
‘Barışın yaşam bulması, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle mümkün’
- 11:22 24 Temmuz 2025
- Güncel
AMED - Son dönemlerde yaşanan gelişmeleri değerlendiren Berivan Bahçeci, “Barışın ve demokratik toplum çağrısının yaşam bulabilmesi, Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüyle mümkündür. Çünkü Sayın Öcalan’ın halklara sunduğu çözüm perspektifi, ancak özgür bir diyalog ve müzakere ortamında hayata geçirilebilir” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, gündemdeki gelişmelere ilişkin Genel Merkez’de basın açıklaması düzenledi. Berivan Bahçeci, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrılara değinerek sürecin önemine dikkat çekti.
‘Kritik süreçte halklara çıkış yolu sundu’
Orta Doğu halklarının ve kadınlarının geleceğini belirleyecek tarihsel bir dönemeçten geçildiğini kaydeden Berivan Bahçeci, halkların yıllardır özlemini duyduğu onurlu bir barışın eşiğinde olduklarını ifade etti. Umudu, inancı ve kararlılığı kuşanarak demokratik toplumun inşasına doğru birlikte yürüdüklerini söyleyen Berivan Bahçeci, “Hafızanın taşıyıcısı olan mücadele geleneğimizin temsilcisi Sayın Abdullah Öcalan, bu kritik süreçte halklara bir çıkış yolu sunmuştur. 27 Şubat’ta yaptığı ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’, sadece Kürt halkına değil, Orta Doğu’nun tüm ezilen halklarına, kadınlarına ve inançlarına radikal bir çözüm perspektifi getirmiştir” dedi.
‘Kadınlar öncülük etti’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 5-7 Mayıs’ta PKK’nin fesih ve silah bırakma çağrısına değinen Berivan Bahçeci, “9 Temmuz’da Sayın Öcalan’ın 26 yıllık tecrit koşullarından sonra gerçekleştirdiği videolu çağrısının ardından, 11 Temmuz’da Federe Kürdistan’daki tarihi Casenê Mağarası’nda gerçekleştirilen silah yakma eylemi, 52 yıllık Kürt özgürlük mücadelesinin yeni bir evreye geçtiğini ortaya koymuştur. Bu sürecin en çarpıcı yönlerinden biri ise silah yakma törenine kadınların öncülük etmiş olmasıdır. Bu, Kürt özgürlük mücadelesinin sadece askeri değil; aynı zamanda toplumsal ve ideolojik bir dönüşüm hedeflediğini göstermektedir. Kadınların kurucu ve dönüştürücü bir özne olarak süreçte yer alması, Kürt özgürlük hareketinin temel paradigması olan özgürlükçü bir toplum hedefini yansıtmaktadır. Bu nedenle barışın ve demokratik toplumun kadınların öncülüğünde inşa edileceği tartışılmazdır” sözlerine yer verdi.
‘Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüyle mümkündür’
DBP Kadın Meclisi olarak bu tarihsel sorumluluğun farkında olduklarını belirten Berivan Bahçeci, barışın toplumsallaşması ve demokratik yaşamın inşası için mücadeleyi her alanda büyütmeye devam edeceklerini söyledi. Berivan Bahçeci, “Buradan bir kez daha açıkça ifade ediyoruz: Eğer siyasi iktidar barışı sahiplendiğini söylüyorsa, artık oyalayıcı ve çözümsüzlük üreten politikalardan vazgeçmeli, halkların iradesine saygı göstermelidir. Barış, inkâr ve baskıyla değil; demokratik siyasetin önünü açan, halkların eşit ve özgür ortak yaşamını güvence altına alan anayasal adımlarla mümkündür. Gerçek barış, halkların mücadelesiyle ve iradesiyle kazanılır. Ve çok iyi biliyoruz ki barışın ve demokratik toplum çağrısının yaşam bulabilmesi, Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüyle mümkündür. Çünkü Sayın Öcalan’ın halklara sunduğu çözüm perspektifi, ancak özgür bir diyalog ve müzakere ortamında hayata geçirilebilir” şeklinde konuştu.
‘Kazanımlar çok yönlü bir saldırıyla karşı karşıyadır’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlükçü, demokratik ve sosyalist çözüm perspektifine dikkat çeken Berivan Bahçeci, “Kapitalist modernitenin yarattığı krizlere karşı, demokratik modernite paradigmasıyla bir yanıt oluşturmaktadır. Rojava’da kadınların öncülüğünde inşa edilen sistem, bu paradigmanın yaşamsallaşmış halidir. 13’üncü yılını selamladığımız Rojava Kadın Devrimi, kadınların iradesiyle örülen, halkların ortak yaşamını esas alan eşit, özgür ve demokratik bir yaşamın temelidir. Ancak bugün Orta Doğu halklarının ve kadınların kazanımları çok yönlü bir saldırıyla karşı karşıyadır. İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü katliamlar, Suriye’de cihadist grupların Alevi, Dürzi ve Êzidî halklara yönelik saldırıları; mezhepçi ve milliyetçi tahakkümün güncel tezahürleridir. Bu saldırılar sadece birer çatışma değil; halkların ortak yaşamına ve kadınların öncülüğünde gelişen toplumsal dönüşüme yöneltilmiş sistematik bir savaştır. Oysa Orta Doğu, halkların, dillerin, inançların ve kültürlerin bin yıllardır bir arada yaşadığı kadim bir coğrafyadır” ifadelerini kullandı.
Berivan Bahçeci, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Ulus-devlet aklı bu çokluğu tehdit olarak görmüş; halkları birbirine düşman etmeye çalışmıştır. Buna rağmen halkların direniş hafızası, bu şiddet tarihinden çok daha derin ve köklüdür. Bugün Kürdistan’da ise özel savaş politikaları devreye sokularak toplumun kültürel, sosyal ve ahlaki dokusu hedef alınmaktadır. Özellikle kadınlar ve çocuklar üzerinden yürütülen bu saldırılar; taciz, tecavüz, uyuşturucu, fuhuş ve istismar gibi araçlarla toplumu yozlaştırmayı amaçlamaktadır. Yargı sistemindeki cezasızlık uygulamaları failleri cesaretlendirirken; kadın merkezlerinin kapatılması, çocuklara dönük koruyucu politikaların yetersizliği devletin sorumluluğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Kadınların şüpheli ölümleri, gözaltında yaşanan hak ihlalleri, polis şiddeti, kolluk kuvvetlerinin Kürtçe konuşan veya müzik dinleyen gençlere yönelik saldırıları; özel savaş politikalarının güncel örnekleridir. Şırnak ve Hakkâri’de açığa çıkan son olaylar, bu uygulamaların sistematik ve yaygın bir biçimde sürdüğünü göstermektedir. Barışın öznesi olan kadınlar, bu nedenle savaşın da doğrudan hedefi haline getirilmektedir. Jin, jiyan, azadî felsefesiyle yaşamı, sözümüzü ve irademizi savunmayı sürdüreceğiz. Barış, halkların eşitliği, dillerin tanınması, inançların özgürlüğü ve kadınların kurtuluşu ile mümkündür. Bu inançla, devam eden Demokratik Toplum Çağrısı toplantılarında kadınlar en önde yer alıyor. Barışın inşasında her alanda sorumluluk üstleniyorlar. Aynı kararlılıkla Kadın Kurtuluş İdeolojisi Atölyeleri’ni başlattık. Bugüne dek Kürdistan özelinde birçok şehirde yüzlerce kadınla bir araya gelerek örgütlülüğümüzü büyütüyoruz, büyütmeye devam edeceğiz.
Özel savaş politikalarına karşı öz savunmamızı güçlendiriyoruz; çünkü biliyoruz ki en büyük öz savunma, örgütlenmedir. Bu bilinçle her yerde, her kadına ulaşana dek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Kadınlar olarak, Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısının tarihsel eşiğinde daha örgütlü, daha kararlı ve daha güçlü bir şekilde süreci sahipleneceğiz ve barışın yürütücüsü olacağız. Her mahallede, her sokakta, her evde barışı büyüteceğiz. Onu kadınların bilinciyle, emeğiyle, halkların ortak iradesiyle ve toplumsal bir sözleşmeyle inşa etmek için gece gündüz çalışacağız. Çünkü biliyoruz ki Kürt sorununun demokratik çözümü ve kalıcı bir barışın sağlanması, sadece Kürt halkı için değil; Türkiye ve Ortadoğu halkları için de özgür ve demokratik bir geleceğin anahtarıdır. Sayın Abdullah Öcalan’ın demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasını hayata geçirmek, biz kadınların tarihsel sorumluluğudur. Umudumuzla, inancımızla, jin, jiyan, azadî felsefemizle barışı ve özgür yaşamı hep birlikte kuracağız.”
Açıklama, yapılan konuşmayla sona erdi.