Dünya kadınlarının ‘Demokratik Konfederalizm’i

  • 09:06 5 Eylül 2025
  • Jineolojî
“Dünya kadınlarının Demokratik Konfederalizmi’nin temel görevlerini daha da çoğaltmak ve genişletmek mümkündür. Amacımız, taslak mahiyetinde genel bir çerçevede sunmaktır. Esas kuramsal ve yapısal oluşum sürecini hep birlikte yürüteceğiz.”
 
Çiçek Solmaz
 
Dünya kadınlarının ‘Demokratik Konfederalizm’i yeni bir çatı örgütü önerisi değildir. Çok boyutlu, çoklu bir yapılanma sistematiğidir. Her kendiliğin yerelden küreselliğe kadar demokratik konfederal yapısını oluşturma imkânı vardır. Konfederalizmler hem yerel hem ulusal hem bölgesel hem de küresel düzeyde inşa edilebilir. Ancak bununla birlikte bütün bu çokluklar arasında da ‘Demokratik Konfederalizm’ temelinde bir ağlaşma örüldüğünde gerçek anlamda ulus üstü ve ulus ötesi kadın hareketi örgütlendirilebilir. ‘Demokratik Konfederalizm’ mevcut uluslararası kadın birlikleri, federasyonları, çatı örgütlerine bir alternatif oluşturmaz. Ancak onları da kapsayabilecek bir yapıdır. Sadece yerel birimlere değil, aynı zamanda onların oluşturduğu ittifakların da kendi özgünlük ve özerkliklerini yitirmeden içinde yer alabileceği, daha geniş bir mücadele zemini edinebileceği bir modeldir. Söz gelimi kadına yönelik şiddetle mücadele yürüten sayısız dernek, inisiyatif, platform, örgüt, federasyon çok boyutlu olarak ağlaşıp yerel-bölgesel ve yerel-uluslararası dinamiğini yeniden kurarak güçlü bir ilişki, ortak mücadele ve koordinasyon geliştirme şansına sahip olur. Mühim olan, her bir birimin farklılıkları ile eşit, kendi içinde özerk ama birbirine karşı sorumlu olmasıdır. Hiçbir örgüt hegemonya peşinde koşmamalı. Demokratik Konfederalizm, demokratik - yani eşit ve özgür - katılıma dayandığı için her türlü iktidarcı zihniyet, anlayış ve yaklaşımlara karşı son derece hassas olmalı, erkek egemenliğini hiçbir biçimde yeniden üretmemeli.
 
Yerelde örgütlenme modeli 
 
Bu anlamda Demokratik Konfederalizm sadece yapılanma değil, aynı zamanda özgürlük zihniyetinin örülüp geliştirildiği bir formdur. Onun örgütlenme anlayışında sınıfsal ve hiyerarşik yaklaşımlara, milliyetçiliğe, dinciliğe ve bilimciliğe yer yoktur. Demokratik Konfederalizm, ayakları havada veya üstte kalan bir örgütlenme formu değildir. Ulus-devlete göre gelişen bir küreselliği esas almayan, tamamen yereldeki kadın mücadelelerine dayanan ve gücünü tabandan alan bir modeldir. Yereldeki kadın örgütlenmeleri arasındaki demokratik bağı ve ittifaklaşmayı ifade eder. Dolayısıyla Dünya Kadın Konfederalizmi dediğimizde yerellerde mutlaka örgütlülüklerin olması, geliştirilmesi gerekmektedir. Yerelde örgütlülükler olmadan üstte altı boş olan birlikler geliştirilemez.
 
Demokratik Konfederalizm tabandan örülüp giderek hem yatay hem de dikey biçimde büyüyen bir örgütlü aşamadır. Çeşitli coğrafi büyüklüklerde inşa edilen demokratik kadın konfederalizmlerin örgütlenme ve yapılanma sistematiğidir. O yüzden bölgesel demokratik konfederalizmler olmadan dünya ölçeğinde kadınların Demokratik Konfederalizm’inden söz etmek mümkün olmaz. Hatta esas işlevli yapılar, bölgesel konfederalizmlerdir demek yanlış olmaz. Bölge bölge örülecek konfederal kadın örgütlülükleri birbirini tamamlayan, akışkan, süreklileşen bir ilişki ve ittifak ağı biçiminde işlevsellik kazanmalı. Yine aynı coğrafi sınırlar içerisinde, birbiriyle ilişkileri Demokratik Konfederalizm temelinde örülen birden fazla demokratik kadın konfederasyonu olabilir. Yerelden küresele doğru demokratik konfederal yapılanmayı salt dikey olarak düşünmemek gerekir; hatta bundan daha çok genişleme tarzının yatay biçimde geliştiğini göz önünde bulundurulmalıdır.
 
Özgünlük ve özerklik ilkesi
 
Dünya kadınlarının özgürlük ve eşitlik mücadelelerini, ataerkil sisteme karşı direnişlerini daha etkili kılmak ve her türlü karşı-saldırıdan korumak için illa merkezi örgütlenmelere gerek yoktur. Yine kadın mücadelelerindeki yerel-evrensel dinamiğini çözmenin yolu ne yerelcilik ne de yeni bir evrenselcilik olabilir. Yerel evrenselleşebildiğinde, evrensel yerelleşebildiğinde, özgür ve akışkan bir ilişki, yine sonuç alıcı politik eylemsellik gelişebilir. Bu yüzden ataerkilliğe ait parçalayıcı tüm geri alışkanlıkların aşılması önemlidir. Aynı zamanda yereldeki mücadele ile bölgesel ve küresel çaptaki mücadele arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağı ve bunun nasıl bir kuramsal, politik, sosyal, kültürel, toplumsal, öz savunma gücüne dönüştürüleceği soruları üzerinden örgütsel ve politik cevaplar oluşturmamız gerekiyor.
 
Dünya Kadınlarının Demokratik Konfederalizmini birlikte örme çağrısı yaparken gerek zihniyet gerekse de yapılanma boyutunda kolektif bir biçimde netleştirilecek ve belirlenecek çok önemli hususlar var. Bunlardan biri, kadın konfederalizmin yönetim sistemine ilişkindir. Gevşek ve formsuz ağlarla devrim mücadelesinin öncülüğünün yapılamayacağı açıktır. Ancak bunun alternatifi hiyerarşi ve bürokrasi de olamaz. Yukarıda da vurguladığımız gibi Demokratik Konfederalizm’de esas tartışma ve karar iradesi tabana, yani birimlerin kendisine aittir. Koordinasyonlar öncelikle bu kararların icrası için işlevli ve yaratıcı rol oynar. Bunun nasılına ilişkin somut yanıtlar geliştirmek için çeşitli coğrafyalardaki kadın hareketleri olarak sahip olduğumuz muazzam deneyim zenginliğini paylaşmanın ve buradan en doğru tarz, yöntem ve mekanizmayı belirlemenin en iyi yol olduğuna inanıyoruz.
 
Konfederalizmle çeşitlilik 
 
Aynı şey Dünya Kadın Konfederalizminin temel ilkeleri için de geçerlidir. Bu anlamda farklılık ile ortaklık arasındaki ilişkinin demokratik temelde belirlenip somutluk kazanması önem arz ediyor. Zira konfederalizm muazzam bir çeşitliliği içinde barındırıyor. Çeşitliliği aynılaştırmak ulus-devlet zihniyeti iken, evrenden toplumsal düzeye indirgendiğinde çeşitliliğin muazzam özgürlük potansiyeli açığa çıkar. Ancak bu potansiyelin gerçekleşmesi için ahlak, özgürlük ve demokrasi ilkelerinin belirlenmesi ve üzerinde ortaklaşmanın sağlanması gereklidir. Öbür türlü karmaşa ve tıkanıklık ortaya çıkabilir.
 
Örgütsel görevleri salt koordinasyon ile sınırlı değildir. 21. yüzyılı kadın devrim çağına dönüştürecek mücadele düzeyinin yakalanması için gerekli bütün kurumlaşmalara gitmek temel öneme sahiptir. Hem iç iletişimin sağlanması hem de dışa dönük geniş ve etkili bir iletişimin geliştirilmesi, gündemler oluşturulup bunların sürekli bir biçimde tartışılması, küresel kapitalizmin ve onun ideolojik ifadeleriyle güçlü bir mücadelenin yürütülmesi için basın-yayın alanında da kurumlar gereklidir.
 
Yukarıda da belirttiğimiz gibi devrim bizler açısından bir yönüyle de ‘nasıl yaşamalı?’ sorusuna verilecek yanıttır. Gerçekten kadınlar olarak nasıl yaşamak istiyoruz? Toplumsal yaşamda nasıl yer almak istiyoruz? Nasıl bir eğitim, sağlık, ekonomi, siyaset, adalet sistemini hedefliyoruz? Bu sorulara hem kuramsal düzeyde yanıtlar vermek hem de yaşamsal kılmak sistemik düzeyde mücadele yürütmek açısından vazgeçilmezdir. Dolayısıyla bu yönde de kadınlar olarak giderek alternatif yapılarımızı inşa etmemiz, var olanlar arasında demokratik konfederal bağlar örmemiz önem arz ediyor. Hatta kadınlar olarak “nasıl yaşamalı?” sorusuna kendi toplumsal sözleşmemizi geliştirerek cevaplar üretmemiz mücadelemizin programatik yönünü de önemli ölçüde karşılayacaktır.
 
Sömürü ve egemenlik ilişkileri sonucu finansal eşitsizlik, kadın yoksulluğu ve genel anlamda ekonomik sorunlar nedeniyle bağımsız kadın örgütleri olarak çokça mali sıkıntılar ve engeller ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Demokratik Konfederalizm çerçevesinde bu sorunlara da çözümlerin geliştirilmesi, özellikle komünal ekonomi yoluyla kendine yeterli bir mali sistemin oluşturulması da temel görevler arasındadır.
 
Kadın Konfederalizmi, salt eylemde ortaklaştıracak bir yapı değildir. Elbette bu yönü de vardır. Yani uzun süreli politik hedefleri kapsayan, aşamalı eylem planlamaları geliştirebilen, acil ihtiyaçlar temelinde hızla ve etkili örgütlenebilen eylem kapasitesine sahip bir örgütlülük düzeyinin oluşturulması temel görevlerindendir. Geçmişin uluslararası dayanışma düzeyini de aşan, kadınların öz savunması temelinde ataerkil sistemin her tür saldırılarına karşı etkili bir karşı koyuşun sergilenebilmesi büyük önem arz ediyor. Hele ki öncü kadınlara dönük bu denli yoğun ve vahşi saldırıların düzenlendiği bir zamanda.
 
Egemen sistemler ve toplumlar 
 
Dünya Kadın Konfederalizmi, örgütsel ve eylemsel görevlerin yanı sıra ideoloji, kuram ve bilim alanında da kapsamlı görevlere sahiptir. Liberalizmin en büyük yalanı, ideolojiler çağının geçmiş olduğu iddiasıdır. Bu manipülasyon ile aslında kendi ideolojik hegemonyasını güvence altına almak istiyor. Cinsiyetçilik bir ideolojidir. Kadınlar olarak günün her saatinde, her dakikasında ideolojik saldırılarla karşı karşıya kaldığımız gibi, fiziki saldırılar da kaynağını ideolojiden alıyor. Erkek egemen sistem kuruluşundan bu yana zihniyetini hâkim kılmak ve sistemini yeniden üretmek için hep ideolojik araç ve söylemlere başvurmuştur. Erkek egemen ideolojilere karşı koymak için kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesi de elbette ki ideolojik olmak zorundadır. Kapitalist sistem ve onun liberalizm ideolojisinin, esasta sosyalist ideolojiyi etkisizleştirmek amacıyla geliştirdiği propagandalar sonucu günümüzde birçok insan ideolojiyi tehlikeli, uzak durulması gereken, totalitarizmi çağrıştıran bir olgu olarak algılıyor. Oysa egemen sistem insan ve toplumları ideolojisiz bırakarak aslında savunmasız kılıyor. Bu en fazla da kadınlar için geçerlidir. Ataerkil kapitalist sistemle mücadeleyi ideolojik olarak da yürütmeliyiz. Pratik mücadelemiz bir kadın kurtuluş ideolojisine dayanmadığında köklü değişimler yaratmayacaktır. Elbette ki birçok kadın hareketi de farklı ideolojiler temelinde örgütleniyor. Konfederalizmde amaç, bunların tektipleştirilmesi değildir. Ancak kadın özgürlüğünü temel alan ideolojik yaklaşımların kolektif bir biçimde geliştirilmesi kadın devrimini gerçekleştirmek için elzemdir.
 
Kadın Konfederalizmi
 
Bununla bağlantılı olarak Kadın Konfederalizminin sahip olduğu entelektüel-bilimsel görevler de söz konusudur. Hem kadın gerçeğinin ve onunla bağlantılı toplumsal sorunların tümüyle aydınlatılması, hem erkek egemen sistemin her yönüyle çözümlenmesi hem de mücadele perspektiflerinin sürekli bir biçimde geliştirilmesi için kuramsal çalışmalar çok önemlidir. Özellikle de mücadelelerimizin hep incelenmesi, gözden geçirilmesi, sorgulanması, eksikliklerin zamanında tespit edilip aşılması, güçlü yanların ve başarıların da büyütülmesi için gereklidir. Yine mücadele ve örgütlenme stratejilerinin geliştirilmesi için de entelektüel-bilimsel çalışmalara ihtiyaç var. Demokratik Konfederalizm kapsamında oluşturacağımız özgür kadın akademileri bir yönden bu ihtiyacı karşılarken, diğer yandan özgür kadın militanlığının geliştirilmesi için temel bir eğitim zemini sunuyor. Akademi çalışmaları, biçiminden metodolojisine, pedagoji anlayışından içeriğine, epistemolojisinden eğitim tarzına kadar sahip olduğumuz deneyim zenginliğinden süzüldüğü oranda güçlü sonuçlar verecektir. Kadın ve yaşam bilimi olarak jineolojî, yine mevcut bağımsız kadın akademileri ve enstitülerine kadın devriminin entelektüel-bilimsel formasyonunu sağlamada belirleyici rol düşüyor.
 
Öz savunma 
 
Kendini giderek daha yakıcı bir biçimde hissettiren temel bir görev de kadın öz savunmasının örgütlendirilmesidir. Hegemonyal erkeklik-ulus-devlet iş birliğinde işlenen kadın kırımının ulaşmış olduğu boyut, başta fiziki ve cinsel olmak üzere kadına yönelik şiddet, kadınların düzenlediği gösterilere yapılan saldırılar ve özellikle de öncü kadınların hedefli ve sistematik bir biçimde suikasta uğraması, faillerin çoğunlukla korunması, devletten adalet ve koruma beklenemeyeceği gerçeği karşısında kadın öz savunmasını geliştirmekten başka yol gözükmüyor. Öz savunma salt silahlı direniş olarak ele alınmamalı. Bu boyut da olmakla birlikte - Kürdistan’daki kadın öz savunma güçleri bunun en büyük örneğidir - kadın öz savunması yöntem ve biçimde çeşitliliğe dayanıyor. İşte bu çeşitlilik içinde “nasıl bir öz savunma?” sorusunun yanıtını vermek için hem çeşitli güncel ve tarihsel deneyimlerin birlikte incelenip değerlendirilmesi hem de farklı mekân ve koşullara göre etkili yol ve yöntemlerin geliştirilmesi gerekiyor. Her şeyden önce kadınlar olarak ortak bir öz savunma anlayışını oluşturmayı hedeflemeliyiz.
 
Dünya Kadınlarının Demokratik Konfederalizminin temel görevlerini daha da çoğaltmak ve genişletmek mümkündür. Amacımız, taslak mahiyetinde genel bir çerçevede sunmaktır. Esas kuramsal ve yapısal oluşum sürecini hep birlikte yürüteceğiz. Örgütlü bir ağlaşma modeli olan Demokratik Konfederalizmi birlikte dokumaya başladığımızda, attığımız her düğümle birlikte önümüze yeni bir motif çıkacak, renkli iplerden yeni bir uyum ortaya çıkacak, yeni bir desen kendini gösterecektir. Yani ucu açık bir sürece giriş yapıyoruz. Halımızı dokumaya başlarken sonunda nasıl bir eserin ortaya çıkacağını öngörmemiz zordur. Ama şimdiden biliyoruz ki muhteşem güzellikte olacaktır.
 
*Bu yazı, Jineolojî dergisinin “Kadın Konfederalizmi” dosya konulu 32. sayısından kısaltılarak alınmıştır.