
Güneşin ilk doğduğu kentte, tarımın görünmeyen yüzleri
- 09:06 21 Ağustos 2025
- Emek/Ekonomi
Neslihan Kardaş
ÎDIR - Güneşin ilk doğduğu kentte, sabahın sessizliğiyle mesaiye başlayan tarım işçileri, “Tarladan çıktıktan sonra beş dakika bile dinlenmeye vaktimiz olmuyor. Zahmet çekmeden de yaşamımızı sürdüremiyoruz” diyerek yaşam mücadelelerini özetliyor.
Tarımının belkemiği olan mevsimlik işçiler arasında kadınların yeri, sadece fiziksel emekleriyle değil, aynı zamanda görünmezlikleriyle de dikkat çekiyor. Bu kadınlar, üretim zincirinin en ağır halkasında çalışırken sosyal güvenceden, sağlık hizmetinden ve insani yaşam koşullarından mahrum bırakılmaya devam ediliyor. Onların emeği görünmez kılınmakta, sorunları "mevsimlik" değil, yapısal bir eşitsizlik olarak varlığını sürdürmektedir. Tarla sıcağında geçen her gün, kadın emeğinin nasıl sistematik biçimde değersizleştirildiği de kadınların anlatımıyla bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Îdir merkeze bağlı Hakveyis ve Enginalan mahallelerinde sebze ve meyve ekilen tarlalarda çalışan kadınlar, yaşadıkları zorlukları anlattı.
Hakveyis Mahallesi’nde bulunan patlıcan tarlasında çalışan Sevda Demir, Xelfeli’den (Halfeli) tarlada çalışmak için geldiğini söyledi. Sabah saat dörtte uyandıklarını belirten Sevda Demir, gün doğumuyla birlikte tarlada olduklarını anlatarak şunları söyledi: “Burada ekinleri topluyoruz. Bu sene sebzeler biraz sıkıntılı, çok verimli değil. Öğlen saat 12.00’ye kadar çalışıyoruz. Tarladan çıktıktan sonra evimize gidiyoruz. Orada da benzer işlerle uğraşıyoruz. Güneşin altında çalışmak çok zor. Burada elimizden ne geliyorsa yapıyoruz: Fideleri ekiyor, yetişen ürünleri topluyoruz. Tarladan çıktıktan sonra beş dakika bile dinlenmeye vaktimiz olmuyor. Hatta evdeki işler, tarladakilerden daha fazla oluyor. Ev işleri, çocuklar, gelen misafirler derken evde de dinlenmeye fırsat bulamıyoruz.”
Enginalan Mahallesi’ndeki tarlalarda çalışan 69 yaşındaki Hanım Ayyıldız ise 11 yıl önce eşini kaybettiğini, bu nedenle çalışmak zorunda olduğunu ifade etti. Üç engelli çocuğu olduğunu belirten Hanım Ayyıldız, “Bize kim bakacak ki? Kendi başımızın çaresine bakmak zorundayız. Zahmet çekmeden yaşamımızı sürdüremiyoruz. Geldiğimiz tarlalarda ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz; yapmazsak geçim olmuyor. Sabah saat 04.30’da tarlaya geliyoruz. Öğlen saat 12.00’de evimize dönüyoruz. Hava çok sıcak olduğu için öğleden sonra çalışmıyoruz. Buranın sıcağı gerçekten çok bunaltıcı. Öğlene kadar çalıştığımız günlerde 700 lira alıyoruz. Tam gün çalıştığımızda ise bin 300 lira kazanıyoruz. Ama genellikle akşama kadar çalışamıyoruz, çünkü evde de yapmamız gereken işler var. Ben 40 yıldır tarlalarda çalışıyorum” dedi.