RIHA - Barış Anneleri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgür koşullarda halkıyla buluşmasını ve Meclis’te dinlenmesinin önünün açılması çağrısında bulundu. 

 

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 15 Ekim’de Meclis’te yaptığı grup konuşmasında, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a Meclis’te konuşma çağrısı yapması ve “umut hakkı”ndan yararlanması gerektiğini ifade etmesi, siyaset arenasında tarihi bir dönüm noktası olarak yorumlandı. Bu çağrının ardından, 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısıyla PKK, kongresini toplayarak kendini feshettiğini ilan etti. Bu gelişme, çatışma yerine diyalogun ve barışın öne çıktığı yeni bir sürecin kapısını araladı. Ancak süreç böylesine kritik bir döneme evrilmişken,  Abdullah Öcalan’a yönelik ağır tecrit uygulamalarının sürmesi, halk nezdinde devlete ciddi bir güvensizlik ortamı da yaratıyor.

 

‘Önderimizi özgür koşullarda aramızda görmek istiyoruz’

 

“Barışın çok zor bir şey olduğunu, savaşın ise çok daha kolay olduğunu biliyoruz” diyen Aynur Yılmaz, tüm annelere, savaşı barışa dönüştürme çağrısında bulunarak, “Artık yeter diyoruz. 50 yıldır bu savaş sürüyor, binlerce insan yaşamını yitirdi. Hiçbir annenin üzülmesini istemiyoruz. Önderimize fırsat verilirse, onurlu bir barışı sağlayacağına inanıyoruz. Biz annelerin yükü ağırdır; çünkü biz 9 ay boyunca içimizde bir can taşıdık, büyüttük. Bu yüzden acımız daha büyük. Bu şehirdeki savaş da artık sona ersin. Çocuklarımız madde bağımlısı oldu, para için insanları öldürüyorlar. Eğer barış gelirse, eğitim alanlarımız da iyileşir. Savaşa harcanan parayı barışa harcasınlar. Önderimiz 27 yıldır zindanda. 27 yıl sonra hâlâ barış diyorsa, hâlâ aklını barış için yoruyorsa, bu büyük bir duruştur. Önderlik bugün serbest bırakılırsa, bu ülke için temiz ve iyi bir siyaset süreci başlar. Bu yüzden önderimizin özgür olmasını ve halkının yanında yer almasını istiyoruz” dedi.  

 

‘Tek taraflı olmayan, onurlu bir barış istiyoruz’

 

“Barış olursa, belki sınır kapıları açılır; gider, oğlumun kemiklerini bulur, ona bir mezar yaparım” diyen Kamile Kazıcı, tek taraflı olmayan gerçek bir barış çağrısında bulundu. Kamile Kazıcı, “Biz, barışı annelerin artık ağlamaması, kimsenin ölmemesi için istiyoruz. İran’da insanları asıyorlar ama Türkiye’deki zindanlarda asılmaktan daha kötü bir zulüm uygulanıyor. Zindanların kapılarının açılmasını istiyoruz. Hep birlikte bir olalım, el ele verip onurlu bir barışı inşa edelim. Büyük bedeller ödedik. Oğlum Mehmet Kazıcı’nın bir mezarı bile yok. Bu, anlatılamayacak kadar acı bir durum. İran’daki zulmün aynısı burada da yaşanıyor. Ama biz burada gözlerimizi kapatıyor, korkudan sesimizi çıkaramıyoruz. Ankara’da barış konuşulurken, Amed’de savaşın sürmesini istemiyoruz” şeklinde konuştu. 

 

‘Her şeye rağmen barıştan yanayız’

 

Son olarak konuşan Emine Korkmaz, tüm acılara rağmen barıştan yana olduklarını vurgulayarak, “Sekiz şehidimiz var ama hiçbirinin mezarı yok. Biz barışın tarafındayız. Artık yeter diyoruz! Barış olursa, sevdiklerimizin yanına gideriz. Barış olsun ki hiçbir anne daha fazla ağlamasın. Biz de biraz olsun huzur bulalım. Ağlaya ağlaya gözlerimizde yaş kalmadı. Herkesin bir arada olduğu bir barışın gerçekleşmesini istiyoruz” sözlerini kullandı.