
DEM Parti ‘Kadın buluşmaları’: Bir annenin anadilinin engellenmesidir Kürt sorunu
- 15:27 27 Ağustos 2025
- Güncel
İSTANBUL- Partisinin düzenlediği "Barış ve Demokratik Toplumun İnşasında Kadın Buluşmaları"nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Bir annenin kendi anadiliyle, bir insanın kendi anadiliyle ifade etmesinin engellenmesidir Kürt sorunu” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, "Barış ve Demokratik Toplumun İnşasında Kadın Buluşmaları" şiarıyla düzenlediği etkinlik, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Karşı Sanat'ta gerçekleştirildi. Buluşmaya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ile DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi, DEM Parti milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda kadın katıldı.
Buluşmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Ne yazık ki tarih ve hafızamız acılarla dolu. Bu acılar o kadar derin ki bizler politik bir bilinçle ve barış sevdasıyla mücadelemizi yürütememiş olsaydık bu acılar bizim derinliklerimizde kalacaktı ve bu acıların bir toplumsal dönüşüm ve değişime katkılar belki olmayacaktı. Bu acıları mücadeleye çevirmeyi başaran siz değerli kadınlar oldunuz. Berfo Ana’ya, Sakine Ana’ya, Emine Ocak’a, Ferdane Kılıç’a borcumuz var. Suruç’ta yiğitdiği evladının mezarı başında konuşma yaptığı için hala tutuklu bulunan Besra Erol’a bizlerin çok büyük bir borcu var. Trabzon’da çatışma ortasında kalan 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün annesi şunu söylemişti ‘Başka annelerin evlatlarını kaybetmesine rıza gösteremem. Şüphesiz barışı herkes konuşabilir. Ama bu süreçte en kıymetli barış mesajını yüreği en çok yanan siz değerli annelerin ve kadınların vereceği mesaj tarihi bir öneme sahiptir ve çok kıymetlidir. Barış annelerinin, cumartesi annelerinin, adalet haykırışının karşılık bulması için Suruç, Ankara Gar Katliamı, Reyhanlı Katliamı, Antep Düğün Katliamı ve burada sayamadığım Türkiye’yi karanlık dehlizlere sürükleyen bütün katliamlarda yaşamını yitiren canların ailelelei, Gezi Direnişinde yitirdiğimiz gençlerimizin hepsi için aileler olarak, kadınlar olarak, anneler olarak ve mücadele yoldaşları olarak adalet arayışımızı hiçbir zaman bırakmadık ve daha da büyüterek bugünlere geldik” dedi.
‘En ağır bedelleri biz kadınlar ödüyoruz’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta gerçekleştirmiş olduğu “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, bu çağrının tüm halklara yapılan bir çağrı olduğunu söyledi. Herkesin Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne destek vermesi gerektiğini ifade eden Tülay Hatimoğulları, “Bizler yeter ki bu çağrıya hep birlikte sahip çıkalım. Bizler yeter ki bu çağrının zihinlerde, düşüncelerde, duygularda yer etmesini sağlayalım ve örgütlenmesini yapalım. Başarmamak için hiçbir sebep yoktur. Şunu bilelim ki bu sürecin en önemli aktörleri bu sürecin en önemli özneleri her daim kadınlar olmuştur. Bu güncel süreci de kadınlar olarak omuzluyor ve hep birlikte ileriye taşımak istiyoruz. Savaşta ve çatışmalarda en ağır bedeli biz kadınlar ödüyor. Duygumuzla, bedenimizle, ruhumuzla en ağır bedelleri biz ödüyoruz. Bugün savaş ve çatışmaların yaşandığı bütün bölgelere baktığımızda taciz, tecavüz, sistematik işkence, göç yolunu tutmak zorunda kalmak, organ mafyalarının eline düşmek, kadınların 21. Yüzyılda köle pazarlarında bedenlerinin satılması bütün bunlara tanıklık ettik. Bakın yine faşizmin, otoriterliğin, savaşın ve çatışmanın yoğun olduğu dönemlerde kadınların üzerindeki baskıların daha da artığına tanıklık ediyoruz” şeklinde konuştu.
‘Barışa ihtiyacımız var’
Kadın katliamlarında yaşanan artışa işaret eden Tülay Hatimoğulları, “2024 yılında 395 kadın katledilmiş, 259 şüpheli kadın ölümü var. 2025’in ilk 6 ayında 136 kadın erkekler tarafından katledildi, 145 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Ama biz biliyoruz ki şüpheli ölüm diye bir şey yok. Bu kadınların her birinin hayat hikayesine ve nasıl katledildiklerine baktığımızda altından erkek egemen sistem ve onunla işbirliği içinde olduğu kapitalist, faşist, otoriter baskıcı sistemlerin çıktığını çok iyi biliyoruz. Biz kadınlar savaşların ve çatışmanın bitmesi için kalıcı ve onurlu bir barışın bu topraklarda tesis edilmesi için kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin durdurulması için farklı cinsel yönelimlerinden dolayı nefret suçlarına maruz kalan insanların hakları için yoksul, emekçi, emekli, esnaf, çiftçi, tarım işçisi ev emekçisi kadınların emek mücadelesinin önünün açılması için, yaşam tarzlarımıza, baş örtümüze, mini eteğimize müdahale edilmemesi için özgür ve demokratik bir yaşamı sürdürebilmek için barışa ihtiyacımız var” diye belirtti.
‘Komisyon Abdullah Öcalan ile görüşmeli’
Mecliste kurulan komisyonu anımsatan Tülay Hatimoğulları, “ Türkiye’nin önünü açabilecek yasaların oluşumuna katkı verecek bir komisyon olması gerektiğini belirtti. Tülay Hatimoğulları, “Meclis’te kurulan bu komisyon tarihi önemde bir komisyon ve yüz yıllık geleceğimizle ilgili çok önemli bir görev ve misyon var. Biz bunu söylerken aynı zamanda şunun da farkındayız. Elbette ki her şey bu komisyonda konuşulacak ve bütün sorunlarımızın tamamı bu komisyonda masaya yatırılacak ve bir çözüm bulunacak diye düşünmüyoruz. Ama 100 yıllık bir mesele olan Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden biri olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için bu komisyonda somut adımların atılması ve yol alınmasının sağlanması için bu komisyonun kurulmasını son derece önemli buluyoruz. Kürtçe konuşan annelerin elbette bu komisyonda kendi anadilleriyle kendilerini ifade edilmesinin engellenmesini doğru bulmadık ve kabul etmiyoruz. Bugün bize soruyorlar. Kürt sorunu nedir diye? Kürt sorunu var mı diye? Kürt sorunu budur işte. Bir annenin kendi anadiliyle bir insanın kendi anadiliyle kendini ifade etmesinin engellenmesidir Kürt sorunu. Bu komisyonun elbette barışa dair yapabilecek çok şeyi var. O da özellikle bu sürecin en önemli tarafı olan ve devlet tarafından başından beri muhatap alınan, kendisiyle görüşülen Sayın Abdullah Öcalan'la bu komisyonun acilen görüşmesi lazım” şekline ifade eti.
‘El birliği ile mücadele etmeliyiz’
Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokrasi, eşitlik, adalet mücadelesi dünyanın en kıymetli mücadelesidir ve tarih boyunca kadınlar hep bu mücadelelerin asli özneleri ve sürükleyicileri olmuştur. Ve barış mücadelesinin yaşamımızda daha güçlü bir şekilde yer alması, daha güçlü bir örgütlülüğe dönüşmesi, demokratik cumhuriyetin inşa edilmesine katkı sağlaması için bizler bugüne kadar çok emek verdik. Barış Ankara'da ve İmralı arasında devam eden görüşmelerle tek başına hayat bulmaz. Onun için biz dün bir örgütleniyorsak bugün beş örgütlenmeliyiz. Biz alanlara binler çıkıyorsak şimdi on binler çıkmalıyız. Bizler her mahallede Kadın Meclislerimizi oluşturmak, her il ve ilçede güçlü kadın meclislerimizi oluşturmak durumundayız. Ben mücadeleye olan inancımızla özellikle siz değerli kadınların, anaların ve Türkiye'deki, bölgedeki bütün kadınların hep birlikte verdiği ortak mücadeleyle, Kürt Kadın hareketi ve Türkiye Kadın Hareketinin el birliği ile verdiği mücadeleyle barış ve demokratik toplumu çok daha güçlü yere taşıyacağız.”