Gülcan Kaçmaz Sayyiğit: 14 aydır ‘Rojin Kabaiş’e ne oldu diye soruyoruz
- 20:56 18 Aralık 2025
- Siyaset
ANKARA - Bütçe görüşmelerinde konuşan Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Gülistan Doku nerede? diye haykırıyoruz, cevap yok. On dört aydır ‘Rojin Kabaiş’e ne oldu?" diye soruyoruz, derin bir sessizlik” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partsi (DEM Parti) milletvekilleri, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülen 2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifi'nin ilk 8 maddesi üzerine konuştu.
Burada söz alan Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Leyla Zana’ya yönelik yapılan ırkçı saldırıya dair konuşarak sözlerine başladı. Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Bursaspor-Somaspor maçında tribünlerde Sevgili Leyla Zana'ya yönelik ırkçılık bizler açısından sadece bir slogan değil, Kürt halkına, Kürt halkının değerlerine, Kürt kadınlarına, Kürt kadın mücadelesine yönelik ırkçı bir saldırıdır. Irkçılığa bugüne kadar bizler asla izin vermedik, bugünden sonra da izin vermeyeceğiz. Sevgili Leyla Zana onurumuzdur” dedi
‘İktidar ‘halk bütçe içindir’ diyor’
“Halkın olan bütçenin halka minnet borcu gibi sunulmasını asla ve asla kabul etmiyoruz çünkü bu bütçenin asıl sahibi kadınlardır, emekçilerdir, gençlerdir, ezilenlerdir” diyerek sözlerine devam eden Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “2026 bütçesine yalnızca kadın gözüyle baktığımızda siyasi iktidarın bu gerçeği nasıl ters yüz ettiğini çok net bir şekilde görebiliyoruz. ‘Bütçe halk içindir’ demek yerine ‘Halk bütçe içindir’ diyor mevcut iktidar; kadınları yoksullaştırarak, şiddete mahkûm ederek, eve zincirleyerek devletin kasasını dolduruyor. İşte, bu ters yüz etme kadın mücadelesinin en temel dayanağı, en güçlü gerekçesidir” ifadelerini kullandı.
‘Rojin Kabaiş sorusuna hala cevap yok’
Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu bilinçle kadınlar her gün katledilmeye, yoksullaştırılmaya, susturulmaya karşı büyük bir direnişi de örmeye devam ediyor. Her 25 Kasımda ve her 8 Martta milyonlarca kadın ‘Buradayız, varız ve vazgeçmiyoruz’ diye seslerini yükseltiyorlar. Kadınlar dışarıda korumasız, sokakta hedef, ev içinde şiddete ve emek sömürüsüne mahkûm. AKP iktidarı kadınları koruyamıyor, kadınları korumuyor çünkü 2025 yılının ilk on bir ayında 349 kadın eril zihniyet tarafından katledildi, 349 can yaşamdan koparıldı. "Erkek egemen sistem kadınları koruyamıyor." diyoruz çünkü altı yıldır "Gülistan Doku nerede?" diye haykırıyoruz, cevap yok. On dört aydır ‘Rojin Kabaiş’e ne oldu?" diye soruyoruz, derin bir sessizlik.
Kadın yoksulluğu
Kadın yoksulluğu bu ülkenin kanayan yarası. Kadın yoksulluğu bizler açısından kader değil, bizzat eril aklın, eril dayanışmanın bilinçli bir ürünüdür; sessiz, yavaş ama kesin bir ölüm olarak karşımıza çıkmakta. 2024'ün son çeyrek verileri bunu yüzümüze çarpıyor. 6 milyon 657 bin kadın ev işleri ve bakım yükü yüzünden iş gücüne katılamıyor; aynı nedenle bunu beyan eden erkek sayısı sadece 6; ailevi ya da kişisel nedenlerle çalışma hayatının dışında kalan kadın sayısı 3 milyon 442 bin, erkeklerde sadece 466 olarak karşımıza çıkmakta. DİSK-AR'ın Raporu'na göre geniş tanımlı işsizlik erkeklerde yüzde 22,7 iken kadınlarda yüzde 38,3 olarak karşımıza çıkıyor. Özetle 2025 Aile Yılı'nda kadın yok ama kadın yoksulluğu derin bir şekilde var.
'Göstermelik birkaç düzenleme yetersiz'
İktidar bugün cinsiyet eşitsizliğini besleyen bir konumda, toplumun her hücresine cinsiyet eşitsizliğini empoze etmeye çalışıyor; cezaevlerine baktığımızda bunu daha net bir şekilde görebiliyoruz. Cezaevleri şu an mevcut erkek mahpus varsayımı üzerinden inşa edilmiş durumda; kadınların fiziksel, psikolojik, biyolojik özgünlükleri kesinlikle dikkate alınmıyor. Âdet, hamilelik, doğum gibi dönemlere yönelik birkaç göstermelik düzenleme bizler açısından yetersiz; insan onurunu ve sağlığını esas alarak bunların en kısa süre içerisinde düzenlenmesi gerekiyor.
Siyasi tutsaklar
Yine, siyasi kadın mahpuslara yönelik ayrımcılık hâlâ devam ediyor. Barış ve demokratik toplum sürecine rağmen son iki ayda Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde 9, Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde 11 olmak üzere, 20 kadının tahliyesi engellendi.Kadınların iradesi hücreyle izolasyonla kırılmak isteniyor, idare ve gözlem kurulları aracılığıyla rehinelik süreleri uzatılıyor; buna hukuk denemez, buna açık ve net bir şekilde siyasi intikam denilir ve keyfiyet denilir. Bir an önce kadın mahpuslar serbest bırakılmalı, umut hakkı tanınmalı, sürecin ruhuna darbe vurulmamalı. 19 Aralık Ezidi Kürtler için önemli, kutsal bir gün. Buradan Ezidilerin Ezi Bayramı'nı da kutluyorum, her birini saygıyla selamlıyorum.”







