
'Yargı cezadan kaçışa zemin hazırlamamalı'
- 09:25 23 Mayıs 2025
- Hukuk
Memihan Zeydan
WAN - İstinaf mahkemesi, Fatma Oğur’u sistematik şiddetle katleden Şükrü Kaçak hakkında verilen müebbet hapis kararını, “cinnet geçirdi” iddiasıyla bozdu. Yeniden yargılama kararı verilen davaya ilişkin konuşan Avukat Evin Kılıç, "İlk kararın arkasında durulmalı, cezadan kaçışa zemin hazırlanmamalı" diyerek cezasızlık politikalarına karşı uyardı.
Wan’ın Artemêt (Edremit) ilçesinde, 27 Mayıs 2023 tarihinde evli olduğu Fatma Oğur’u sistematik şiddet uygulayarak katleden Şükrü Kaçak hakkında açılan davada, 7 Kasım 2024’te Van 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası verilmişti. Ancak failin avukatlarının yaptığı itiraz üzerine dosya İstinaf Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme, fail Şükrü Kaçak’ın suçu işlerken “cinnet geçirdiği” ve “kendinde olmadığı” yönündeki iddiaları gerekçe göstererek kararı bozdu. İstinaf, fail hakkında sağlık raporu alınmasına hükmetti. Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) talep edilen rapor henüz mahkemeye ulaşmazken, bu gerekçeyle duruşma 26 Haziran tarihine ertelendi.
Dosya avukatlarından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şubesi üyesi Evin Kılıç, yargılama sürecine ve istinaf mahkemesinin kararı bozmasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Fatma Oğur’un imam nikahı ile evli olduğu Şükrü Kaçak tarafından katledildiğini hatırlatan Evin Kılıç, “Biz bu dosyaya soruşturma aşamasından itibaren dahil olduk. Fatma Oğur’un ailesinin şikayeti üzerine dava dosyası açıldı. Aynı zamanda Wan’daki kadına yönelik şiddetle ortak mücadelede ortak hareket eden kurumlarla beraber dosyanın savunmanlığında bulunduk” dedi.
Evin Kılıç, yargılamanın 2024 senesinde başladığını belirterek, “Şükrü Kaçak’ın Fatma Oğur’u ‘kadına yönelik kasten öldürme’ suçu işlediği hükmü verildi. 2024 yılının Ekim ayında dava ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile hükmen tutukluluk halinin devamı şeklinde bir kararla sonuçlandı” şeklinde konuştu.
İstinaf mahkemesinden karara itiraz
Tüm yargılama aşamalarında bu dosyada bir tasarlama olduğunu belirttiklerini ifade eden Evin Kılıç, şunları söyledi: “Fatma Oğur’un, Şükrü Kaçak tarafından katledilmesinden önce de bir tasarlama olduğunu; bunu çocukların, tanıkların ve biz avukatların ortaya koyduğu birçok belgeyle delillendirdik. Mahkemeden çıkan sonuç, gayet yerinde bir mütalaaya rağmen tasarlama olmadığı, sadece ‘kadına yönelik kasten öldürme’ suçu olarak ele alındı. Biz, olayda tasarlama olduğu yönündeki itirazla dosyayı istinaf mahkemesine taşıdık. Fakat mahkemede çıkan sonuç, bizlerin itirazı sonucunda değerlendirilmedi. Bize tebliğ edilen kararda, aslında istinaf mahkemesinin Şükrü Kaçak’ın her aşamada belirtmiş olduğu ‘cinnet geçirdim’, ‘ben bu suçu işlerken kendimde değildim’, ‘psikolojik tedavi görürken bunu yaptım’, kısacası ‘benim akıl sağlığım yerinde değil’ şeklindeki beyanlarını, yerel mahkemenin göz önüne almadığını söylediği görüldü. Yerel mahkemenin yeniden yargılamaya başlaması ve bu konu özelinde bir sağlık raporu alması gerektiği belirtildi.”
‘İlk verilen kararda ısrar edilmeli’
İstinaf mahkemesinin itirazı üzerine tekrar bir yargılama süreci olduğunu ifade eden Evin Kılıç, “Biz de bugün Wan’da bulunan kadına yönelik her türlü şiddetle ortak mücadele eden kurumlarla dayanışarak orada savunman olarak yer aldık. Mahkeme heyetine, Şükrü Kaçak’ın bu suçu işlerken akıl sağlığının yerinde olmadığı tespitiyle bir rapor çıkması durumunda, bunun cezasızlık politikasına hizmet eden, besleyen bir karar olacağını belirttik. lk verilen kararda ısrar edilmelidir; aksi takdirde bozma kararı, dosyayı sürüncemede bırakmaya hizmet eden bir araca dönüşecektir; bozma durumunda dosyayı sürüncemede bırakmak adına bir aparat olacaktır. Bu sebeple istinaf ilamındaki bozmaya katılmayarak Fatma Oğur’un Şükrü Kaçak tarafından tasarlanarak katledildiğinin delillerle sabit olduğunu vurguladık” sözlerini kullandı.
Dosyalar ‘haksız tahrik indirimi’ kararlarıyla sonuçlanıyor
Evin Kılıç, kadın katliamlarına dair görülen yargılamalarda faillerin her seferinde akıl hastası olduklarını öne süren beyanlarda bulunduklarına dikkat çekerek, “Aslında Türkiye’de kadına yönelik katliamlarda yargının bir şekilde verilen kararlarda ‘haksız tahrik indirimi’ gibi indirimlerle failin cezalandırıldığı sonuçlarla dosyaların kapatıldığını görüyoruz. Failler de bunu biliyor ve bunu bildikleri için bu şekilde beyanlarda bulunuyorlar” ifadelerine yer verdi.
‘Bozma kararı cezasızlık politikalarına hizmet ediyor’
Yerel mahkeme tarafından 2024 senesi içerisinde yapılan yargılama süreçlerinde rapor almayı gerekli bulmadığına işaret eden Evin Kılıç, “Çünkü fail, kendini ifade edebilen, konuyu, suçu algılama yeteneğine sahip olan biriydi. Bugün geldiğimiz noktada istinaf mahkemesi bunun bir bozma sebebi olduğunu söylüyor. Bu bozma sebebi cezasızlık sistemine hizmet eden bir araç olacağını düşünüyoruz. Haziran’da görülecek olan diğer celsede de karar çıkması halinde, mahkemenin ilk vermiş olduğu ceza miktarında ısrar edeceğini düşünüyoruz” dedi.
Evin Kılıç son olarak, yargılama sürecinde Wan’da konuya ilişkin çalışma yürüten kurumlara yönelik destek ve dayanışma çağrısında bulundu. Evin Kılıç, “Bu dayanışmayı kıymetli buluyoruz. Biz, Wan’da yaşanan her türlü kadın katliamının önlenmesi için savunma noktasında hazır olacağız. Bu şekilde cezasızlık politikalarıyla kadına yönelik şiddeti besleyen adımların atılmaması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.