
'Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü çözüm için dönüm noktası olur'
- 09:03 8 Ekim 2025
- Güncel
Melek Avcı
ANKARA - Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün Türkiye'deki demokratik çözüm sürecinde bir dönüm noktası olacağını belirten IPPNW Temsilcisi Gisela Penteker, “Öcalan'ın özgürlüğü, Türk hükümetinin Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesine ve Türkiye'deki demokrasi açığının giderilmesine ciddi bir şekilde ilgi duyduğunun gerçek bir işareti olarak çok önemli olacaktır” dedi.

Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999'da Türkiye’ye getirildi. O tarihten bu yana, 26 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tecrit koşullarında tutuluyor. Kısıtlı avukat ve aile görüşleri zamanla tamamen ortadan kaldırılarak mutlak tecrit haline getirildi. Türkiye ile çözüm ve barış diyaloglarının başladığı dönemlerde bu tecrit kısmen kaldırılmış olsa da, bugün halk, uluslararası çevreler, Nobel ödüllü isimler ile birçok kurum ve kuruluş Abdullah Öcalan’la görüşme talebinde bulunuyor ve “umut hakkı”na ilişkin verilen kararın uygulanmasını bekliyor.
Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK) Başkanı Xavier Bettel’e yazılan mektubun da imzacılarından olan Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Uluslararası Hekimler (IPPNW) Türkiye Temsilcisi Gisela Penteker, 9 Ekim Uluslararası Komplosu’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Hedef özgürlük mücadelesi’
Gerçekleştirilen uluslararası komplo ile hedefin Kürt halkının özgürlük mücadelesi olduğunu belirten Gisela Penteker, “Avrupa ve Amerika hükümetlerinin bilgisi dahilinde, birçok gizli servisin Kürt hareketi ve onun sembolik figürü Abdullah Öcalan’a karşı kurduğu uluslararası dahliyetlerin olduğu bir komploydu. Bana göre, hedefin Avrupa ve ABD'de ‘terör’ olarak nitelendirilen Kürt halkının özgürlük mücadelesi olduğu oldukça açık” dedi.
‘En ağır ihlal görmezden geliniyor’
Uluslararası toplumun insan hakları ve adalet ilkeleri konusunda Kürt halkına çifte standart uyguladığını düşündüğünü söyleyen Gisela Penteker, “Avrupa devletleri Öcalan'ın sığınma talebini reddetti. Ve İtalya sonunda sığınma talebini kabul ettiğinde artık çok geçti. Her zaman bu kurumlar ve uluslararası toplum, insan haklarını kendilerine uygun olduğunda, kendi faydalarına yaradığında argüman olarak kullanıyorlar. Diğer durumlarda ise en ağır ve ciddi ihlalleri bile görmezden geliyorlar” diye belirtti.
‘Hükümetler Erdoğan’ı kızdırma riskini almıyor’
Batılı demokrasilerin “insan hakları” retoriğini sürdürürken, İmralı’daki mutlak izolasyon konusunda neden sessiz kaldığını bilmediğini dile getiren Gisela Penteker, “Ancak Türkiye'nin uluslararası alandaki rolü ve ‘iyi niyeti’ onlar için o kadar önemli ki, hükümetler Erdoğan'ı kızdırma riskini almıyorlar, almak istemiyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Fikirleri tüm Ortadoğu için olumlu bir değişim yaratabilir’
Bir insan hakları savunucusu olarak Abdullah Öcalan'ın fikirleriyle ilk kez 1990’lı yıllarda tanıştığını kaydeden Gisela Penteker, “1990'ların başında Abdullah Öcalan'ın fikirleriyle tanıştım ve onun demokratik toplum paradigmasının Bakur'daki Kürt toplumunu nasıl dönüştürdüğünü gördüm. İnsanların ve devletlerin belirsizlik ve egoizmle dolu bu günlerinde, onun fikirleri Almanya'da ve başka yerlerde daha empatik ve barışçıl bir topluma ilham olabilir. Fikirleri tüm Ortadoğu’da da barışçıl çözümler için olumlu bir değişim yaratabilir” dedi.
‘Diplomatik baskı yetersiz’
Kürt halkının özgürlük mücadelesini destekleyen uluslararası dayanışma ağlarında bazı eksiklikler bulunduğunu aktaran Gisela Penteker, “En büyük sorun, Kürtlere karşı önyargılar ve Kürt mücadelesinin ‘terör’ olarak nitelendirilmesidir. Bunun yanı sıra ana akım medya, dayanışma faaliyetlerini ve Öcalan'ın fikirlerini haber yapmaya gerçekten ilgisiz. Bunun da sebepleri var” sözlerini kullandı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tutumunu eleştiren Gisela Penteker, “Komitenin yıllar içinde aldığı kararlara ve kullandığı dile bakıldığında, tutumlarında bir değişiklik göremiyoruz. Diplomatik baskı hiç de yeterli değil. Türkiye Cumhurbaşkanı, Avrupalılarla gerçek bir sorun yaşamadan, yaptırım görmeden istediği gibi hareket etmeye devam edebiliyor” ifadelerine yer verdi.
‘Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü Türkiye’nin sınavı’
Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün Türkiye'deki demokratik çözüm sürecinde bir dönüm noktası olacağına işaret eden Gisela Penteker, “Öcalan'ın özgürlüğü, Türk hükümetinin Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesine ve Türkiye'deki demokrasi açığının giderilmesine ciddi bir şekilde ilgi duyduğunun gerçek bir işareti olarak çok önemli olacaktır” diye konuştu.
‘Uluslararası hukukun ciddiyeti kalmadı’
26 yıllık tecrit düşünüldüğünde, uluslararası hukukun ciddi bir sınavdan geçtiğine işaret eden Gisela Penteker, “Öcalan'ın haklarının ihlali, uluslararası hukukun artık ciddiye alınabilecek bir konu olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Avrupa insan hakları mekanizmalarının bu konuda yeterince işlevsel olmadığını düşünüyorum” diye ekledi.