Bir evladını kaybetti, biri cezaevinde: Önderliğimize güveniyoruz!

  • 09:05 13 Haziran 2025
  • Güncel
Rabia Önver
 
WAN - Çatışmalı süreçte bir çocuğunu kaybeden ve hala cenazesini bulamayan bir çocuğunu da 29 yıldır cezaevi kapılarında bekleyen Eyne Atabay, “Bu süreci başlatan Önderliğimize inanıyoruz. Berrak bir su gibi güveniyoruz. Önderliğimizin bu öngörüsünü tüm Kürt halkı destekliyor” ifadelerini kullandı.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile PKK 12’inci kongresini toplayarak “ Çalışmalarını sonlandırma” kararıyla ülkede yeni bir sürece kapı araladı. Dünya kamuoyunda “tarihi çağrı” olarak nitelendirilen  Abdullah Öcalan’ın yeni paradigması ülke gündeminde de geniş yankı buldu. Yapılan çağrıya rağmen devletin henüz somut bir adım atmaması kafalarda soru işareti yaratırken, 40 yılı aşkın çatışmalı sürecin çocuklarının yaşamını yitirmesi ve tutsak edilmesine karşı; eylem ve etkinliklerin en ön saflarında yerlerini alan anneler barış talebindeki ısrarlarını her koşulda sürdürüyor. 
 
Bir çocuğunu çatışmalı süreç sonucunda kaybeden, diğer bir çocuğunu ise 29 yıldır cezaevlerinin kapısında bekleyen Eyne Atabay da barışta ısrar eden on binlerce anneden sadece biri…
 
Wan’ın Ebex (Çaldıran) ilçesine bağlı Kelê köyünden 1976’da meydana gelen depremin ardından kent merkezine göç eden Eyne Atabay, oğlunun PKK’ye katılımının ardından kızı Leyla Atabay’ın henüz lise öğrenciyken, ‘yüzyıl tutsak yaşayacağıma, yüz gün onurlu yaşarım’ notuyla bıraktığı mektubunun ardından PKK’ye katıldığını öğrenir. Kısa bir süre sonra oğlunun bir çatışmada yaşamını yitirdiğini televizyondan öğrenen Eyne Atabay, kızı Leyla Atabay’ında 1997’de gözaltına alınarak tutuklandığını öğrenir. 
 
Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Leyla Atabay, 15 yılını Muş Kadın Cezaevi'nde, 2011’de Erzurum E Tipi Kadın Cezaevi'ne, iki yıl sonra Bayburt’a, oradan Elbistan E Tipi Cezaevi'ne sürgün edilir. Bir süre Elbistan cezaevinde kalan Leyla Atabay, son olarak Alanya Cezaevi’ne sürgün edildi. 
 
Çocuklarının verdiği mücadelenin yürütücüsü oldu
 
Kızı cezaevinden cezaevine sürgün edilirken, kendisinin de dışarda çocuklarının verdiği mücadeleyi savunduğu ve tüm demokratik eylem ve etkinliklerde bulunduğuna ifade eden Eyne Atabay, “Kızım PKK’ye  katıldığında henüz lise öğrencisiydi. Katılım kararı verdiğinde ardından bir mektup bırakmıştı. Gittiği günün sabahında evin bodrum katında mektubunu bulduk. Defalarca yazdığı ve buruşturarak attığı belki ondan fazla defter sayfası bulduk. Yazdığı mektubunda da ‘ben yüzyıl esir bir yaşamı süreceğime,  yüz gün özgür bir yaşam sürmeye tercih ederim. Onurlu bir yaşam için gidiyorum’ notunu yazmıştı” sözlerini kullandı. 
 
‘Çocuklarımız özgür bir yaşamın mücadelesini verdi’
 
Barışı en fazla yakınlarını kaybeden kadınların talebi olduğunu da belirten Eyne Atabay, “Bizde çocuklarımızı el üstünde yetiştirdik. Onlarda sıcak bir yuvada, sıcak bir yatakta uyanmak, güzel bir yemek istiyorlardı. Kimse bilmeden, birilerinin kandırmasıyla PKK’ye katılım sağlamadı. Bilmeyen veya öyle algılamak isteyen bazı kişiler katılan çocuklarımız için kandırıldıklarını söylüyor. Ancak herkesin bir düşüncesi var ve bu düşünceyi hesaplayarak, gözden geçirerek katılım sağlıyorlar. Çocuklarımız okumuş, dünyayı bilen çocuklardır. Çocuklarımız özgür, eşit bir yaşamın mücadelesini yürüttü” dedi.
 
‘İnsanlık dışı işkencelere karşı mücadele ettiler’
 
90’lı yıllarda köylerin yakıldığını anımsatan Eyne Atabay, o süreçlerde binlerce kişinin göçe maruz kalmalarının yanı sıra ağır işkencelerle yüz yüze kaldığını dile getirdi. Eyne Atabay, “Kızımda bu zulme, insanlık dışı işkencelere karşı mücadele ederek PKK’ye katıldı. 1997 yılından bu yana da cezaevinde tutsak. Tutsak bırakılan kızım için 15 yıl boyunca Muş E Tipi Kadın Kapalı Cezaevinin kapısına gittim, 5 yıl Bayburt Cezaevi önüne gittim. Birkaç yıl Elbistan Cezaevine, şu anda kızım Alanya Cezaevinde kalıyor. İmkan oldukça onu görmeye gidiyorum” şeklinde konuştu.
 
29 yıldır cezaevi kapılarında bekliyor
 
Kadın ve çocuğa yönelik şiddet suçlarında cezasızlık politikalarına değinen Eyne Atabay, “Söz konusu bizim çocuklarımız olduğunda hiçbir aftan yararlanamıyor. Onlarca tutsağın kimisi otuz yılı aşkın süreçtir tutuklu, kimisinin on yılı aşkın süreçlerde infazı yakılıyor, tahliyesi erteleniyor. Ben bir anne olarak yaklaşık 29 yıldır cezaevi kapılarında dolaşıyorum” şeklinde konuştu.
 
‘Önderliğimize güveniyoruz!’
 
Eyne Atabay, “Bu süreci başlatan Önderliğimize inanıyoruz. Berrak bir su gibi güveniyoruz. Kimse Kürt halkını kandırabileceğini düşünmesin. Önderliğimizin bu öngörüsünü tüm Kürt halkı destekliyor. Eşit yurttaşlık temelinde bizler bu barış sürecini destekliyoruz. Kırk yılı aşkın bir süreçtir Kürt ve Türk annelerinin çocuklarının kanı akıyor. Bu kan dursun, artık yeter. Bu süreçte 1993, 1997 ve daha nice çözüm süreci gibi heba olmasın. İnşallah gelişen bu süreçte tek temennim kanın ebediyen durmasıdır. Tüm annelerin gözyaşının rengi aynıdır, hiçbir farkı yoktur. Annelerin birbirinden hiçbir farkı yoktur. İktidarınız, koltuğunuz, sarayınız için bu süreci heba etmeyin. Elinizi vicdanınıza koyun, bu kanı durdurun, bu topraklarda çok kan döküldü. Artık hiçbir evladımızın kanı dökülmesin. Kimi anne çocuklarının kemiklerine dahi ulaşamadı, kimisinin mezarı yok, kimisi üç çocuğunu verdi, kimisi evinden, toprağından oldu ama yine de anneler elini taşın altına koymaya hazırız” çağrısında bulundu.
 
‘Bu topraklar için bedel ödedik’
 
Kürdistan topraklarında gözünü açtığını ve bu topraklar uğruna yıllardır bir mücadelenin yürütüldüğünü belirten Eyne Atabay, “Bizlerde bu topraklar için bedel ödedik. Bu topraklarda birçok savaşta birlikte mücadele ettik. Bir oğlum şehit düştü hala da cenazesinin nerde olduğunu bilmiyorum. Kızım 29 yıldır cezaevinde en çokta ben barış diliyorum. Barış istiyorum. Artık kan dökülmesini istemiyorum” ifadelerini kullandı.