kadının cins köleliği temelinde bir zorbalık, savaş, sömürü ve yalancılık tarihi olarak başladıysa, kadının özgürlük mücadelesi ve onun başarısıyla da bir özgürlük, barış, eşitlik ve doğruluk tarihi olarak yeniden yaratılacak ve yazılacaktır. Bütün göstergeler yeni uygarlığın şafak vaktinde kadın özgürlüğünün belirleyici rol oynayacağını ve tekrar ama daha üst düzeyde bir özgür kadın çağının yaşanabileceğini göstermektedir.   Jin jiyan azadî sihirli formülü   Jîn-Jîyan-Azadî sihirli formülünü öğretmeye ve temsil etmeye devam etmelisiniz. İnsan yaşamı ancak özgür olduğunda anlam taşıdığına göre, özgürlüksüz nerede yaşanırsa yaşansın, orası her zaman karanlık bir zindandır. Yaşam hakkı gasp edilmiş, yılları elinden alınmış, soykırım kıskacın­da tutulan insanlar bu kadar basit olamazlar. Tam ter­sine, ruh ve bilincin burada tepeden tırnağa keskin bir irade ve hafıza kesilmesi gerekir.   İster içeride, ister dışarıda, ister ana karnında ister fezanın herhangi bir anında ve mekânında olsun, insan yaşamı ancak toplumsal olarak özgür, farklılık içinde eşit ve demokratik yaşanabilir. Bunun dışındaki yaşam biçimleri sapaktır, dolayısıyla hastalıklıdır. Yaşamın doğruya getirilmesi ve sağlıklı kılınması için devrim dâhil çeşitli toplumsal söylem ve eylemlerle mücadele edilir. Bunun için de etik, estetik, felsefi ve bilimsel zihniyet ve irade oluşturulur. Mücadele öncelikle entelektüel alanda, yani zihniyet alanında kazanılmalıdır. Zihniyet devriminin belirleyici önem kazandığı bir süreç yaşanmaktadır.   Zihniyet dünyasını büyük kılmayan özgürlük mücadelesini yürütemez   Zihniyet devrimiyle kastedilen özgür toplum bilinci ve inancıdır. Bilinç sadece olup biteni bilme değildir, nasıl yapılacağını da bilmektir. İnanç ise, bildiğine inanmak ve gereklerini yapmaktır. Uygulama gücünü, kararlılığını ifade eder. Orta Doğu toplumuna egemen kılınan zihniyet yapılarını iyi tanımadan, aşılması gereken yanlarla miras alınması gereken yanları ayırt etmeden, yine karşı mücadele verilmesi gereken zihniyet kalıplarını tanımadan doğru ve yetkin bir ideolojik mücadele verilemez. Zihniyeti kazanmak demek, donanmamız gereken toplumsal bilinci ve inancı büyük bir emek ve ahlaki duruşla elde etmek demektir. Zihniyet dünyasını büyük kılmayan, uzun süreli özgürlük mücadelesini yürütemez.   Yozlaşmanın başladığı an ve yer zihniyetin boşaldığı ve bittiği an ve yerdir.   Politika ve eylemlerimiz her zaman zihnimizin aydınlığında ve ahlaki tutumumuzun kesinliğinde seyretmelidir. Aksi halde karşı zihniyetlerin politik hamlelerinin aleti olmaktan kurtuluş sağlanamaz. Kördüğüm olmuş toplum kurumlarını aşmak ve yeniden yapılandırmak için zihniyet devrimi şarttır. Zihniyet devrimi sadece batı düşüncesini özümsemek ve aktarmak değildir. Bu alanda bile sınırlı gelişmeler eklektik nitelikte olduğundan, yama olmaktan öteye rol oynamamaktadır. Batılı düşüncenin ezberi yaratıcı kılamaz; verimsiz kılacağı gibi, olası düşünce devrimlerini de engeller. Ortada ezberci çok aydın olduğu halde, gerçek bir sosyal bilimci yoktur. Gönülden filozof, bilimci, entelektüel mumla aransa bulunmaz. Böyle bir gereksinime inanç yoktur. Batı’nın ideolojik malzemeleri daha da kötü aktarılmıştır. İster milliyetçilik, ister liberalizm ve sosyalizm olsun, çağdaş ideolojik formlar Orta Doğu aydın zihniyetinde gerici bir rol oynamaktan öteye gidememişlerdir. Ortadoğu gerçekliğinin bu tip şablonlarla izah edilemeyeceği, daha da renk kirliliğine uğradığı mevcut uygulamalardan iyi bilinmektedir.   Kürt toplumundaki kadında neolitik dönemden kalma izler halen etkisini sürdürmektedir. Bununla birlikte tüm uygarlık süreçlerinin kahrını çekmiştir. Direngen bir yapıya sahiptir. Çağın ihanetine uğradığı da açıktır. Bu özellikler feminizmin evrensel çabalarıyla birleştirildiğinde ayrı bir kadın partisi toplumsal özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesinde büyük bir rol oynayabilir. PAJK bu role uygun olarak kurulmuştur.   Kürt kadınının; sadece Kürdistan’da değil Türkiye’de, Orta Doğu’da ve Rojava Devrimi ile birlikte dünyada, nasıl bir gelişme ve etkileme düzeyine yol açtığı görülmektedir. Kadının iradeleşmesi, özgürleşmesi sonucunda; yarattığı, yaratacağı çok büyük toplumsal tarihsel sonuçlar olacaktır. Mevcut durumda Kürt kadını; Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi öncülüğünde, bölge ve dünya kadınlarının öncüsü haline gelmiştir. Kadın özgürlüğünün gelişmesi ve bu özgürlük düzeyinin, ölçüsünün sürekli yükselmesi, Kürdistan ve Türkiye başta olmak üzere, Orta Doğu’da ve dünyada bu düzeyde yarattığı etki gücüyle; kadınların siyasal, toplumsal mücadeleye daha yoğunluklu, daha derinlikli ve kapsamlı katılımlarına yol açmaktadır. Bu durum; verili olan toplumsal düzeni, toplumsal ilişkileri, siyasal sistemi altüst etmeye başlamıştır. Bundan sonrasında bu durum, daha da gelişerek, derinleşerek sürecektir.”