Annelerin umudu barışta

  • 09:04 23 Temmuz 2025
  • Güncel
MÛŞ – Yaşamını yitiren gerilla ve hasta tutsak anneleri, barış yolunda atılan adımların umut verici olduğunu vurgulayarak, anayasanın Kürt halkının kimliğini tanıyacak şekilde değişmesi gerektiğini ifade etti.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ile başlayan süreçte tarihi bir adım daha atıldı. Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine Barış ve Demokratik Toplum Grubu (BDTG) gerillaları, 11 Temmuz’da Güney Kürdistan’ın Silêmanî (Süleymaniye) kentinde düzenlenen törende silahlarını imha etti. Devam eden süreç ve yaşanan gelişmelere dair konuşan yaşamını yitiren gerilla ve hasta tutsak anneleri, duygu ve düşüncelerini dile getirdi.
 
‘Artık devletin adım atma zamanı’
 
Yaşamını yitiren HPG gerillaları Zeynep Çelik (Sara Berîtan) ve Çetin Çelik’in (Mahir Kop) annesi Ayten Çelik, hem gerilla annelerinin hem de asker annelerinin artık ağlamaması gerektiğini belirterek, “Hukuk olsun. Gerillalar silah bıraktı; üzerine düşeni yaptı. Artık devlet de adım atmalıdır. Kimse ağlamasın artık. Hasta tutsaklar serbest bırakılsın. İçlerinde çocuklu olanlar var; annelerin gözleri hep yollarda. Onların da kalbi rahata ersin. Kürt devleti kurulsun. Artık Kürtlerin de hakkı, hukuku olsun. Onca bedel ödendi, büyük mücadele verildi” dedi.  
 
‘Anayasada değişiklik yapılmalı’
 
Sara Berîtan ve Mahir Kop’un kardeşi Aysel Çelik de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrının değerli olduğunu dile getirerek, “Çağrı bizim için çok sevindiriciydi. Adımın devletten gelmesi ve onların Önderliğe gitmesi çok önemliydi. Bunun için Önderliğin ve PKK’nin olması bizim için güven veriyor. Türk devletine pek güvenimiz yok. Silahlar bırakıldı, bizim için duygulu anlardı. Öyle bir durum ki dile getiremiyorsun; bir o kadar da güzel bir duyguydu. İnsanlar çok büyük acılar yaşadılar. Artık kimsenin ağlamama düşüncesi bile güzel bir şey. Yıllardır çocuklarının hasretini çeken anneler var. Artık Türk devletinin adım atması gerekli. Anayasada değişiklik yapılmalı ve Kürt kimliğinin kabul edilmesi gerekli. Bunu istiyoruz. Ayrı bir devlet istemiyoruz; varlığımızın kabul edilmesi gerekiyor. Bizim de hakkımız ve hukukumuz var” ifadelerini kullandı.
 
‘Devlet artık yalan söylememeli’
 
Cezaevinde yaşamını yitiren hasta tutsak Celal Şeker’in annesi İffet Şeker, elli yıldır süren bir savaşın olduğunu ve insanların katledildiğini belirterek, barışın hayırlı olmasını diledi. İffet Şeker, “Kürtler hapislere konuluyor, sürgün ediliyor, evleri yakılıyor. Gençleri öldürdüler, kadınları öldürdüler, her annenin çocuklarını öldürdüler. Bazıları ise Avrupa’ya gitmek zorunda kaldı. Bundan sonra ne gerilla annesi ne de polis anneleri ağlamasın. Benim oğlum hasta tutsaktı. Diyaliz hastasıydı, cilt kanseri ve böbreği yoktu. Morga götürülene kadar elleri kelepçeliydi. Biz onu defnedene kadar polisler etrafımızdaydı. Bundan sonra gençler kaçmasın, ülkelerini terk etmek zorunda kalmasın. Savaş son bulsun. 90 yaşlarında bile hasta tutsaklar var. Artık devlet bizlere yalan söylemesin” şeklinde konuştu.
 
‘Partiye güveniyoruz’
 
Silahların imha edildiğini, sürecin bozulmaması için devletin adım atması gerektiğini vurgulayan İffet Şeker, devletin Kürtlere karşı doğru davranmadığını belirtti. İffet Şeker, “Kızımın dosyası iki yıldır Yargıtay’da. Diğer oğlum ise cezaevi süreçlerinden dolayı damar tıkanıklığı yaşıyor. Hastalıktan dolayı çalışamıyor, sürgün. Devlet barış yapsın. Herkes kendi kimliğine, diline ve mezhebine aittir. Tayyip Erdoğan, ‘tek devlet, tek millet, tek dil’ söyleminden artık vazgeçmeli. Artık kimse ölmesin, cezaevlerine girmesin. 25 yıl önce 6 gerilla barış yapmak için geldi ama onları cezaevine koydular. Her zaman barış diyerek Kürtleri kandırıp kimyasal attılar. Bunlar son bulsun. Devlete çok güvenimiz yok ama PKK’ye güvenimiz var. Onlara güvenip umut ediyoruz. İnşallah umudumuz boşa çıkmaz. Kimse ölmesin. Cezaevlerinden günde 100 cenaze geliyor. Tayyip Erdoğan kendi cenazelerini yıkayıp tören yapabiliyorken, bizim cenazelerimizi yıkamamıza izin vermiyor. Artık barış olsun, bunlar son bulsun” dedi.
 
‘Süreç yalan ve ihanetlerle olmaz’
 
İffet Şeker, son olarak cezaevlerinde bulunan ağır hasta tutsakların bırakılması gerektiğini vurgulayarak, “Cezaevlerindeki sürecin hızlandırılması lazım. Kürtler kendi topraklarından vazgeçmeyecek. Süreç yalan ve ihanetlerle olmaz. Oğlum cezaevindeyken onu görmeye gittim. Oğluma sordular: ‘Annen Türkçe biliyor mu?’ Oğlum da ‘Annem Türkçe bilmiyor.’ dedi. Neymiş, ben Kürtçe konuşmayayım. Benim anadilim, çocuğumla konuşabilirim. Benim üç çocuğumu da cezaevine attılar.
 
Ben kimseden üstün değilim; hepsi benim çocuklarım. Bunu sadece bana değil, bütün annelere yapıyorlar. İstiyoruz ki artık barış olsun” sözlerine yer verdi.
 
‘Gözümüz hasta tutsakların yolunda’
 
Yaşamını yitiren HPG gerillası Hatip Kılıç’ın (Şervan Egîd) annesi Emine Kılıç da barışın gerçekleştirilmesi yönünde umutlu olduklarını söyleyerek barışın bu topraklarda önemini vurguladı. Emine Kılıç, “Kimse kendi isteğiyle dağa çıkmadı. Zulüm ve işkence gördükleri için dağa çıktılar. Tutsakların hepsi çıksın. Biz de isterdik, bizim çocuklarımız barışı görsün. Kalan gerillalar da bizim çocuklarımız. Silahlarını da yaktılar. Biz de onlar için barış istiyoruz. Devlet artık adım atsın. Artık kan akmasın. Biz ağladık, başka anneler ağlamasın. Bunca verilen emekler boşa gitmesin. Gözümüz hasta tutsakların yolunda. Cezaevlerinden çıksınlar” diye belirtti.