
Gazeteci Rahime Karvar tahliye edildi
- 12:46 12 Haziran 2025
- Hukuk
İSTANBUL - Gazeteci Rahime Karvar’ın “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklu yargılandığı ilk duruşmada tahliye kararı verildi.
Gazeteci Rahime Karvar’ın “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada Rahime Karvar ve avukatları hazır olarak bulundu. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın İş) duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Duruşma kimlik tespiti ile başladı.
‘Benim sınırımı halkın yararını gözetmek oluşturuyor’
Kimlik tespitinin ardından Rahime Karvar, savunmasını gerçekleştirdi. Rahime Karvar, “George Orwell, gazetecilik tanımlaması için ‘bilinmesini istenmeyenleri halka aktarılmasıdır’ diyor. Devlet, kurumları basın emekçilerinden halkla ilişkiler faaliyeti yürütmesini istiyor. İstenen gazeteciliğin kendisine aykırı bir durum. Bilinmeyenlerin halka aktarılması devleti küçümsendiği söylenerek gazeteciliğe sınırlama getirilmeye çalışılıyor. Benim sınırımı halkın yararını gözetmek oluşturuyor. Emekçiler, işçiler, kadınlar çocuklar, engelliler, Aleviler, Süryaniler, Êzîdiler yani toplumun yüzde 90’nı dezavantajlı konumu oluşturuyor ve onların sorunu görünmezlik kılıf altında sunuluyor. Suç olarak sunulan gazetecilik faaliyetlerimi savunuyorum” dedi.
‘Sözde değil uygulanan tecrit var’
Rahime Karvar, “MHP’in başkanlarının da ifade ettiği üzere PKK kurucu önderi Abdullah Öcalan’ın haklarının uygulanmamasına yönelik yaptığım programlar suç olarak gösterilmiş. Ömer Öcalan ile gerçekleşen görüşmeye kadar Abdullah Öcalan 44 ay boyunca avukat, ailesi ve kimseyle görüşme yapmamıştır bunun kendisi tecrittir. Savcılık iddianame ‘sözde tecrit’ diye adlandırıyor ama baktığımızda sözde değil uygulanan tecrit var. Başlanan süreçten bu yana geçen 8 aylık sürede Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler Adalet Bakanlığına bağlı olması tecridin devam ettiğini gösteriyor. Devlet Bahçeli’nin meclis kürsüsünden ifade ettiği umut hakkı ve Öcalan’ın özgürlüğüyle ilgili benim yaptığım programlardan dolayı tutuklu bulunmam ifade özgürlüğüne yönelik ihlaldir. Ömer Öcalan, DEM Parti milletvekili ve Adalet Bakanının izniyle Abdullah Öcalan ile görüşen birisi. Adalet bakanı izni ile giden biri ile benim program yapmam nasıl suç oluşturuyor anlaşılır değil” diye belirtti.
‘Özsavunmanın suç olarak gösterilmesine itiraz ediyorum’
Kadın kurumları ve kadınlar yaptığı programlarında iddianameye suç unsuru olarak koyulduğuna dikkat çeken Rahime Karvar, “Kadınların güvensizliğe karşı Özsavunma oluşturması normaldir. Özsavunmanın suç olarak gösterilmesine itiraz ediyorum. Suç olarak gösterilmesi değil desteklenmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. İlk 5 ayda bile en az 204 kadın katledildi. Bu kadar kadın cinayeti ile karşı karşıya kalırken devletin aileyi önceleyen projeler üzerinde çalışmasına karşı kadınların bu girişimde bulunuyor olmasına dair bende gazeteci olarak haber yaptım bunun suç olarak iddianamede yer almasını erkek şiddetine karşı gösterilen bir taviz olarak görüyorum. Makul gazetecilik sınıflandırılmasın uymadığımın farkındayım. Hakikat arayışını temel ilke edinen 30’un üzerinde gazeteci cezaevinde. Mahkemenizin bu ayıplı duruma dahil olmamasını diliyorum beraat ve tahliyemi talep ediyorum.”
Hakimden ‘programlarda amacın nedir?’ sorusu
Hakimin, “Programlarda amacın nedir ?” sorusuna ve dijital medya gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’e ve ayrıca Hacı Lokman Birlik’in fotoğrafının paylaşımını sormasına karşı savunmasını sürdüren Rahime Karvar, “Tecrit sürdürülüyor ve bu 8 aydır sık sık dillendiriliyor. Milyonlarca insan bu konuda konuşuyor biz milyonlarca insanı ‘terör’ kapsamına mı alacağız. Bunu gündemleştirmem gazetecilik sorumluluğum olduğunu düşünüyorum. Hacı Lokman Birlik, panzerin arkasında sürüklendiği görüntü ile aklımızda kaldı. Uluslararası savaş hukukuna aykırı yöntem. Bunu yapan kolluk hakkında da soruşturma açıldı. Cenazeye saygı gösterilmesi üzerine bende bu paylaşımda bulundum. Nazım ve Cihan gazeteci arkadaşımız araçlarının üzerinde pres yazmasına rağmen SİHA ile vurularak yaşamını yitirdi bende onlara ait fotoğrafları paylaştım” cevabını verdi.
Savunmanın ardından iddia makamı, tutukluluğa devam kararı verilmesini talep etti.
‘Jin jiyan azadî’ Kürtçe olduğu için mi suç oluşturuyor?
Ardından savunma yapan avukat Elif Taşdöğen, “Özensiz iddianame var. Benim müvekkilim feminist aktivist. Kadınlarla ilgili birçok program yapıyor. İddianamede ‘Jin jin azadî’ suç olarak gösterilmiş bu Kürtçe olduğu için mi suç oluşturuyor? Jin jiyan azadî sloganın çıkış noktası Jina Mahsa Amini’n gözaltına alınması ve öldürülmesi ile ortaya çıkan ve dünya gündemini oluşturan bir söylemdir. Benim müvekkilimin tüm herkes tarafından konuşulan tecrit konusu ile haber yapması gazetecilik saiki ile hareket ettiğini gösteriyor” dedi.
‘Sayın’ kavramına hakimden kişisel tavır
Avukat’ın tecrit programını suç olarak gösterilmesine karşı gerçekleştirdiği savunmanın ardından hakim, “Sayın Öcalan” ifadesinin kullanmasının ‘yasak’ olduğunu iddia ederek avukatı mahkemeden çıkarmakla tehdit etti. Avukat, savunmaya müdahale edilemeyeceğini belirterek “Meseleye kişisel yaklaşıyorsunuz” dedi.
Tahliye kararı
Mahkemeye karar için ara verildi. Aranın ardından kararı açıklayan mahkeme heyeti, mütalaanın hazırlanmasına karar verdi. Heyet, Rahime Karvar’ın yurt dışı yasağı ve tahliyesine karar verdi. Duruşma 17 Temmuz’a ertelendi.