
Dağların, radyoların ve kadınların sesi: Dengbêjlik yaşıyor
- 09:04 30 Haziran 2025
- Yaşam
Rojda Aydın-Dilan Babat
ŞIRNEX – Dengbêjliğin sesi Feraşîn yaylalarında kadınların sesiyle yankılanıyor. Ailelerinden devraldıkları bu kadim mirası yaşatmaya kararlı olan kadınlar, kültürün yok olmasına karşı uyardı.
Dengbêjlik, Kürt sözlü edebiyatının en kadim geleneklerinden biri olarak, sözün büyüsüyle tarihin, acının, aşkın ve mücadelenin taşındığı bir hafıza mekânı. “Deng” (ses) ve “bêj” (söylemek) kelimelerinden türeyen dengbêj kelimesi, sesle hikâye anlatma sanatını ifade ediyor. Bu gelenek, özellikle Kürt kadınların tarih boyunca sözlü kültürün taşıyıcısı olup; toplumsal belleğin aktarımında önemli bir rol oynuyor.
Dengbêjlik kültürü sadece şehir ya da köy merkezlerinde değil, mevsimlik göçlerle şekillenen yayla yaşamında da canlı tutulur. Yaylalar, sadece doğayla kurulan bir ilişki değil, aynı zamanda toplumsal bir buluşma, kültürel etkileşim alanı olur. Bu alanlarda özellikle kadınların geleneksel bilgi üretimi ve aktarımı çarpıcı olurken, kadınlar gündelik yaşamın içinde söyledikleri ağıtlar, ninniler ve türkülerle dengbêjlik geleneğini yaşatır ve sonraki kuşaklara aktarır.
Elke’nin (Beytüşebap) ilçesine bağlı Feraşîn yaylalarında da dengbêjlik kültürü kadınlar tarafından korunmayı sürdürüyor.
Şehriban Bor, çocuk yaştan itibaren annesiyle birlikte berivanlık yaptığını ve bu geleneği yaşattığını kaydediyor. Şehriban Bor, “Eskiden koyunlarımızı evlerimize yakın yerlerde beslemiyorduk, sabahın erken saatlerinde koyunlarımızı arkamıza alarak farklı yaylalara gidiyorduk. Eskiden yaşamımız çok iyiydi, sonradan köylere yönelik saldırılar ve boşaltmalar olunca zorluk yaşamaya başladık. Köylerimizden çıktıktan sonra ne yapacağımızı bilemedik, Van’a taşınmak zorunda kaldık. Bize zulüm yapanları Allah kabul etmesin. İnsanların yarısı cezaevinde, neden cezaevindeler kimse bilmiyor. Tanıkların söylemleri üzerine onlarca genç cezaevinde, Allah kabul eder mi? Diyorlar silah bıraksınlar, sadece silah bırakmakla olur mu? Bizler Kürdüz, beni öldürseler de biz bitmeyiz” diye belirtiyor.
Çocuk yaşta dengbêjliğe başladı
Tüm saldırılara rağmen yeniden köylerine döndüklerini söyleyen Şehriban Bor, köylerinin havasının Wan’dan daha iyi olduğunu sözlerine ekliyor. Şehriban Bor şöyle devam ediyor: “Köylerde insanlar doğal yaşarken, kolay kolay kalp krizi bile geçirmezdi ama şimdi şehirlerde her türlü hastalığa yakalanıyoruz. Ben sabahtan akşama kadar burada durmasam asla yorulmam. Eskiden buralarda daha fazla ev vardı, sürekli misafirlerimiz vardı ama şimdi iki üç ev dışında kimse kalmadı. Eskiden babam radyo getiriyordu, şarkılar söylüyordu, biz de şarkılarımızı o radyodan öğrendik. Onları dinledikçe dengbêjlik başladı bende. Çok küçük yaşta dengbêjliğe başladım.”
‘Kültürümüzü koruyalım’
Ağıtlarını, şarkılarını cezaevlerine, yaşamını yitirenlere yönelik söylediğini ifade eden Şehriban Bor, evlerinde kimsenin cezaevinde olmadığını ama cezaevlerindeki herkesin çocuğu olduğunu vurguluyor. Şehriban Bor, “Eskiden düğünlerimiz olduğunda Koçerler gelirdi, onlarla birlikte şarkılar söylerdik. Şimdi dengbêjlik kültürü de çok kalmadı. O yüzden dengbêjlik kültürümüzü korumamız lazım” sözlerine yer veriyor.
Elke’nin Germav (Ilıcak) köyünde doğan ve dengbêjlik yapan Asya Abi (60) ve Hazal Abi (58), eskiden yaylalara giderek berivanlık yaptıklarını ve orada şarkılarını söylediklerini dile getiriyor. Ailelerinde dengbêjliğin yaygın olduğunu ifade etti. Hazal Abi, dengbêjliği ise annelerinden öğrendiklerine dikkat çekerek, “Çocukluğum bu yaylalarda geçti ve çok güzel geçti. Ailemizin hepsi dengbêj. Düğünlerde şarkılar söylüyoruz. Küçüklüğümüzden beri kardeşimle hiç ayrılmadım, genellikle şarkılarımızı Kürtler üzerine söylüyoruz” diyor.