
Kadın Konfederalizmi toplumsal alternatif
- 09:04 29 Temmuz 2025
- Güncel
Melek Avcı
ANKARA - TJK-E Sözcüsü Ayten Kaplan, Kürt Kadın Hareketi’nin öncülüğünde şekillenen kadın konfederalizmi fikrinin yalnızca bir örgütlenme modeli değil, kadınların erkek egemen dünya sistemine karşı geliştirdiği toplumsal bir alternatif ve yaşamsal bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Kadınların eşitlik ve özgürlük arayışı artık sınırlı alanlarda verilen mücadelelerle yetinmiyor. Tüm dünyada kadınlara yönelen saldırılar, erkek egemen sistemin farklı versiyonlarla kendini yeniden ürettiğini ortaya koyuyor. Kürt Kadın Hareketi’nin kadın özgürlük ideolojisiyle geliştirdiği kadın konfederalizmi fikri, adeta bu tabloya karşı tarihsel ve ideolojik bir yanıt niteliğinde. Artık mesele sadece haklara erişim değil, o hakların hangi sistemle güvence altına alınacağıdır. Bu nedenle kadınların ortak mücadele birliği, yeni bir sistem inşası için kaçınılmaz bir zemin olarak kendini dayatıyor.
TJK-E Sözcüsü Ayten Kaplan, bu sistemi değerlendirdi.
“Bu açıdan kadınların ortak mücadelesinin birleşmesi ve ortak tecrübeyi paylaşarak, tüm kadınlara sunulması gerekiyor. Bu anlamda kadınların kendi ağı olması gerekiyor. Birikimi paylaşmak istiyoruz”
* Kadın mücadelesi açısından giderek daha sık tartışılan “kadın konfederalizmi” yaklaşımı, son yıllarda hem uluslararası hem de bölgesel kadın buluşmalarının temel başlık. Böyle bir yapı neden tartışmaya açıldı?
Kürt kadın hareketleriyle birlikte geliştiren ilişkiler, ittifaklar özellikle de kadın özgürlük ideolojisine geçmişte de bir ilgi vardı. Özellikle Kürt kadın hareketinin, sivil toplum alanındaki kadının kendi mücadelesinde ortaya koyduğu birçok gücü ve onun ardından yarattığı birçok güç var. Kadının iradeleşmesi, kadının özgün kendi bir partisi olması, kendi kararlarını alması ve toplumsal bir değişim dönüşümün kadının varlık gerekçesi üzerinde gittiğini ve eşit olduğu noktasında geliştirdiği bir bakış açısı var. Jin jiyan azadî de buna katkı sundu. Bu anlamda birçok değişik kadın hareketleri, Kürt kadın hareketini kendisine eş görüyor ve ilişkilenmek istiyor. Öz savunma açısında tutalım, kadının kendi tarihi, kadının kendi toplumsal değişim dönüşümündeki yaptığı kazanımlar ve gelecekteki yatırımlar noktasında önemsiyoruz ve birçok şekilde bu birikimi biz de paylaşmak istiyorduk. Tüm dünya kadınlar aynı şeyleri yaşıyor. Gelişen durumda, kadınla karşı şiddetin, kadının var olan haklarını yeniden ele alma noktasında değişik alanlarda, hukuksal, anayasal girişimler var. Değişen hükümetlerin ilk saldırdığı ya da ilk yöneldiği kadın hakları oluyor. Kadının giderek gelişmesi ve irade olması noktasında da farklı biçimlerde kadının o kazanımlarına karşı bir direngenç olduğunu görüyoruz. Bu açıdan kadınların ortak mücadelesinin birleşmesi ve ortak tecrübeyi paylaşarak, tüm kadınlara sunulması gerekiyor. Bu anlamda kadınların kendi ağı olması gerekiyor. Bu ağ, konfederal sisteminde ancak mümkün olacaktır. Mevcut durumda belki o ağlar var ama o ağların daha değişik çevreye de ulaşması ve birçok değişik kadın yapılanmalarını da içinde yer alması önemli. Çünkü herkes kendi bulunduğu ülkede ya da kıtada bu mücadelenin o kazanımlarla yürüyeceğini ve daha biçim kazanacağını düşündüğümüz için böyle bir gücü birleştiren, bütün mücadeleleri birleştiren bir noktada konfederal sistem olması ve öyle bir ağda daha da güçlü bir mücadele ortaya çıkacağına inanıyoruz.
“Yapısı BM gibi olabilir fakat daha geniş. Kadınlar kendi yöntemleriyle ya da bu çalışmanın nasıl bir ağ olarak bir araya geleceği noktasında düzenlemesi, yapılanması, komünikasyon yollarının hepsini belirleyebilir.”
*Sözünü ettiğimiz kadın konfederalizmi sistemi nasıl bir yapıda olabilir?
Uluslararası olacağı için tabii bunun şekli daha tartışılıyor, tartışma düzeyinde ve farklı kıtalarda görüşmeler konferanslar. Tabii en sonunda kadınlar bir araya gelip nasıl bir ağ olacak karar verecek. Mevcut durumda Birleşmiş Milletler gibi de olabilir çünkü diyelim BM bünyesinde bütün ülkelerin kendi temsil hakkı var. Öyle bir şekil de alabilir ama en sonunda kadınlar kendi yöntemleriyle ya da bu çalışmanın nasıl bir ağ olarak bir araya geleceği noktasında düzenlemesi, yapılanması, komünikasyon yollarının hepsini belirleyebilir diye düşünüyoruz. Konfederal sistemin olması gerekir çünkü geçmişte günümüzle kıyaslarsak; kadın katliamları açısından baktığımızda, halen belki BM bu konuda sayısal açıklama yapıyor ama hepsini kapsayabiliyor mu? Değişik alanlardaki kadın katliamları ya da kadına karşı şiddetlerin hepsini kapsayabiliyor mu? Belli bir uluslararası rakam var ama bu rakam hangi standartlara göre ele alınıyor, hangi kriterden geçiyor? Bunlar çok önemli. Bu açıdan kadının kendi özgün bir sistemi birçok şeyi de açığa çıkaracak. Hem kadının gücünü ortaya çıkaracak hem kadın sorunları ortaya çıkacak birçok yönüyle tartışılacak ve kadının hem toplum içinde irade olması hem de bunlara çözüm bulma noktasında kadına güç katacaktır. Birçok değişik ülkelerden kadın delegeleriyle bir araya gelinde ve birkaç yıldır bunun çabaları, çalışmaları var. Yakında giderek ete kemiğe bürünecek bir formasyonu da çıkacaktır.
“Avrupa’ya baktığınızda modernite adı altında kadınlara kısmi haklar verilmiş. Kadınlar kendisini kısmi ifade edebiliyor, belki mesleki olarak bir kariyer de yapabiliyor ama en sonunda mercek altında koyduğunuzda kadın her yerde ezilen oluyor.”
* Kadın konfederalizmi, hangi toplumsal temeller üzerinde yükselebilir? İnşa için temel alınacak ilk nokta nedir?
Tartışmalarda, farklılıkların bir zenginlik olduğunu ve biz kadınız, kimliğimiz ne olursa olsun en sonunda cinsiyet olarak kadınız ve her kadının yaşadığı bir durum var diyoruz. Belki Kürt Kadın Hareketi olarak ezilmişiz, tarihte de yok sayılmışız, soykırıma da uğramışız ama aynı zamanda kadın bunu kendisinde güce dönüştürüp bunun savunmasını da ortaya çıkarmış, öz savunmasını oluşturmuştur. Jineoloji ile birlikte kadını tarihteki karanlıktan gün yüzüne getirmeyi başarmıştır. Tabi bu da Önderliğin çabaları ve kadına sunduğu o iradeyle kadınların o alanlara girmesiyle oldu. Şimdi mevcut durumda belki bir model kadınlar için var. Sözüm ona demokratik ülkelerde yaşıyoruz ki demokrasiyi yeniden tanımlamamız gerektiğini de düşünüyorum, ama mevcut durumda Avrupa’ya baktığınızda modernite adı altında kadınlara kısmi haklar verilmiş. Kadınlar kendisini kısmi ifade edebiliyor, belki mesleki olarak bir kariyer de yapabiliyor ama en sonunda mercek altında koyduğunuzda kadın her yerde ezilen oluyor. Ücrette eşit değil, toplum içinde eşit değil, hak ve hukukta eşit değil. Kadın katliamı yaşanıyor ve bunun görülmez yanı bir toplum içinde yaşanıyor. Avrupa ortamında kadın katlediliyor ama toplumun konuda refleksi yok. İşte havale ediyor, kadın sığınma evleri var, psikologlar var ama bu kadını güvenceye almıyor. Bulunduğu ev, dört duvarı bile onun güvence alanı değil. Şimdi bunlar hepsine baktığınızda sürekli toplum içinde dışlanan, ötekileştirilen, sürekli onun üzerinde birçok tarif edilen, ailenin gerçekten huzurlu gitmediğini, kadının duruşuyla, kadının evindeki eşiyle ilişkileriyle, çocukla ilişkiyle her şeyi kadına bağlanıyor. Burada erkek her zaman ayrı ve sanki erkeğin hiç bunda katkısı yokmuş ama kadını lanetli olarak gören bir mantık var. İşte tam da bunları kırmak gerekir.
“Zihinsel değişim dönüşüm diyoruz, bir değişim dönüşüm yaratılması gerekiyor. Bu zihinsel değişim dönüşüm ancak kadın birçok şeyde ortak olduğu zaman; ortak kararlarda, ortak iradede, siyasette, yaşamda, kültürde tarihte kadının her yere bakışı yansırsa olur.”
* Kadının özgün bakış açısıyla yeni bir toplumsallık inşa etmek neden bu kadar kritik?
Değişik kültürlerde, değişik kıtalarda, değişik ülkelerde, kadınlar olarak hepimiz değişik versiyonlarla bunları yaşıyoruz. Belki birisi kaba, belki birisi yumuşak, belki birisi sinsi bir şekilde ama ortak noktaya baktığımızda kadının toplum içinde eşit olmadığını ve bu eşitliği yaratmak gerektiğini ve kadının bir toplumun içinde aydınlanmayı yürütecek motor güç olduğunu ve değişik bir yaşam olacaksa bu kadının etrafında şekillendiğini anlamak gerekiyor. Ve bununla birlikte kadının gerçek anlamıyla bir insan olduğunu anlatmak gerekiyor. Geçenlerde bir belgesel izlemiştim baktım Afganistan'da. Kadınlar sokaklarda olmadığı için erkeklere soruyorlar, diyor ki ‘niye kadın hakları baskı altında’, ‘kadın lanetli bir yapıdır’ diyor. ‘Onları düzeltmek için onlara böyle yasalar gerekiyor’ diyor. Böyle bir anlayışta olunca kadının, insan olduğunu bir varlık olduğunu göz ardı eden ve bir erkeğin kendi bakışıyla kadını ele alan bir yaklaşım var. Şimdi bunların hepsinin kırılması gerekir. Zihinsel değişim dönüşüm diyoruz, bir değişim dönüşüm yaratılması gerekiyor. Bu zihinsel değişim dönüşüm ancak kadın birçok şeyde ortak olduğu zaman; ortak kararlarda, ortak iradede, siyasette, yaşamda, kültürde tarihte kadının her yere bakışı yansırsa olur. Mevcut durumda her şey erkek zihniyle, düşüncesiyle tarif edilmiş. Kadının dünyaya bakışı, insana bakışı, topluma bakışı, tarihe bakışı doğaya bakışı farklıdır. Şimdi bunların hepsini yeniden gün yüzüne çıkaran bir kadın yapısı var. Ve bunu biraz topluma da mal etmek istiyoruz. Eğer gelecekte farklı bir yaşam olacaksa bunun geleceğini kadınlar kuracaktır ve bu anlamda motor gücüdür. Bu motor güç ortaya çıkınca birçok şey değişir. Erkek de değişir. Asıl erkeğin esir olduğunu görüyoruz ama o esirlik, sistemin erkeği yücelten o kendi köleliğini fark etmeyen ama kadının üzerine bir baskı unsuru olarak tutan bir anlayış var.
“Ortak platformlar kurmaya çalışıyoruz, onları dahil etmeye çalışıyoruz. Bunları belli bir noktaya kavuşturduğumuzda ortak konferans, ortak bir çalıştay ya da değişik versiyondaki yapacağımız çalışmalarla bunları da yansıtacağız. Biraz daha ortaklığı da pekiştirmek için değişik ağları da oluşturacağız.”
*TJK-E olarak Avrupa’da bu konudaki çalışmalarınız ne durumda? Kadınlarla bu fikri tartışıp bir araya gelebiliyor musunuz?
Avrupa'da da tabii ilişkiler var. Ama tabii şunu da görmek gerekiyor, birçok insan diasporada yaşıyor. Diyelim ki bir İran kadın yapısı veya Ortadoğu kadın yapılanmaları ya da etnik kimliklere baktığımızda tabii ki böyle kendi öz örgütlenmeleri yok. Bu hem yaşadığı ülkenin eğitim sisteminden, toplumda yarattığı baskıdan dolayıdır ama kadının kendisini yeniden irade etme noktasında sorunlar var. Tabii bunlarla da diyaloglarımız var, gelişmesi gereken bir durum. Ortak platformlar kurmaya çalışıyoruz, onları dahil etmeye çalışıyoruz. Ama tabii ki bir adım ileri bir adım geri. Çünkü mevcut durumda diasporanın etkileri oluyor. Genel anlamda baktığınızda örgütlü insanlar, dünyadaki krize, faşizme karşı bir duruş sergileyebilir. Şimdi bu örgütlülüğü yaratmak da gerekiyor. Denemelerimiz var, tartışmalarımız var. Tabii ki istenilen sonuçlar değil ama deniyoruz, bırakmıyoruz. Yer yer ortak platformlar da ortak bazı şeyler de yapıyoruz, çalıştaylar da geliştiriyoruz. Ama özellikle İran'daki o kısa savaş durumu, Suriye'deki durum, Afganistan'daki durum ve birçok değişik alanlardaki durumlar insanları da etkiliyor. Bu etkileme beraberinde arayışları da getiriyor ve bu arayışlarla birlikte ortak kadın iradesini ortaya çıkarmak için sunduğumuz bazı zeminler var. Bu konuda hem kadın diplomasi ağında hem de dış ilişki yerellerde tek tük olsa da o kadınları, kadın çalışmalarına ya da kadın ortak tartışmalarına dahil ederek en azından örgütlü bir durumu ortaya çıkarmak istiyoruz. Bunlar bir süre daha alacak ama bunları belli bir noktaya kavuşturduğumuzda ortak konferans, ortak bir çalıştay ya da değişik versiyondaki yapacağımız çalışmalarla bunları da yansıtacağız. Biraz daha ortaklığı da pekiştirmek için değişik ağları da oluşturacağız. Yani mevcut durumda hem Kürdistan'ın dört parça kadın platformlarını bir araya getirme, bir yanda da Orta Doğu kadın farklı etnik kimlikleri bir araya getirme… hem ayrı ayrı tartışma hem ortak tartışma platformları da düşünüyoruz.
*O halde, bu sistem kadın için yaşamsal bir ihtiyaçtır tespiti yapmak doğru mudur?
Mevcut sistemin yaşadığı kriz ve geliştirdiği nokta savaşları sonucunda, kadınlar zarar görüyor, çocuklar zarar görüyor, göç, katliam, tecavüz olayları ve bunları bizzat kadınlar yaşıyor. Ve bunları gördüğümüzde de kadının gerçek anlamda böyle bir konfederal sisteminde çok ihtiyaç var çünkü kadınlar üzerinde geliştiren bir sistem. ABD'nin Afganistan'da çıkmasıyla, ülkenin nasıl Taliban'a teslim edilmesi, mevcut durumda kadınların kamusal alandan men edilmesine neden oldu, İran'da birçok kadın direnişleri idamla karşı karşıya kaldı, Suriye'de de görüyorsunuz farklı etnik kimlikler, dinlere karşı saldırarak kendini dayatan bir anlayış var. Avrupa'da da bunları farklı bir versiyonda yaşıyoruz. Bu konuda bu savaşa, sistemin kendi krizine, kadınların bu konuda çözümleri de olduğuna inanıyoruz ve bu çözümlerin de ortaklaşıp talebe dönüşüp ve bunları sistemlere dayatmak gerekiyor. Bu açıda altını yeniden çizmek istiyorum. Konfederal sistemin mutlaka gelişmesi lazım.