Hem üretiyorlar, hem geleceği inşa ediyorlar

  • 09:07 28 Mayıs 2025
  • Emek/Ekonomi
AMED - Ekonomik krizin en ağır yükünü kadınlar taşıyor. Amed’de geçim mücadelesini üretimle birleştiren Dilan Çerçel ve Roza Sonkurt Dallı, hem toplumsal eşitsizliklere karşı duruyor hem de gelenekten beslenen emeklerini geleceğe taşıyor.
 
Türkiye ve Kürdistan’da derinleşen ekonomik kriz, başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm kesimlerini derinden etkiliyor. Ancak kriz koşullarında ayakta kalmak için mücadele eden kadınlar, sadece geçim kaygısıyla değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle de karşı karşıya kalıyor. Ekonomik zorluklar kadınları çalışmaya mecbur bırakırken, çalışma yaşamında ise adaletsiz rekabet, düşük ücret, güvencesizlik ve geleneksel toplumsal rollerle mücadele etmek zorunda kalıyorlar. 
 
Ev ve iş arasında sıkışan kadınlar, yaşamın her alanında kendilerine dayatılan rolleri aşmak için büyük bir direnç gösteriyor. Bu zorlu koşullara rağmen üretmeye devam eden kadınlar, ayakta kalmanın yollarını kendi emekleriyle yaratıyor. Kimi hayalindeki mesleği kurarak bağımsızlığını kazanıyor, kimi çocukluk merakını bir mesleğe dönüştürerek ailesine katkı sağlıyor.
 
İzmir’de doğup büyüyen ama Amed’de ulusal kıyafetler diken Dilan Çerçel ve çocuk yaşta başladığı dikiş serüvenini bugün 16 yıllık mesleğe dönüştüren Roza Sonkurt Dallı, bu zorlu ama ilham verici yolculuğu JINNEWS’e anlattı.
 
‘İçimde her zaman bir şeyleri üretme isteği vardı’
 
Ekonomik krizin zorluklarını yaşayanlardan biri de İzmir’de doğup büyüyen ve Amed’de ulusal kıyafet dikimi ile uğraşan Dilan Çerçel, “İzmir’de doğup büyüdüm ama aslen buralıyız. Annem terzi, babam esnaf. Çocukluktan gelen bir ilgiyle ben bu işi yapıyorum. Terziliğe her zaman merakım vardı. İçimde her zaman bir şeyleri üretme isteği vardı. İçgüdüsel olarak annemden gelen bir şeydi sanırım. Yaklaşık 3 yıldır bu işi yapıyorum. Bir yıldır Amed’de dükkânım var. Yöresel kıyafetler üretiyorum, özel dikimler yapıyorum. Şalvar, yelek, fistan... Bu tarz şeyler dikip geçinmeye çalışıyorum” diyor. 
 
‘Her kadın bunu başarmalı’
 
Atanamadığı için bu işe yöneldiğini söyleyen Dilan Çerçel, diyaliz bölümü mezunu olduğunu söylüyor. Türkiye’de atanamama gibi bir problem yaşandığını kaydeden Dilan Çerçel, “Bu işi kendi ayaklarımın üstünde durmak için yapıyorum. Yapmak zorundayım aslında. Kimsenin eline bakmadan, kendi ayakları üstünde durarak yapmanın verdiği his bambaşka oluyor. Kendi işimden edindiğim kazanımlar çok olmasa da kimseye muhtaç kalmamak adına bu işi yapıyorum. Bütün kadınların bunu deneyimlemesini çok isterim. Her kadın bunu başarmalı. Ben de çok yüksek bir yerde olmasam da her kadının girişken ve özgüvenli olmasını isterim” ifadelerine yer veriyor.
 
‘Bu benim en büyük motivasyonumdu’
 
Dilan Çerçel, normal modernize edilmiş kıyafetler dikebileceğini ancak bunu tercih etmediğini şu sözlerle ifade ediyor: “Ben bu işi kültürümü genişletmek, geliştirmek ve yaymak için seçtim. Bu benim en büyük motivasyonumdu. Bu yola girmek isteyip de giremeyen kadınlarımız var. Gönlüm, onların da hayallerini gerçekleştirebileceği bir dünyanın var olmasını çok isterdi. Ama ne yazık ki şartlar her zaman elverişli olmuyor. İnsanlar mutluluğu dışarıda değil, kendi içlerinde bulabilir. Mutluluk içimizdedir. İnsanın önce kendi iç dünyasını inşa etmesi gerekir. Kadınlarımızın iç huzurunu bulabildiği bir dünya diliyorum.”
 
‘Bir şeyler üretmeyi sevdim’
 
Ekonomik açıdan zorlanan ve kendine alternatif bulan Roza Sonkurt Dallı, “Bu mesleğe 4-5 yaşlarında iken başladım. O zamanlar sokakta bulduğum bir iğne çok hoşuma gitmişti. Bu iğneyi anneme gösterdiğimde kızarak ‘at’ demişti. Ben ise dinlemeyip o iğneyi temizledim ve anneme ‘dikilecek bir şey var mı?’ diye sordum. Benim merakım o zamandan başladı ve dikim yapmayı, bir şeyler üretmeyi sevdim. Babam öğretmendi. O zamanlar merakımın olduğunu görünce ders almam için beni kız meslek kurslarına gönderdiler. Ortaokulda ödev olarak dikmem için bir şey verildi, ben de iğne ile model olarak bir etek diktim. Babam yeteneğimi görünce beni dikiş nakış kurslarına da gönderdi. Ve orada gelişimimi sağladım” sözleriyle dikiş nakış işini nasıl öğrendiğini anlatıyor. 
 
‘16 yıldır bu işi yapıyorum’
 
Dikime aile fertleri ile başlayıp daha sonra ticarete döken Roza Sonkurt Dallı, “Evlendikten sonra aile fertlerine kıyafet dikmeye başladım. Bir yakınım, bunu ticarete dökmem gerektiğini söyledi. Dükkan açan bir arkadaşım iş teklifinde bulundu, ben de kabul ettim. Daha sonra eşim rahatsızlandıktan sonra bırakmak zorunda kaldım. İki sene sonrasında kendi dükkanımı açtım ve 16 yıldır bu işi yapıyorum” diye ifade ediyor. 
 
‘Asla pes etmeyin’
 
Bir şey isteniyorsa onun için mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Roza Sonkurt Dallı şunları dile getiriyor: “Ben hep çocuklarıma da söylerim; bir şeyi istiyorsanız asla pes etmeyin. ‘Bu işten anlamam, bilmem’ demesinler. Ben sevdiğim için öğrendim. Pes etmedim, öğrenmek için elimden geleni yaptım. Bir defasında bir kıyafeti 4 defa yanlış diktim ama pes etmedim ve sonunda başardım. Bir şeyleri üretmek çok güzel, seviyorsanız mücadeleden vazgeçmeyin.
 
Kendi kumaşlarımı kendim alıp tasarlayıp dikiyorum. Bunun aile bütçeme çok faydası var. Ailemin hepsine, yöresel kıyafet dışında da dikimler yapıyorum. Özellikle kız çocuklarına. Hepsini kafamda kurup kendim tasarlıyorum. Bazen çok yorucu olabiliyor ama bu beni çok mutlu ediyor. İnsan, istediği şeyin peşinden gitmeli. Ne olursa olsun ‘yapamam, edemem’ demeyin. Bir şey isteniyorsa yapılabilir. Bunu elde edebilirsiniz.”