
Esra Çiçek Mercan: Karakollarda ‘örgütlü kötülük’ var
- 09:06 12 Ağustos 2025
- Güncel
AMED - Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Esra Çiçek Mercan, kadına yönelik şiddetin tırmandığı bu dönemde, karakollarda “örgütlü kötülük” olduğunu vurguladı.
Kürdistan ve Türkiye kentlerinde, 2025 yılı henüz yarılanmadan 175 kadın, çoğu “yakınları” olan erkekler tarafından katledildi. Her gün yeni bir kadın katliamı haberi gelirken, bu katliamların önüne geçebilecek yasalar iktidar tarafından uygulanmıyor. Kadınlar, uğradıkları şiddeti şikâyet etmek için gittikleri devlet dairelerinde, iktidarın eril erkek zihniyetiyle doldurduğu kolluk kuvvetleri eliyle bu kez de psikolojik şiddete maruz bırakılıyor. İktidarın bu yılı “aile yılı” ilan etmesiyle birlikte, devlet kurumlarında kadınlara yönelik şiddet ve katliamlar sistematik biçimde meşrulaştırılıyor. Cezasızlık politikalarıyla ise, işlenecek yeni kadın katliamlarının önü açılıyor.
Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Esra Çiçek Mercan, değerlendirmelerde bulundu.
‘Fail ve potansiyel failler cezasızlık politikasından cesaret alıyor’
Kadına yönelik şiddetin kaynağına dair cezasızlık politikasına vurgu yapan Esra Çiçek Mercan, “Cezasızlık politikalarını söylemekten yorulduk. Her gün bu soruyla karşı karşıyayız, kurduğumuz ilk cümle cezasızlık politikası oluyor. Cezasızlık politikasından kaynaklı fail ya da potansiyel failler cesaret alıyorlar. Bu cezasızlık politikasına güvenerek çok rahat davranıyorlar, rahat bir şekilde kadınları katlediyorlar. Bunun altında başka sebepler de var. Özel savaş politikası dediğimiz sebeplerden kaynaklı insanlar, gençlik ciddi bir şekilde fuhuşa ya da uyuşturucuya sürüklenmiş durumda. Böyle olunca da insanlar bir şekilde suça bulaşıyor. Katliamların önüne geçme noktasını devletin yapması gerekiyor ama devletin bunun önüne geçmek gibi bir derdi yok. Devlet için, sosyolojisini bozduğu toplumu yönetmek daha kolay oluyor” diye konuştu.
‘Devletin görevi kadınların ne giyeceği üzerine hutbeler vermek değil’
Siyasi iktidarın son yaptıklarına bakıldığında kadınlara savaş açmış durumda olduğunu dile getiren Esra Çiçek Mercan, “Bin yıllardır kadın erkek tarafından köleleştirilmiş. Erkek devlet, evdeki koca, işteki patron ve çalışma arkadaşı tarafından fark etmiyor; bir şekilde kadın sistem içerisinde köle. Erkek iktidar, kadını köle yapamayacağını anlayınca kadın üzerinde baskı kurmaya başladı. Bu da devletin politikalarından bağımsız değil kesinlikle. Devlet bunu bile isteye yapıyor çünkü iktidar alanını kaybediyor, kadınlar üzerinde kurduğu iktidarı kaybediyor. Kadınların direnişini görünce bu baskının dozunu artırmaya başladı. Geçtiğimiz Cuma günü hutbede verilen vaazlar özellikle antikapitalist Müslüman kadınlar tarafından gündeme getirildi; bunun kabul edilemeyeceği noktasında. Gelinen nokta şu: Kadınların ne giyeceği, nasıl yaşayacağı ve ne yapacağına dair vaazlar vermek devletin görevi midir? Devlet bunu hutbelerde vereceğine, erkeklere kadınlara yönelik şiddeti önlemek için hutbeler vermeli şeklinde açıklamaları da gördük. Devletin görevi kadınların ne giyeceği, ne yapacağına dair Cuma hutbeleri vermek değil; erkeklerin erkekliğini törpülemesine dair hutbeler vermektir” şeklinde konuştu.
‘6284 sayılı yasa etkin uygulanmalı’
Kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi açısından 6284 sayılı yasanın yüzde yüz yeterli olmadığını ama uygulanırsa yeterli olabileceğini söyleyen Esra Çiçek Mercan, yasanın uygulanmasıyla birlikte bugün yaşanan sorunların yüzde yetmişinin yaşanmayacağını belirtti. Esra Çiçek Mercan, “Daha az kadın katliamları ya da daha az şiddete uğrayan aile bireyleri ile karşı karşıya kalacağız. Biz şu an yeni bir yasanın çıkarılması ya da yasanın iyileştirilmesi durumunda değiliz. Biz var olanın etkin bir şekilde uygulanmasını istiyoruz. Etkin bir şekilde uygulansaydı, ancak bu yeterli değil, ihtiyaçları karşılamıyor, iyileştirmeler yapılsın diyebilseydik; ama onu deme aşamasında değiliz. Aslında 6284 sayılı yasa çok net; kim olursa olsun şiddete maruz kalanı koruyan, onun beyanını esas alan, gittiği zaman bu şiddeti ispatlamakta zorunlu olmayan bir başvurusu var. Gerçekten önleyici bir yasadan bahsediyoruz. Hem koruma hem önleme başlıklarının olduğu, şiddetin nasıl önleneceğine dair kanunların yer aldığı bir yasa. Ama gelin görün ki bunu uygulamıyorlar” diye kaydetti.
‘Karakollarda örgütlü bir kötülük var’
Şiddet gören kadının karakola gittiğinde darp raporu sorulduğunu aktaran Esra Çiçek Mercan, darp raporunun zorunlu olmadığını belirtti. Esra Çiçek Mercan, “Kadınlar bunu bilmediği için ‘Darp raporum yok, o zaman gitmeme gerek yok’ şeklinde değerlendiriyor. 6284 sayılı yasa şunu da söylüyor: ‘Şiddet gördüğünüz zaman karakola da gitmenize gerek yok. Alo Şiddet Hattı’nı arayarak ya da KADES uygulamasını indirip buradan da ulaşabilirsiniz. Şiddet görenin yerine bir arkadaşı ya da komşusu da gidip şiddet başvurusunda bulunabilir. Bütün bunlar yasada çok net ama kolluk bunu uygulamıyor. İşine gelmiyor çünkü orada ciddi bir örgütlü kötülük var. Bir kişi şiddet görüyorsa bu kamusal bir problemdir, bireysel bir problem değildir. Bu şekilde kadın karakola gittiğinde, kadını ikna edip eve gönderiyorlar. Biz de bununla ilgili mücadelemizi sürdürüyoruz” şeklinde aktardı.
Amed'de 11 kadın katledildi
Esra Çiçek Mercan, kadına yönelik şiddete dair oluşturulan mücadele hattına dair ise şunları söyledi: “Mücadelemizin yeterli olduğunu maalesef söyleyemiyoruz. Bir şekilde yetersiz kalabiliyoruz. Hayatın içerisinde, bir şekilde arada kayan, bize yansımayan, bizim görmediğimiz, sesi olamadığımız birçok kadın var. Bazen zorlayamadığımız, bizim de dışımızda gelişen olaylar oluyor; bunların da farkındayız. Ama mücadeleyi büyütme kararlılığı bizde var. Mücadelesini, kadının sesi olmaya adamış birçok arkadaşımız var. Geçmişteki kadın mücadelesi nasıl ki bugün önümüzü açtıysa, biz de bizden sonra geleceklerin önünü açmak ve mücadeleyi en iyi boyuta götürmek hedefindeyiz. Amed genelinde 2025 yılı içerisinde 11 kadın erkek tarafından katledilmiş. Bir o kadar da şüpheli kadın ölümü, intihar var. İntihar denip üstü kapatılmış onlarcası var. Bunların sesi olmak, bu davaların takipçisi olup soruşturmalarının şeffaf bir şekilde sürdürülmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Gerek sosyal medya mecralarında gerekse en büyük gücün örgütlülüğün olduğu sokaklarda bu mücadeleyi büyüteceğiz. Buradan bir kez daha bütün kadınları dayanışmaya ve bir arada olmaya çağırmak istiyorum.”