Doktor yok, imkanlar yetersiz, ‘intiharlar’ artıyor

  • 09:05 18 Ağustos 2025
  • Sağlık/Spor
AGIRÎ - Hastanedeki yetersizlikler ile artan intihar vakalarına dair konuşan Ağrı SES Eşbaşkanı Azize Ertaş, doğum oranı fazla olan Agirî’de polikliniklerin yetersiz olduğunu belirterek, “Agirî’de 14-18 yaş arasındaki gençler arasında artan intihar vakaları, önemli bir toplumsal sorun. İntihar vakalarının genç yaşlara kadar düşmesinin sebepleri devletin siyasal ve sosyal politikalarıdır” dedi. 
 
Türkiye’de sağlık alanında yaşanan yetersizlikler, her geçen gün yaşam hakkını tehlikeye atıyor. Özelde kadın doğum polikliniklerinin yetersizliği kadın sağlığını olumsuz etkilerken, birçok kentte sağlığa erişim hakkında ciddi ihlaller kaydediliyor. Ağrı Hamur Devlet Hastanesi’nde çalışan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Agirî Şube Eşbaşkanı Azize Ertaş, hastanedeki yetersizlikler ile artan intihar vakalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  
 
Doğum oranı fazla ancak poliklinik az
 
Azize Ertaş, Ağrı Devlet Hastanesi’nin sağlık hizmetlerinde yetersizlik yaşandığını belirterek, “Ağrı’da kadın doğum oranları çok yüksek ancak kadın doğum polikliniği yetersiz. Hastalar randevu almakta zorlanıyor, doktorlara ulaşamıyorlar. Bu sorun sadece kadın doğumla sınırlı değil, genel olarak tüm doktorlara erişimde sıkıntılar var. Cihaz eksikliği nedeniyle birçok hasta Erzurum’a sevk ediliyor. Ancak uzun yol, hastaların sağlık durumunu olumsuz etkiliyor. Bu sebeple sevk yaşanıldığı zaman, hastalar hastane yolunda maalesef hayatlarını kaybediyorlar. Çünkü Ağrı Erzurum arası uzun bir mesafe. Hastaların o şekilde uzun mesafedeki hastaneye götürülmesi ne kadar sağlıklı? Ne kadar insani bir yaklaşım bunu sorgulamak gerekiyor. Ağrı gibi bir ilde tam donanımlı hastane yapılması gerekirken neden hastalar Erzurum’a sevk ediliyor?” diye sordu. 
 
‘İntihar vakaları önemli bir toplumsal sorun’
 
Son zamanlarda Agirî’de 14-18 yaş arasındaki gençler arasında artan intihar vakalarının, önemli bir toplumsal sorun olduğunu belirten Azize Ertaş, “Bu durum yalnızca bireysel trajediler olarak görülmemeli, aynı zamanda bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel bir yansıması olarak ele alınmalıdır. Agirî, Türkiye'nin en yoksul illerinden biri olarak yıllardır sosyo-ekonomik eşitsizliklerle mücadele etmektedir. İşsizlik oranlarının yüksek, eğitim oranlarının sınırlı olması, özellikle gençler için umutlu bir gelecek inşa etmeyi zorlaştırmaktadır. Ayrıca ailelerin yaşadığı ekonomik baskılar, ebeveyn-çocuk ilişkisini de olumsuz etkilemekte, gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri sağlıklı iletişim ortamlarını ortadan kaldırmaktadır. Agirî, gibi geleneksel yapının güçlü olduğu illerde, gençlerin duygularını açıkça ifade etmeleri kolay değildir. Toplum içinde ‘ayıp’, ‘günah’ veya ‘zayıflık’ gibi algılanan duygusal ifadeler, ailevi baskılar ve toplumsal beklentiler ağır bir yük oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı. 
 
‘İntiharlar normalleştiriliyor’
 
İntihar vakalarına karşı toplumsal refleksin daha üst bir seviyeye taşınması gerektiğini vurgulayan Azize Ertaş, “İntiharlar sadece olan bir durum değil, aynı zamanda olmasına göz yumulan, önlenemeyen ve kimi zaman da normalleştirilen bir sonuçtur. Aile içi iletişimsizlik, baskıcı ebeveyn rolleri ve gençlerin kendi fikirlerine alan bırakmayan otoriter yapılar, intiharın en büyük altyapısını oluşturmaktadır. Ancak asıl eleştirilmesi gereken, ailelerin gençlerin psikolojisini anlamaya yönelik düşük çaba ve farkındalık düzeyidir. ‘Çocukların aklı ermez’, ‘Gençtir, geçer’, ‘Ayıp olur’ gibi klişe yaklaşımlar, gençlerin sorunlarını değersizleştirip onları daha kırılgan hale getirmektedir” şeklinde konuştu.
 
‘İntiharın nedeni devletin siyasal ve sosyal politikalarıdır’
 
Eğitim sistemini eleştiren Azize Ertaş, gençlerin duygusal ihtiyaçlarının görmezden gelindiğini ifade etti. Azize Ertaş, “Gençlerin duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelen bir sistem, onların psikolojik çöküşüne ortak olur. Eğitim yalnızca bilgi vermek değil, aynı zamanda yaşamı anlamlandırma becerisi kazandırmak zorundadır. İntiharın ‘günah’ olduğunu söyleyen toplumlar, o günahın zeminini hazırlayan baskılara neden hiç ses çıkarmıyor? Belediyeler, STK’lar, ilçe müftülükleri, dernekler gibi kurumlar, gençlerin yaşamla bağ kurabileceği kültürel, sanatsal, psikolojik ve sosyal destek alanları oluşturmak için çeşitli yollar geliştirebilir. Eğer gerçekten üzülüyorsak, artık bir şeyleri değiştirmeliyiz. Sessizliği değil, yaşamı büyütmeliyiz. Çünkü bir gencin sessizliği, toplumun vicdanında yankılanmaktadır. İntihar vakalarına artık sıkça denk geliyoruz. İntihar vakalarının genç yaşlara kadar düşmesinin sebepleri devletin siyasal ve sosyal politikalarıdır” sözlerine yer verdi.