‘Bu süreç herkes için yüz yıllık bir şans’

  • 09:01 15 Haziran 2025
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan “Barış ve Demokratik Toplum” sürecinin tarihsel önemine dikkat çeken DEM Parti Gaziosmanpaşa İlçe Eşbaşkanı Rukiye Ekenler, bu sürecin “herkes için yüz yıllık bir şans” olduğunu vurguladı. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 27 Şubat’ta yaptığı açıklamayla “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısında bulundu. Bu çağrının ardından PKK, 1 Mart’ta ateşkes ilan ettiğini ve gerçekleştirdiği 12. Kongresi'nde silahlı mücadeleyi sona erdirme kararı aldığını duyurdu. Bu gelişmelerin ardından kamuoyunun gözü, devletin atacağı adımlara çevrildi. Türkiye’de yıllardır süren baskı politikalarının yalnızca Kürtleri değil, tüm toplumu etkilediği bir ortamda, barış ve demokratik toplum inşasına yönelik beklentiler; özellikle kadınlar başta olmak üzere, toplumun her kesiminde güçlü bir şekilde dile getirilmeye devam ediyor. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gaziosmanpaşa (GOP) İlçe Eşbaşkanı Rukiye Ekenler, sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Savaşla toplumsal yozlaşma meydana geliyor’
 
2024 yılının Ekim ayında Meclis’te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla başlayan ve daha sonra 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısıyla ilerleyen sürecin halklar açısından önemine dikkat çeken Rukiye Ekenler, bu sürecin başından bu yana özellikle kadınlar tarafından sahiplenildiğini söyledi. Rukiye Ekenler, “Çünkü kadınlar doğası gereği yaşamı ve barışı savunmak durumundalar. Bu sürecin çok hızlı bir şekilde ilerlediğini görüyoruz. Tabi ki bir takım sıkıntılar yaşanıyor ve bundan da kaygı duyuyoruz. Ama bir an önce hayal ettiğimiz o barış ve eşitlik ortamına kavuşmak içinde elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız. Bugüne kadar durduğumuz nokta hep barışı destekler nitelikteydi. Savaştan en çok kadınlar etkilenir. Savaş ve çatışmanın olduğu coğrafyalarda toplumun her aşamasında değişik yozlaşmalar, dezenformasyonlar meydana geliyor. Savaş hem kendi ekonomisini ve sosyolojisini yaratıyor, hem de çok ciddi toplumsal sorunları da yaratıyor. Özellikle kendi coğrafyamızda yaşadığımız savaş ve çatışmalı koşullardan kaynaklı olarak, şu anda ikili ilişkilerde bile çok ciddi bir dezenformasyon ve yozlaşma olduğunu görüyoruz. Toplumsal anlamda yaşadığımız kadın ve ekolojik sorunun da bunlardan kaynaklandığını düşünüyoruz” dedi. 
 
‘Barışı savunmak’
 
Savaş ve çatışmaların yaşamın her alanında tahribatlara neden olduğunu vurgulayan Rukiye Ekenler, bu duruma karşı barış ortamının kurulması gerektiğini söyledi. 50 yıldır çatışma koşulları altında bir yaşamın sürdürüldüğünü paylaşan Rukiye Ekenler,  “Bu çatışmalarda toplumsal olarak çok büyük sorunlarla karşı karşıya kaldık. Bu kurumlarda, bireylerde, yapılarda da oldu. Bu yaraların sarılması için öncelikle bu süreçte doğru adımların atılmasıdır. Savaşlar çok yıkıcıdır ve bu yıkıcılığı gözle görülür halde. Bizim her zaman durduğumuz nokta barışı savunma noktasıydı. Sadece mücadeleyi büyütmek ve sesimizi biraz daha yükseltmek durumundayız. Kadınlar yaşamda cinsiyet sorunu ve ekonomik sorunu yaşıyor, çok ciddi bir emek sömürüsüne maruz kalıyor. Bu yaşanan sorunların savaştan kaynaklandığını biliyoruz.  Barışı toplumsallaştırdığımız doğrultuda hiçbir iktidar bu barışa engel olamayacak ve rafa kaldıramayacaktır. Çünkü bütün kadınlar, gençler, halklar barışı istediği zaman bunu çok hızlı bir şekilde kuracağımıza inanıyoruz. İnsanlık tarihinde özellikle kadınlar büyük devrimlere sebep olmuştur. Kadınların bu inancı kıymetlidir. Eğer bu coğrafyaya barış gelecekse kadınlar getirecektir” dedi.
 
'Tarihsel ve yüz yıllık şans'
 
Bu sürecin ilerleyebilmesi için Meclis’te bir an önce komisyonun kurulması gerektiğini dile getiren Rukiye Ekenler, barışın doğru temelde inşa edilebilmesi için herkesin sorumluluk almasının önemine işaret etti. “Barış savaşmaktan daha zordur” diyen Rukiye Ekenler, “Bütün partilerin, muhaliflerin, sivil toplum örgütlerin, kurumların ve derneklerin barış için mücadele etmesi gerekiyor. Kesinlikle bu sürecin uzağında, yöresinde durmasınlar gerçek anlamda bu işin içinde olsunlar. Bu süreç, çok kıymetli ve tarihsel bir süreçtir. Bu hepimiz için yüz yıllık bir şans. Siyasi iktidarın üzerine düşen çok fazla görev var. Sağlık, adalet, ekonomik,  sosyal ve toplumsal boyutları var. Bu boyutları doğru şekilde yönetebilmek gerekiyor. Barışın daha kurumsal daha yapıcı ve daha hızlı gerçekleşmesini sağlayacak adımlar atılmalıdır. Anneler çıkacak olan yasayı bekliyor. Bunlar çok kıymetli. Barışın toplumsallaşması çok kıymetli. Her kesimden bireylerin ortak çalışmasıyla olacaktır” diye belirtti.
 
‘En çok bedel ödeyenler Kürtlerdir’
 
PKK’nin 12. Kongresi’nde silahlı mücadeleyi bıraktıklarına dair kamuoyuna duyurulan kararları hatırlatan Rukiye Ekenler, sürecin takipçisi olduklarını kaydetti. Kürt sorununun demokratikleşme ile çözülebileceğinin altını çizen Rukiye Ekenler, daha güçlü yargı ayağının olması gerektiğini sözlerine ekledi. Rukiye Ekenler, “Kürt sorununun çözülmesiyle birlikte pek çok sorun da çözülmüş olacak. Sadece bu coğrafyada değil, Orta Doğu için de sorunlar çözülmüş olacak. Özellikle bu süreçte Kürt halkının daha az konuşturulması gerektiğini düşünüyorum. Bence sosyalistlerin, kadınların, feministlerin, Türklerin, Arapların, diğer halklar ve inançların konuşması gerekiyor. Çünkü her iki taraf için de zorlu bir süreç olacak. Savaştan en çok etkilenen Kürtler ve Kürt coğrafyasıydı, bunu itiraf etmek gerekiyor. En çok bedel ödeyenler Kürtlerdir. O yüzden artık Kürtleri biraz anlayarak hareket etmek gerekiyor. Artık vicdanlı insanların, diğer halkların konuşması gerekiyor. Barış kurulacaksa hep beraber kurmalıyız” sözlerini kullandı.
 
‘Cezaevlerinde insanlık dramları yaşanıyor’
 
Cezaevinde yaşanan ihlallere değinen Rukiye Ekenler şöyle devam etti: “Ben bir hekimim ve aynı zamanda insan haklarını savunuyorum. İnsan olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Cezaevlerinde çok ciddi insanlık dramları yaşanıyor. Hasta tutsaklar var. Sendikacılar, gazeteciler, siyasetçiler var. Ben böyle bir şeyi kabul edemiyorum. İnsanlık onuruma aykırı geliyor. Tutsaklar bir an önce yaşam hakkı, tedavi hakkı ve ifade özgürlüğünden yararlanmalılar. Bunların çok hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. İyileşme noktasında buradan başlanmalı. İyileşme cezaevlerinden başlamalı. Çünkü cezaevleri çok kritik aşamada. Bizler, aileler ve insan hakları için de bu böyle. Yeni yasalarla adil yargılanmaların hayata geçirilmesi, inancımızı artıracak. Cezaevlerinde yaşanan insanlık dramlarını bir hekim, bir anne, bir kadın olarak kınadığımı söylemek istiyorum.”
 
Yeni bir yaşam projesi
 
Abdullah Öcalan’ın yıllarca ağır tecrit koşullarında tutulduğunu ve tutulmaya devam edildiğine işaret eden Rukiye Ekenler, şöyle konuştu: “Çok uzun yıllar Sayın Abdullah Öcalan’dan haber alınamadı. Çok ağır tecrit koşullarında tutuldu ve kimseyle görüştürülmedi. Onunla görüşmelerin başlamasıyla birlikte barış süreci başladı. Biz bunu defalarca söyledik. Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridi kaldırın, ‘bu savaş koşullarının ortadan kalkması için bu çok kıymetli’ dedik. Bu coğrafya çok zaman kaybetti. Çünkü bir önceki barış süreciyle birlikte her şey çok farklı olabilirdi. Barış sürecinin rafa kaldırılmasıyla birlikte  Suruç Katliamı ile başlayan 15 Temmuz’a kadar uzanan 9 yıllık çok karanlık bir süreç yaşandı.  Çok vakit kaybettik, çok canımızı, insanımızı, değerimizi kaybettik. Bizim durduğumuz yer hep aynıydı. Her zaman onurlu bir barışı savunduk.  Tüm halkların tüm değerlerin eşit, adil ve özgürce insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamasını savunduk. ‘Barış ve demokratik Topum’ çağrısıyla birlikte yeni bir yaşam projesi inşa etmek istiyoruz. Kadınlar olarak bunu başaracağımıza inanıyorum.”