Halide Türkoğlu: Ranta değil doğaya bütçe istiyoruz

  • 15:24 11 Aralık 2025
  • Siyaset
 
 
ANKARA – DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada iktidarın doğa talanını, rant politikalarını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini eleştirerek, “Ranttan değil doğadan yana bütçe talebi halkların ortak talebidir” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bütçe Kanun Teklifi üzerine TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, bütçenin kadınlar, doğa ve toplum üzerindeki etkilerini eleştirdi. Halide Türkoğlu, iktidarın rant projeleriyle doğayı tahrip ettiğini belirterek Karadeniz'den İç Anadolu’ya, Cudi’den Akbelen ve Kazdağları’na kadar uzanan direnişlerin, doğaya açılan savaş karşısında barış mücadelesinin sesi olduğunu vurguladı.
 
Halide Türkoğlu’nun konuşmasının tamamı şöyle:
 
“Konuşmama başlamadan önce siyasi kadın tutsaklar, hasta tutsaklar başta olmak üzere cezaevlerinde rehin tutulan tüm arkadaşlarımızı, ekranları başında bizleri izleyen, kadınları, halkları selamlıyorum. 
 
Bütçe doğa talanı siyasetinden bağımsız ele alınamaz
 
Evet 2026 bütçe görüşmeleri devam ederken birçok arkadaşımız bu bütçenin hangi saiklerle kimler için hazırlandığını defalarca kez belirtti. Ben de en sonda söyleyeceğimi ilk başta söyleyerek konuşmama başlamak istiyorum. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayarak hazırlanan bu bütçeye sadece kadınlar, yoksullar, işçiler emekçiler adına itiraz etmiyoruz. Rant politikaları ile nefessiz bırakılmak istenen kuşların, ağaçların, ormanların, derelerin, doğadaki tüm canlıların yaşam haklarına yönelik saldırının bütçesine itiraz ediyoruz aynı zamanda. Nitekim Konya Ovası ve Doğu Karadeniz Bölge Kalkınma İdareleri Başkanlığı'nın bütçesi bu bölgelerde yürütülen rant siyasetinden, doğa talanı siyasetinden bağımsız ele alınamaz.
 
Her geçen gün kuruluş amaçlarından sapmış bu kurumlar halkın yaşamına, ekonomisine, toprağına, su kaynaklarına karşı merkezi idarenin talanının vitrin kurumları haline gelmiştir. Bugün Karadeniz’den, Cudi’ye, Akbelen’den Kazdağları’na, Besta’ya ülkenin dört bir yanında gelişen itirazı görmezden gelerek bu bütçeyi konuşamayız. Bu başkanlıklar altında yürütülen projelerin neye hizmet ettiğinden ziyade neye hizmet etmediğini birkaç örnekle sunmak istiyorum. Bugün Konya Kapalı Havzası’nda canlı türleri yok oluyorken, yanlış sulama ve üretimden kaynaklı birçok sulak alan ve göl kurumayla karşı karşıya kalıyorken ve yine iklim krizi ile birlikte bu sorun katmerleşerek artıyorken yanlış projelerde ısrar etmek bu sorunu beslemekten başka bir şey değildir. Yine Doğu Karadeniz Kalkınma İdaresi Başkanlığının web sitesinde yer alan tanıtım videosunda da Karadeniz’in doğasına uygun projelerin nasıl hayata geçirileceğinden bahsediliyor.
 
Doğa için yapılan eylemlere dikkat çekti
 
Bu çalışmaların doğaya değil ranta, halka değil sermayedara nasıl hizmet ettiğini bu alanda mücadele yürüten ekoloji örgütlerinin, orada yaşayan halkların direnişinden birkaç örnekle sunmak istiyorum. Bu ülkede tam da o bahsettiğiniz doğa cenneti Doğu Karadeniz’de doğasını, ağacını koruduğu için katledilen bir Reşit Kibar gerçeği var. Kendim bizzat bu sürecin takipçisi oldum. Diyarbakır’dan Artvin’e gittim. Soru önergesi ile Meclis gündemine getirdim. Artvin’in Cankurtaran beldesinde yapılmak istenen ‘Mesire alanı projesi’ kapsamında sermayedarların akın ettiği bölgede ağaçların kökünden koparıldığını gören ve buna karşı çıkan Reşit Kibar doğasını savunduğu için katledildi.
 
Her sağanak heyelanla sonuçlanıyor
 
Bizler bugün buradan aynı zamanda onun mücadelesinin sesi, yürütücüleri olduğumuzu özellikle söylemek istiyorum. Yine bölgeyi kalkındırma adına yürütülen her faaliyet beraberinde başka bir doğa felaketini getirmiştir. Bugün övünerek anlatılan projeler kapsamında yapılan HES’ler, taş ocakları, yol projelerinin en küçük bir selde taşmaları nasıl tetiklediğini bizzat dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından 2019 yılında açıklanan Karadeniz İklim Acil Eylem Planı ile de itiraf edilmiştir. İklim eylem planında itiraf edildiği gibi, yaptığınız yol, tünel, HES projeleriniz nedeniyle Karadeniz’de her sağanak selle, heyelanla sonuçlanıyor, can kaybına neden oluyor.
 
Hiç kimse bu projelere itibar etmeyecek
 
Yağmuru bol Karadeniz içecek su bulamıyor. Her ilçede su sıkıntısı var. Ama gelin görün rant ve talan siyasetine karşı yaylalarını koruyan insanların gözaltına alındığı bir ülkedir burası. Yaşam alanlarını savunduğu için yayla yasaklarının uygulandığı bir yerde, hiç kimse söz konusu bu başkanlıkların övünerek anlattığı projelere itibar etmeyecektir. Vaatleriniz de ve uygulamalarınız da ortadadır. Sonuçları ise bugünümüzdür, yarından sonrası ise hiçliktir. Adeta tüm kurumları, ilgili bakanlıkları ile organize bir şekilde beşli çeteyi besleyen, doğaya savaş açan halka rağmen bu siyasette ısrar edenlerin bütçesini kabul etmedik, etmeyiz.
 
Bugün Ege’den, Karadeniz’e, Cudi’den, Gabar’a, Besta’ya yükselen direniş tam da ülkenin dört bir yanından doğaya açılan savaşa karşı barış mücadelesinin adıdır.
 
Barış ve demokratik toplum sürecinin ruhu aynı zamanda doğayla barışmayı gerektirir. Bu iktidarın yapması gereken de sanayi, turizm, kalkınma adı altında rantı, sermayedarı beslemenin değil, doğayla uyum içerisinde bir kalkınmanın politikasını hayata geçirilmesinin bütçesini oluşturmaktır.
 
Karadeniz halkının, İç Anadolu halkının, Türkiye halklarının neye ihtiyacı olduğunu siz değil, doğasına sahip çıkan halkların kendisi bilir. Nasıl bir turizme, nasıl bir yatırıma, nasıl politikalara ihtiyaç olduğunu yaşadıkları doğaya zarar verilmesini istemeyen yurttaşların kendisi bilir.
 
Ranttan, talandan değil doğadan yana bütçe talebi halkların ortak talebidir, bu bütçeyi reddediyoruz.”