
Kentlerden yaylalara: ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyeleri
- 09:03 26 Ağustos 2025
- Güncel
Neslihan Kardaş
WAN – DBP Kadın Meclisi’nin başlattığı Kadın Kurtuluş İdeolojisi, kentlerden köylere, köylerden yaylalara, tarlalara; ulaşabildikleri tüm kadınlarla devam ediyor.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Amed’de 13 Nisan’da yaptıkları Parti Meclisi (PM) toplantısında birçok yeni karar almıştı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın anlatılması ve örgütlenme seferberliği kapsamında aile ziyaretleri, halk buluşmaları ve halk toplantıları yapılması da bu kararlar arasındaydı. Bu yeni kararların arasında “Kadın Kurtuluş İdeolojisi” atölyeleri düzenleme kararı da vardı.
Toplantının ardından DBP Kadın Meclisi, 22 Mayıs tarihinde Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) ilçesinde ve İzmir’de ilk Kadın Kurtuluş İdeolojisi atölyesini gerçekleştirdi. İlk atölyelerin ardından çalışmalar hız kesmeden ve aralıksız bir şekilde devam etti. 22 Mayıs’tan bu yana onlarca atölye yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor.
Gözlerde umut, yüreklerde dayanışma
Toplantılar sadece kent merkezlerinde değil, ilçelerde, mahallelerde, köylerde hatta yaylalarda; berivanlarla veya koçerlerle de yapılıyor. Her kesimden, her yerde kadınlara ulaşılıyor. Kimi zaman bir evde, kimi zaman evin geniş avlusunda gerçekleşiyor atölyeler. Atölyenin yapılacağı yer önceden belirleniyor, çevredeki tüm kadınlara haber veriliyor. Kadınlar merakla toplanıyor: Ne konuşulacak, ne anlatılacak diye.
Atölye için bir araya gelen kadınların arasına girdiğimde hissettiğim ilk şey; kadınların gözlerindeki umut ve yüreklerindeki dayanışma isteği oluyor.
Atölyeler, bir buluşma zemini yaratıyor
Gerçekleşen atölyeler sadece teorik bir tartışma alanı değil; aynı zamanda kadınların kendi deneyimlerini, acılarını, direnişlerini ve hayallerini ortaya koyduğu bir buluşma zemini oluyor. Her anlatılan başlıkta kadınlar kendi deneyimlerini, yaşadıklarını aktarıyor. Bu örneklendirmeler, herkesin birbirini daha iyi anlamasını sağlıyor.
Her söz bir diğerinin yolunu aydınlatıyor
Atölyede anlatıcı kişi, ideolojinin tarihsel gelişimini, kadın özgürlük mücadelesindeki rolünü ve toplumsal dönüşüm için nasıl bir yol haritası sunduğunu tartışırken, her söz bir diğerinin yolunu aydınlatıyor.
İdeolojinin beş maddesi anlatılırken kadınlar bazen sabırsızlanıyor; anlatıcının aktardığı konu ile ilgili yaşadıklarını, sessiz kalmış hikâyelerini paylaşıyorlar. Atölye boyunca kadınların ortak hikâyeleri, acıları, duyguları yankılanıyor. Kimi zaman birinin acısına hep birlikte susuluyor, gözyaşı dökülüyor; kimi zaman hep bir ağızdan kahkahalar yükseliyor. Annelerin deneyimleri, genç kadınların sözleriyle birleşiyor.
Buluşmalar kolektif bir iyileşme alanı sunuyor
Anneler daha deneyimli ve birikimliyken, genç kadınlar daha meraklı, heyecanlı ve öğrenmeye açık. Gerçekleşen buluşmalar, sadece politik bir bilinçlenme değil; aynı zamanda kolektif bir iyileşme alanı sunuyor.
Kimi zaman bir dağ başında, serin bir yaylada gerçekleşen atölyelerde, kadınlar yaşamın tüm yorgunluğuyla bir araya geliyor. Yaylalarda ve köylerde en çok ilgi çeken konu ise komünal yaşam oluyor. Çünkü onlar hâlâ bu yaşam modelinin birer taşıyıcısı.
İsmi bile yasaklanan kişiden demokratik toplum inşası
Kadınlara “Kürt Halk Önderi kimdir biliyor musunuz?” diye soruluyor bazen. Bu soru karşısında kimi kadınlar susuyor; cevabını çok iyi bildiği halde, söylemekle söylememek arasında kalıyor. Çünkü yıllardır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ismi bile yasaklanmak istendi. Oysa bugün “Barış ve Demokratik Toplum” inşasının mimarı. Bir süre sonra en doğalından, en yalın haliyle cevap veriliyor: “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dır. Başka kim olacak?”
Kadınların gözlerinde yanan umut ışığı
Örgütlülük ve örgütlenme noktasında kadınların kafası karışabiliyor. Çünkü bir araya gelip dayanışma oluşturmak onlar için çok zor olabiliyor. Erkek egemen zihniyetin kadınlara aşıladığı “Kadınlar bir araya gelince dedikodu yapar” düşüncesi, birlik olmalarını ve “biz” duygusunu pekiştirmelerini engelliyor.
Atölyeye katılan kadınlar, kendileri olmadan da kadınların bir araya gelebileceklerini, sorunlarını paylaşabileceklerini söylüyor. Böylelikle birbirleriyle dayanışacaklar ve kimse yaşadığı olumsuzlukta yalnız kalmayacak. Bu sohbetin ardından birçok atölyede kadınlar, “Artık en az ayda bir toplanalım” kararı alıyor. Bu karar, gözlerinde yaşama dair yeni bir umut ışığı yakıyor.
Her atölyenin sonunda ‘Jin jiyan azadî’
Kimi zaman bir mahallede, bir bahçede; kimi zaman bir tütün tarlasında, mevsimlik işçilerin kurulduğu yerde; koçerlerin çadırında veya berivanların gölgesine sığındığı bir kayanın dibinde yapılıyor atölyeler. Bazen de Ararat’ın görkemli manzarasında...
Her atölye, istisnasız kadınların çığlığı olan “Jin jîyan azadî” sloganıyla bitiyor. Atölyelerden geriye kalan ise yalnızca tartışmalar değil; birbirine değen eller, yükselen kahkahalar ve özgür bir gelecek için verilen ortak sözler oluyor.