Yıkılan köyden şehre uzanan bir yaşam 2025-10-13 09:01:15   Büşra Turan    WAN - Köy boşaltmalarıyla yakılan ve yıkılan Nar köyünden Wan’a göç eden Zahide Çalışır, yaşam zorluklarını ve geçim mücadelesini anlatırken, “Köyümüz yıkıldı sonra konutlara geçtik ve 21 yıl orada yaşadık, ancak konutlarımız da yıkıldı” ifadelerini kullandı.   Kürdistan’da 1990’lı yıllarda yaşanan çatışmaların dozu her geçen gün şiddetlenirken, bu çatışmalar sırasında askerlerce binlerce köy boşaltıldı, yıkıldı ve yakıldı. Çatışmaların yoğun yaşandığı yerlerden biri de Wan’ın Şax (Çatak) ilçesine bağlı mahalleler oldu. Bölgede bulunan Beregûnd, Koran, Bêzans, Nar, Bilîsavar, Martans, Xaçans, Nikus, Şîmcal, Mendaşk, Êzdînan ve Batkan mahalleleri, askerlerce boşaltılmak istenildi. Ancak tüm baskı ve engellemelere karşı evlerinden çıkmayan köylüler için dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, “Köykent” projesi başlattı. Bu proje kapsamında, Êzdînan bölgesinde boşaltılmak istenen 12 köy için 1990’ların ortasında 380 konut inşa edildi. 1998’de ise boşaltılan 12 köyde yaşayan köylüler Ezdînan’da inşa edilen 380 konuta yerleştirildi. Köylülerin bazıları, köylerinden çıkmaya direnince de askerlerce evleri zorla kamyonlarla yeni konutlara taşındı. Köylüler, 24 yılda evlerin harabeye dönüşmesi ile tekrar göç etmek zorunda kaldı.    ‘Köykent’ projesi    “Köykent” projesi kapsamında 1998’de boşaltılan köylerden biri de Nar köyü. Yıllar önce yıkılan köylerinden ayrılmak zorunda kalanlardan Zahide Çalışır, bugün Wan’da, geçmişle bugünün arasında bir yaşam sürdürüyor. Zahide Çalışır ve ailesi için yaşam, geçmişin yıkıntıları ve bugünün geçim sıkıntısıyla birleşerek yeni bir mücadeleyi doğuruyor.    Bir köyün yıkılışından geriye kalanlar   Köylerinin bir zamanlar yeşillikler içinde olduğunu söyleyen Zahide Çalışır, o günlerden bugüne uzanan zorlu süreci şöyle anlatıyor: “Köyümüzün ismi Nar’dı, ama köyümüz yıkıldı. Hayvanlarımız vardı, yükümüz ağırdı. Sonra konutlara geçtik ve 21 yıl orada yaşadık, ancak konutlarımız da yıkıldı. Suyumuz yoktu, okul yoktu, çocuklarımız okula gidemedi; keçi otlatmak zorunda kalıyorlardı. Akşam yorgun dönüyor, hiçbir şey yapamıyorlardı. Hayvanlarımız çoktu ama arazimiz olmadığından dışarıdan yem ve ot almak zorunda kalıyorduk. Geçinemediğimiz için Wan’a gelmek zorunda kaldık.”   Geçim derdiyle süren bir yaşam     Wan’a göç ettikten sonra da hayatın kolaylaşmadığını anlatan Zahide Çalışır, “Geçen sonbaharda buraya geldik ama hala paramızı almış değiliz. Oğlumun ısrarıyla keçi aldık, şimdi keçi sütüyle peynir ve yoğurt yapıyoruz. Fakat rahatsızlıklarım nedeniyle bunları yaparken çok zorlanıyorum, geçim bizi zorluyor” dedi.   ‘Köyümüze gittiğimizde yapabileceğimiz hiçbir şey yok’   Zahide Çalışır, yılların biriktirdiği yorgunluğu ise şu ifadelerle dile getiriyor: “Köyümüze gittiğimizde yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Eskiden yeşillik vardı ancak şimdi hiçbir şey kalmadığı için artık koyunları otlatamıyoruz, kendimiz de burada nefes alamıyoruz. Köylülerin birkaçı köye döndü ama biz dönmedik. Yaylalarımız iyiydi, biz üç ay orada kalıyorduk, ancak artık orada arazilerimiz yok.”   ‘Çile gördük, zahmet çektik’   Günün erken saatlerinde başlayan rutinini anlatan Zahide Çalışır, “Sabah namazında kalktım, biraz arpa verdim keçilere, keçileri sağdım. İki çocuğum işe gidiyor, onlara kahvaltı hazırladım. Oğlumu okula gönderdim, sonra keçilerin yanına geldim. Şimdi yeniden eve gidip evin işlerini yapacağım, sonra akşam yemeğini hazırlayacağım. Çile gördük, zahmet çektik buraya gelene kadar” diyerek ucuz iş gücü ve görünmeyen ev emekçiliğine dikkat çekti.