Sozdar Avesta: Şengal’i yeniden inşa etmek hepimizin görevi

  • 15:35 17 Temmuz 2025
  • Güncel
HABER MERKEZİ – KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Şengal Aydınlanma Konferansı’na gönderdiği mesajda, Êzidî toplumunun tarihsel direnişine dikkat çekti. Sozdar Avesta, “En büyük rol kadınlara ve gençlere düşüyor. Yenilik ve değişim, köklerinden kopmak değil; onları güçlendirerek geleceği kurmaktır” dedi.
 
Tarih boyunca Êzidî halkına yönelik gerçekleştirilen fermanlara bir yanıt niteliği taşıyan “Şengal Aydınlanma Konferansı”, açılış konuşmaları ve iletilen mesajlarla sürüyor. Konferansa video mesaj gönderen KCK Genel Başkanlık Konseyi üyesi Sozdar Avesta da sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
 
Sozdar Avesta mesajında şunları dile getirdi: 
 
“İmralı’da kurulan masada Önder Apo için en önemli konulardan biri Êzidxan ve Şengal halkımızın meselesidir. Önder Apo, 52 yıllık devrimci yaşamında ezilen halklar ve insanlık için, özellikle de Êzidî toplumumuz için elinden gelen her şeyi yaptı. Önder Apo’nun düşünceleri ve fikirleri sayesinde Êzidî toplumunda bir aydınlanma, bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Sosyolojik ve psikolojik açıdan da büyük ve tarihî değişim ve dönüşümler yaşanmıştır.
 
Êzidî toplumu Neolitik bir toplumdur
 
Elbette bu konferansı sıfırdan yapmıyorsunuz. Bu konferansın arkasında sadece Şengal’in 10 yıllık direnişi yok; elbette Şengal direnişi hepimiz için büyük bir gurur kaynağıdır. Ancak bu konferans, 50 yıllık Özgürlük Hareketi’nin büyük emeğinin sonucudur. Êzidîlerin tarihte büyük bir emeği ve direnişi var. Bu hafıza ve inanç, bu kültür ve felsefe, 7 bin yıldan fazladır devam ediyor. Tüm fermanlara rağmen bu topluluk varlığını sürdürdü. Hiçbir zaman özünden kopmadı; hafızasından, inancından, kültüründen uzaklaşmadı. Êzidî toplumu kırsal, dağ toplumudur; Neolitik bir toplumdur. Devletçilerin kent toplumu değildir. Gerek ulus-devletler zamanında gerekse de imparatorluklar döneminde doğal toplum özelliklerini sürdürmüştür. Bu kadar çok saldırıya uğramasının sebeplerinden biri de budur.
 
Rönesans yeniden yapılanmadır
 
Eğer Önder Apo bugün bize demokratik bir toplum inşa etme görevini verdiyse, bunu en iyi başarabilecek olan toplum Êzidî toplumudur. Bu cevher ve olanaklar Êzidî toplumumuzda mevcuttur. Dolayısıyla Rönesans adına düzenlenen bu konferans çok değerlidir. Ancak her şey bu konferansla bitmiyor; umarım bu konferans üzerine düşen görevi yerine getirir. Rönesans, yeniden yapılanmadır. İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar gelen bu tarih incelenmelidir. Ayrıca kültür, dil, toplumsallık ve inanç açısından da kapsamlı araştırmalar yapılmalıdır. Bu da bilim ve akademiler aracılığıyla gerçekleştirilir.
 
Öğrenciler bu çalışmaya katılmalı
 
Bir süredir faaliyetlerini sürdüren Şengal’deki Önder Apo Sosyal Bilimler Akademisi, Êzidî Rönesansı’nın çalışma ve faaliyetlerinin merkezi haline gelebilir. Bu akademi, tüm şubeleriyle kendini kanıtlamalıdır. Bilinçli insanlar, öğrenciler bu çalışmaya katılmalıdır. Bildiklerimiz, öğrendiklerimiz Rönesans için yeterli değildir. Rönesans, en küçüğünden en büyüğüne kadar kendi içinde değişimlere yol açmıştır. Tarih, felsefe ve sosyoloji alanında değişimlere yol açmıştır. Bilgi sadece kitaplarda değildir; bu toplumun ileri gelenleri, din alimleri, büyüklerimiz ve bilim insanları vardır. Onlar da bu çalışmada sorumluluk almalıdır.
 
Komite bir çalışma planı oluşturmalı
 
Bu konferans bir son değil, bir başlangıçtır. Bu konferansın rolünü yerine getirebilmesi için, konferans bünyesinde komitelerin oluşturulması gerekmektedir. Bu komite bir çalışma planı oluşturmalı; konferanslar, çalıştaylar, eğitimler, toplantılar düzenlemeli, araştırmayı teşvik etmelidir. Toplumu bu konuda bilgilendirip eğitmelidir. Önder Apo’nun bu konferanstan temel beklentisinin bu olduğuna inanıyorum.
 
En büyük rol kadın ve gençlerin 
 
Bu konferans aynı zamanda Şengal’in yeniden inşasına da odaklanmalıdır. Önder Apo, son aile görüşünde şöyle demişti: “Kafamda bir plan var ve Şengal’i yeniden inşa etmek istiyoruz.” Şengal’i yeniden inşa etmek hepimizin görevidir. Rönesans’ın kendisi yeniden inşadır; kendini değiştirmek ve dönüştürmektir. Buna öncülük edebilecek en yetenekli kişiler mücadeleci kadınlardır. Êzidî kadınlar, Êzîdxan’da 2014 yılında gerçekleştirilen fermanın ardından üstlerine düşen öncülük misyonunu layıkıyla yerine getirdiler. Dolayısıyla bu konferansta da en büyük rolü oynaması gerekenler kadınlar ve gençlerdir. Sosyal Bilimler Akademisi’nin çalışmalarına katılmalılar.
 
Yenilik yapacağız ve değiştireceğiz
 
Önder Apo, mektubunda ayrıca Êzidî toplumumuzun Kürt halkının kök hücresi olduğunu söylüyor. Kürdistan halkı bu kök üzerinden bugüne gelmiştir. Yine Önder Apo, Êzidî toplumunu kültürü, inancı ve direnişiyle en özgün toplum olarak tanımlıyor. Bu büyük bir onurdur, ancak yeterli değildir. Eğer yenilenmeyi yapmaz, değişip dönüşemezsek çözülme gelişecektir. Durum artık eskisi gibi değil; teknoloji ilerledi, kültürler birleşti, günlük yaşam farklı akıyor. Yeniliği, bilimi, eşitliği ve adaleti öne çıkarmazsak; ahlaki ve politik bir toplum inşa etmezsek ve yalnızca eski kalıplarımızda kalırsak, çözülme gelişecektir. Köklerimiz üzerindeki değerlerimize sahip çıkacağız. Yenilik ve değişim demek; köklerinden uzaklaşmak, köklerini terk etmek, her şeyini kaybetmek anlamına gelmiyor. Bu, elbette büyük bir onursuzluktur. Bunu kimse istemez. Yenilik ve değişimi bilinçli bir şekilde yapmak gerekir. Zayıfı yeneceğiz, güçlüyü zenginleştireceğiz, yenilik yapacağız ve geliştireceğiz.
 
Konferansta bizzat bulunmak isterdim. Ancak nerede olursak olalım, Êzidxan’ın sorumluluğu omuzlarımızda ve üstümüze düşen görevleri yerine getireceğiz. Özellikle Önder Apo’nun perspektifi, bize yüklediği görev ve sorumluluklar ve arzusudur budur. Toplumumuzun binlerce yıl yaşamını sürdürebilmesi için en makul ve en iyi şey budur.
 
Herkes Êzidî toplumun değerlerini tanımalı’
 
Öte yandan, fermanın yıldönümüne yaklaşıyoruz. Düşmanlardan alınacak en büyük intikam; kendimizi yenilemek ve inşa etmek, örgütlemek ve savunmaktır. Toplumumuzun varlığı, topluluğumuzun savunulmasıdır. Önder Apo, savunmasız bir toplumun başı kesilmiş bir tavuk gibi olduğunu söylüyor. Gerek merkezi hükümet, gerekse de yerel hükümet; herkes Êzidî toplumunun değerlerini tanımalı, varlığını tanımalı, siyasi iradesini tanımalıdır. Êzidî toplumu sayıca az olması, iktidardakilerin elinde çözülebileceği anlamına gelmiyor. Yetkililerin bu toplumu savunamadığı kanıtlandı. Bu konferans, fermanlara güçlü bir cevap niteliğindedir.”