10 Ekim’den bugüne: Bir Barış Annesinin hikâyesi

  • 09:04 8 Ekim 2025
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL – 10 Ekim Gar Katliamı’nda yaşamını yitiren Meryem Bulut’un kızı Şükran Tugay, annesinin mücadelesini anlattı: “Annem barış için yaşadı, barış için katledildi.”
 
10 Ekim 2015 tarihinde Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi için Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanından yüzlerce kişi “barış” talebiyle Ankara’ya gitti. Ancak barış için gittikleri Ankara’da 100’den fazla kişi katledilirken yüzlerce kişi ağır yaralandı. Katledilenler arasında, yaşamın her alanında barış sesini yükselten ve barış umuduna ışık olan Barış Annesi Meryem Bulut da vardı.
 
Barış için yola çıkan Meryem Bulut, yine barış yolunda katledildi. Meryem Bulut’un cenazesi 12 Ekim’de Êlih’te (Batman) kadınlar başta olmak üzere yüzlerce kişinin katılımıyla karşılanarak İkiztepe köyü mezarlığında torununun yanına defnedildi.
 
Herkesin acısına ortak olurdu
 
Meryem Bulut, ömrünü onurlu bir yaşam için çocuklarına ve halkına hizmet ederek geçirdi. Êlih’te yaşayan Meryem Bulut, köy köy, tarla tarla gezerek çalıştı ve çocuklarına baktı. 12 Eylül darbesinden sonra ekonomik nedenlerle Êlih’ten göç edip İskenderun’a yerleşti. Ailesiyle 25 yıl orada yaşadıktan sonra İstanbul’a göç etmek zorunda bırakıldı. 
 
Devletin baskı ve şiddetiyle karşı karşıya kalan Meryem Bulut, bu baskılara karşı mücadele ağını büyüttü. Bir çocuğu özgürlük mücadelesine katılırken, bir diğeri Kobanê’de yaşamını yitirdi. Galatasaray Meydanı’ndaki Cumartesi Anneleri eylemleri, cezaevlerindeki tutsaklara destek, barış mitingleri ve Kobanê direnişleri başta olmak üzere birçok yerde ön saflarda yer aldı.
 
Meryem Bulut, kimi zaman Şirnex’te, kimi zaman Licê’de, kimi zaman Cûdî’de, kimi zaman İstanbul’da, kimi zaman ise Ankara’da barış mücadelesini sürdürdü. Barış Anneleri içinde de aktif yer aldı. Direngenliğiyle hafızalarda yer eden Meryem Bulut, ezilen, yok sayılan, baskı altındaki halkların her zaman yanında oldu.
 
10 Ekim Katliamı’nda yaşamını yitiren Barış Annesi Meryem Bulut’un kızı Şükran Tugay, katledilişinin yıl dönümünde annesini anlattı.
 
‘Annem herkese bir yoldaştı’
 
Şükran Tugay, annesine dair ilk olarak şunları söyledi: “Benim annem, bize bakmak için yıllarca çalıştı. Çocukları büyüyünce de artık halkı için çalışmaya başladı. Kardeşim dağa çıkınca, benim annem mücadeleye adım attı. O saatten sonra sadece kendi çocukları için değil, halkının tüm çocukları için büyük bir kararlılıkla mücadele etmeye başladı.
 
Elinden ne geliyorsa onu yapmaya çalıştı. Savaşa karşı Lice’de canlı kalkan oldu. 40 gün Lice’de kaldı ve sonra Ankara’ya gitmek için geldi. Annem geldiğinde teyzemin mezarını ziyaret ettik. Annem o zaman şunu söylemişti: Ankara’dan dönünce yine Sakine Annenin yanına gideceğini ve canlı kalkana katılacağını belirtmişti.
 
 
Annem bir gün dahi evde oturmuyordu. Kobanê’ye kadar gitti ve savaşa karşı durdu. Annem her zaman, ‘Bu savaş ve kan durmadığı sürece ben mücadele edeceğim. Ne zaman ki savaş durursa, ben de o zaman duracağım’ sözünü söylüyordu.
 
Annemin benim üzerimdeki etkisi çok büyük. Onun mücadelesi bizim yolumuzu aydınlatıyor. Annem, çocukları ve arkadaşları başta olmak üzere herkese bir yoldaştı. Annem çok adaletli bir kadındı. Onu tanıyan herkes çok severdi ve çok saygı duyardı. Lice’de 40 gün canlı kalkan olduğu sırada tanıştığı arkadaşları onu, ‘40 gündür tanıyoruz ama sanki 40 yıldır tanışıyoruz’ diye tanımlıyorlardı. Çok merhametli ve çok tutumlu biriydi.”
 
‘Aşk ve umutla Ankara’ya gitti’
 
Annesinin yıllarca barış için direndiğini vurgulayan Şükran Tugay, annesinin barış mitingi için gittiği Ankara’da katledildiğini anımsattı. “Annem büyük bir aşk ve umutla Ankara’ya gitti ama katledildi” diyen Şükran Tugay, şunları söyledi: “Annem sık sık, ‘Barış için Ankara’ya gidiyorum’ diyordu. Katledildiği günden bu yana davaların takipçisiyiz. Ancak hâlâ gerçek failleri yargılanmış değil. Katliamın tanıkları, gittikleri günü anlatırken alana giriş yaptıkları andan itibaren bir şeylerin olacağını öngörmüşler. Çünkü alanda tek bir polisin dahi olmadığını sıkça vurguluyorlar.
 
Böylesi bir günde neden bir tane polis bile ortalıkta yoktu? Bunun kendisi de bir şüphedir. Normal şartlarda alana gidene kadar defalarca kez arama noktasından geçildiğini, ancak o gün tek bir arama noktasını görmediklerini söylüyorlar. Herkesin bu katliamdan haberi vardı. El birliğiyle barış isteyen herkesi katlettiler.”
 
‘Bu davanın takipçisiyiz’
 
Annesinin yürüttüğü barış mücadelesine sahip çıktığını dile getiren Şükran Tugay, “Onların yolu bizim yolumuzdur” diyerek şöyle konuştu: “Bizler barışı istiyoruz. Ama bugüne kadar barış isteyen herkesi katlettiler. 10 yıldır davayı takip ediyoruz. Duruşmalarda hep tüm tedbirleri aldıklarını söylüyorlar ama biz buna inanmıyoruz, çünkü öyle bir şey yok.
 
O katliamda yaralanan herkes konuşuyor ve herkes de ne olduğunu görmüş. Bu olayın gerçek tanıkları, gerçekleri anlatıyor. Ben var oldukça bu davanın peşini bırakmayacağım. Failler cezalandırılmadan bu dava son bulmaz. Bunun için mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Mahkeme bizim tüm taleplerimizi reddediyor. Ama biz, aileler olarak bunun peşini bırakmayacağız. Bu davanın takipçisi olacağız.”