Roboskî anmasında yüzleşme talebi
- 14:40 28 Eylül 2025
- Güncel
ANKARA- Roboskî Katliamı’nın 165’inci ayında gerçekleştirilen açıklamada “Katliamların unutturulmaya çalışılması, toplumun barış ve adalet arzusunun yok edilmesi için üretilmiş bir politikadır” denilerek toplumsal barış için adalet ve yüzleşmenin gerekliliğinin vurgusu yapıldı.
Roboskî için Adalet Girişimi, Roboskî Katliamı’nın 165’inci ayında adalet ve yüzleşme taleplerini yinelemek için Ankara’da bulunan Sakarya Caddesi’nde açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında “Katiller bulunsun Roboskî, bir daha asla!” pankartı açılırken sık sık “Roboskî için Adalet herkes için adalet”, “Roboskî’yi unutma unutturma” sloganları atıldı. Basın metnini inisiyatif adına İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara şube yöneticisi Tanju Gündüz Alp okudu.
Katliamların unutturulmaya çalışılması toplumsal barışı yok ediyor
Roboskî'de 19’u çocuk 34 sivilin devletin savaş uçaklarıyla katledildiğini hatırlatan Tanju Gündüzalp, “Bugün katliamın üzerinden 165 ay, 718 hafta, 5023 gün geçmişken, halk ve bizler hep birlikte adalet için çığlık atmaya devam ediyoruz. Ne failler yargılandı, ne toplum hakikatle buluştu, ne de bir yüzleşme sağlandı. Roboskî, bu ülkenin yönetenlerinin yurttaşlarına karşı işlediği suçların cezasızlıkla örtüldüğü, otoriter devlet aklının halkıyla savaşmayı yöntem haline getirdiği bir simge olarak varlığını sürdürüyor. Biz biliyoruz: Katliamların unutturulmaya çalışılması, toplumun barış ve adalet arzusunun yok edilmesi için üretilmiş bir politikadır. Roboskî dosyasının kapatılmamış, aksine raflarda çürümeye terk edilmiş olması; yargının bağımsız olmadığının ve iktidar tarafından yönlendirilen bir adalet sisteminin kanıtı, cezasızlık zemininde baskı ve katliamı yöntem haline getirmiş bir iktidar anlayışının utancıdır” şeklinde konuştu.
Başarısız barış süreçlerinin nedeni; işlenen suçlarla yüzleşilmemesi
Barışın, yalnızca silahların susması olmadığına vurgu yapan Tanju Gündüzalp, barışın, mağdurların haklarının tanındığı, hakikatin açığa çıkarıldığı, toplumsal onarımın sağlandığı ve geçmişle yüzleşilen bir düzenin adı olduğunun altını çizdi. Tanju Gündüzalp, “Demokratik bir cumhuriyet; yurttaşların eşitliğini, özgür ifadesini, farklı kimlik ve inançların varlığını güvenceye almak zorundadır. Dünyada yaşanan başarısız tüm barış süreçlerinin nedeni, sistemin işlediği suçlarla yüzleşmemesi, cezasızlık duvarının yıkılmamasıdır. Otoriterleşme, kayyımlar, muhalefeti susturma, basını baskı altına alma ve yargıyı iktidarın aparatına dönüştürme politikaları; halkın iradesini gasp eden ve toplumu şiddete mahkûm eden bir anlayışın görünür sonuçlarıdır. Hakikat zamana yayılan bir pazarlık konusu değil, bugünün borcudur. Bizler biliyoruz ki, insan hakları ihlalleri cezasız kaldıkça yeni katliamların önü açılmaktadır. Uluslararası hukuk açıkça belirtir: “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz.” Roboski, Suruç, Ankara Garı ve tüm katliamlar için hakikati açığa çıkaracak, failleri yargı önüne çıkaracak bir “Hakikat ve Adalet Yasası” çıkarılmalıdır. İtiraf yetmez, yüzleşme şarttır. Adaletin olduğu, cezasızlığın olmadığı yerde insan hakları ve barış vardır” ifadelerini kullandı.
Talepler:
"*Başta Roboskî, Suruç, Ankara Garı olmak üzere, tüm katliamların failleri yargılanmalıdır.
*İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı kaldırılmalı, hakikat açıklığa kavuşturulmalıdır.
*Kayıpların akıbeti açıklığa kavuşturulmalıdır. Barış süreci, hakikat ve yüzleşme temelinde yürütülmelidir.
*Demokratik kurumlar güçlendirilmeli, hukukun üstünlüğü ve insan hakları güvence altına alınmalıdır.
*Toplumsal onarım mekanizmaları devreye sokulmalı, hasta mahpuslar salıverilmelidir.
* Resmî özür ve toplumsal hafıza politikalarıyla devlet suçlarıyla yüzleşmelidir."
Barış adaletle inşa edilmeli
Barış için adalet, adalet için hakikat ve yüzleşme gerektiğini belirten Tanju Gündüzalp şöyle devam etti: “Bu ülkenin halkları, adalet ve barış içinde bir gelecek istiyor. Biz, adaletin ve barışın olmadığı yerde eşit yurttaşlık ve demokratik cumhuriyetin de olamayacağını biliyoruz. Demokratik cumhuriyet; halkın iradesine saygı gösteren, farklılıkları güvence altına alan, barışı adaletle inşa eden bir toplumsal sözleşmedir.”
Açıklama sloganlarla sona erdi.