
‘Kayıplar Haftası verilen mücadelenin simgesidir’
- 09:03 28 Mayıs 2025
- Güncel
Şehriban Aslan
AMED - Ailelerin kayıpları arama mücadelesi 30 yıldır devam ederken Suzan Mehmetoğlu Aksoy, “Kayıplar Haftası”nın Türkiye’de zorla kaybetmelere karşı verilen mücadelenin bir simgesi olduğunu ifade etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD), 1995 yılından itibaren her yıl 17-31 Mayıs tarihleri arasındaki dönemi “Kayıplar Haftası” olarak çeşitli eylem ve etkinliklerle karşılıyor. İHD, 30 yıla yakındır “kayıpların” akıbetini sorarak, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebini dile getiriyor. Bu taleplerin yükseldiği merkezlerden biri olan İstanbul’da Cumartesi Anneleri 1052’nci hafta, Amed’de ise kayıp yakınları 850’nci haftada çağrılarını sürdürecek.
İHD Amed Şube Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu Aksoy, kayıp yakınları ve “Kayıplar Haftası”na dair değerlendirmede bulundu.
Kayıplar Haftası'nın başlangıcı
Kayıp yakınlarına dair bilgi veren Suzan Mehmetoğlu Aksoy, 1990’lı yıllarda Kurdistan kentlerinde yoğun hak ihlallerinden kaynaklı olarak “Kayıplar Haftası”nın başladığını belirtti. Suzan Aksoy, “Bu dönemlerde birçok insan gözaltına alındı, kaybettirildi. Faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Kayıp kişilerin akıbetiyle ilgili devlet tarafından erken bir soruşturma başlatılmadı. Bu nedenle, 27 Mayıs 1995 tarihinde İstanbul Galatasaray Meydanı’nda yakınlarını kaybedenler İHD’ye başvurarak İHD öncülüğünde bir oturma eylemi başlattı. İlk olarak gözaltında kaybettirilen beş kişinin yakınıyla sessiz bir eylem olarak başladı. Daha sonra bu eylem büyüdü ve başka kayıp yakınlarıyla, insan hakları aktivistleriyle sivil itaatsizlik eylemlerine katıldılar. Kayıplar Haftası bu mücadele ile birlikte başladı” dedi.
‘Verilen mücadelenin sonucu’
Kayıplar Haftası’nın Türkiye’de zorla kaybetmelere karşı verilen mücadelenin bir simgesi olduğuna dikkat çeken Suzan Mehmetoğlu, “Hafızayı diri tutma, yaşanan kayıpların unutulmaması için böyle bir hafta ilan edildi. Aslında bu haftanın olması, verilen mücadelenin sonucudur diyebiliriz. Her Cumartesi günü sadece İstanbul’da değil, Diyarbakır’da da kayıp yakınları eylem gerçekleştiriyor” sözlerine yer verdi.
‘İHD ailelerle süreci takip ediyor’
İHD Kayıp Komisyonu aracılığıyla kayıpların dosya takibinin yapıldığını, veri toplandığını ve ailelerle birlikte sürecin takip edildiğini kaydeden Suzan Mehmetoğlu, hukuki destek de sunulduğunu ifade etti. İHD’nin ayrıca AYM ve AİHM’ye başvurular yaptığına değinen Suzan Mehmetoğlu, “Toplu mezarların bulunması için mücadele ediyor. Her hafta eylemde bir kayıp hikâyesi işleniyor. Yine her hafta olduğu gibi adalet çağrısında bulunuluyor” şeklinde belirtti.
‘Davalar zaman aşımına uğruyor’
“Devlet yıllardır kayıp yakınlarının hafızası olan Galatasaray Meydanı’nı annelere kapatmış. Sembolik olarak her hafta 10-15 kişi meydana alınıyor” diyen Suzan Mehmetoğlu, “Bu da devletin ailelere olan yaklaşımını ortaya koyuyor. Faillerin ve azmettiricilerin bulunması için herhangi bir girişimi olmadığını gösteriyor. AİHM’e yapılan başvurularda da Türkiye mahkûm ediliyor ama bu durum Türkiye tarafından çok ciddiye alınmıyor. Davalar ya zaman aşımına uğruyor ya da cezasızlık politikasıyla sonuçlanıyor” sözlerine yer verdi.
27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesajla başlatılan süreçte devletin kayıp yakınlarına dair yükümlülüklerini dile getiren Suzan Mehmetoğlu, son olarak şu ifadeleri kullandı: “Bu süreçte devletin kayıplar için etkin bir soruşturma yürütmesi gerekir. Faillerin yargılanması ve cezalandırılmasını sağlamak en büyük etken olur. Onarıcı adalet mekanizmalarının işletilmesi gerekir. Ailelerden özür dilenmesi, anıtlarının yapılması ve hafıza merkezlerinin oluşturulması gerekir. Yasal güvencelerle benzer ihlallerin yaşanmaması için önlemler alınmalıdır. Türkiye’de buna dönük henüz bir irade görünmüyor. Umarım bu süreç buna etki eder ve bu olaylarla yüzleşme gerçekleşir.”