
Avukat Berfin Polat: Çocuktan delil isteyemezsiniz
- 09:02 1 Ağustos 2021
- Hukuk
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - Kabul edilen 4’üncü Yargı Paketi’nde bulunan, ‘somut delil’ şartına ilişkin konuşan Rosa Kadın Derneği avukatı Berfin Polat, “Bu ülkede faillerin cezasız bırakılması, yaşanan her türlü istismar ve kadına dönük şiddet vakasında paketi çıkaranların kendisini sorumlu hissetmesi gerekmektedir. Oldukça ciddi, tehlikeli ve tuzak maddelerdir” dedi.
Kamuoyunda “4’üncü Yargı Paketi” olarak bilinen 27 maddelik “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 9 Temmuz’da Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yargı paketinde “cinsel istismar, kasten öldürme, işkence” gibi katalog suçlar için “somut delil” şartı kabul edildi. Yargı paketlerinin konuşulduğu ilk günden bugüne büyük bir tepki gösteren kadınlar itirazlarına devam ediyor.
Rosa Kadın Derneği avukatı Berfin Polat, kabul edilen yargı paketine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken bir yandan da itirazlarına devam edeceklerini söyledi.
‘Çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilmeli’
Ceza muhakemesinde maddi hakikate ulaşmak için kanuna uygun yol ve yöntemlerle elde edilen her şeyin delil olduğunu belirten Berfin, somut delilin değişkenlik arz ettiğini de söyledi. Tutuklamanın bir tedbir olduğunu kaydeden Berfin, “Bu derece yoğun bir şüphenin tutuklama için somut delilin talep edilmesinin yanlış olduğunu savunuyoruz. İtirazımızın olduğu nokta aslında çocuğun beyanının esas alınarak bu tarz hassas suçlardaki kanıtların ve delillerin yok edildiği ve yine bu tarz suçlarda tedbir olan tutuklama için, ‘çocuğun üstün yararı ilkesi’ gözetilerek tutuklamanın bu kadar ağır bir şarta bağlanılmaması gerekir. Çocuğun beyanının esas alınması gerekir” dedi.
‘Faillerin sırtı sıvazlanmaktadır’
Berfin, yargı paketiyle birlikte Adalet Bakanı’nın, “Herkes için güven veren, adil ve insan haklarını esas alan bir hukuk sistemi için reform adımlar atmaya kararlıyız” dediğini hatırlattı. 4’üncü Yargı Paketi’yle adil ve insan haklarını esas alan hiçbir düzenleme göremediklerini söyleyen Berfin, “Zira çocuğun cinsel istismarı için somut delil aramak çocuğu mağdur etmekten başka bir şey değildir. Burada çocuğun hakkını arayan ve güvenliğini sağlayan herhangi bir düzenleme yok. Bu tarz suçlar zaten niteliği gereği gizli saklı işlenen suçlardır. Fail genellikle arkasında herhangi bir delil bırakmıyor. Hatta bazen mağdurun üzerindeki, biyolojik kanıtları dahi yok eden öyle ki mağdurun beyanları üzerinde dahi baskı politikası uygulayarak mağdurun bile beyanda bulunmasını güçleştiriyor. Bu da kanıt bırakmamaya çalışmaktır. Bu tarz yöntem cezasız bırakmaktan başka bir şey değildir. Bununla aslında faillerin sırtı sıvazlanmaktadır” şeklinde konuştu.
‘Düzenlemeler hak ihlali aratacak şekilde’
“Kuvvetli suç şüphesiyle” bile yapılan tutuklamaları yeterli görmediklerini ifade eden Berfin, “Neden derseniz? Failin tutuklanması mağdurun korunması içi yeterli bir düzenleme değildir. Ancak tam aksine mevcut düzenlemenin de ötesinde bir hak ihlali aratacak şekilde yeni düzenlemeler yapılıyor. Yine aynı şekilde 82, 86, 96 ve 109’uncu maddelerde yer alan dört suç var. ‘Kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişi hürriyetinden yoksun bırakma’ maddelerine ‘boşanmış eş’ kavramı eklendi. İtirazımız neden orada ‘boşanmış eş’ kavramı olduğu değil, neden sadece ‘boşanmış eş’ kavramı var diyoruz. Kadınlar neden yine kategorize ediliyor. Burada iktidarın kutsal aile tablosuyla karşı karşıya kalıyoruz. Şiddeti evliliğe, ailenin birliğine indirgediler. Mesela erkek arkadaşı tarafından katledilen, ısrarlı takip sonucu katledilen kadınlar var. Sırf sosyoekonomik gücünün olmamasından kaynaklı gidecek başka bir yeri olmadığı için imam nikâhlı bir şekilde yaşamak zorunda olan ve katledilen kadınlar var. Şimdi bu saydığım kadınların hayatı daha mı az makbul görüyor? Bizim asıl sorumuz budur. Tüm kadınların ve çocukların esas alınarak bu düzenlemenin yapılması gerekiyor” dedi.
‘Çocuktan delil isteyemezsiniz’
Bizzat katıldığı dosyadan örnek veren Berfin, “Bir duruşmada çocuk ablasının eşi tarafından istismara uğradığını söyledi. Savcı huzurunda bu beyanı veren çocuk beş dakika sonra ablası gelince, ‘ben bunları televizyonda gördüğüm ve psikolojimi kötü etkilediği için herhalde böyle bir beyanda bulundum’ dedi. Böyle bir beyanda bulunmak istemediğini söyleyip ifadesini değiştirdi. Her olay kendine özgüdür ve siz kalkıp çocuktan delil istiyorsunuz. Çocuk hemen adli mercilere gelmeyebilir. Çocuğa üç gün veya beş gün içinde adli mercilere gelmesini bekleyemezsiniz, alttan alttan böyle bir zorunluluğu getiremezsiniz. Çocuk belki günler, aylar hatta yıllar sonra büyüye büyüye yaşadığı şeyleri idrak edecek. Belki çocuk bundan sonra adli merciler başvuracak” ifadelerine yer verdi.
‘Güven ve adalet ortamı söz konusu değildir’
“2019 yılından bu yana 1, 2, 3’üncü Yargı Paketi, akabinde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı sonrasında ise 4’üncü Yargı Paketi kabul edildi” diyen Berfin, “Her beklentiden sonra çıkarılan yargı paketlerinden hak ihlalleri yaşanmaktadır. Yani suç kimin işine yarıyorsa aslında suçlu da odur diyebiliriz. Bugün bir tarikat şeyhinin ve onların müritleri yargı paketi çıktığında sosyal medya hesaplarında, ‘müjde 13’üncü madde’, ‘teşekkürler TBMM’ şeklinde sevinç naraları atıyorlarsa bu getirilen düzenlemelerin kimin yararına olduğu ortadadır. Dolayısıyla bu noktada herkese güven veren, adil bir ortam söz konusu değildir. Zaten adil olmak kelimesi ne zamanki siyasetten çıkıp adaletle ilgili bir kavram haline gelmeye başlayınca her şey çözülmeye başlayacak” diye belirtti.
Berfin son olarak şöyle dedi: “Bu ülkede faillerin cezasız bırakılması, yaşanan her türlü istismar ve kadına dönük şiddet vakasında bu paketi çıkaranların kendisini sorumlu hissetmesi gerekmektedir. Oldukça ciddi, tehlikeli ve tuzak maddelerdir. Buna ilişkin itirazlarımızda her zaman devam edecektir.”