Rojin Kabaiş’in avukatı: Failler kaçmış, deliller karartılmış olabilir

  • 09:04 14 Ekim 2025
  • Güncel
Öznur Değer
 
WAN - Rojin Kabaiş’e dair çıkan ATK raporunda tecavüze maruz kaldığı açığa çıkarken, dosya avukatlarından Fatma Ülgen, “Bir yıldır bu bilgiyi talep ediyorduk. Neden dosya arasında olan bu bilgi yazılan onca müzekkere ve talebe rağmen bugün raporlaştırıldı? Geçen süreçte failler kaçmış ve deliller karartılmış olabilir” dedi. 
 
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü birinci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in, 27 Eylül 2024’te yurttan çıktıktan sonra kaybolmasından 18 gün sonra 15 Ekim’de Molla Kasım sahilinde cenazesi bulundu. Cenazenin bulunmasının ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) gelen raporda, “tecavüz bulgusuna rastlanılmamıştır” denirken yaklaşık bir yıl sonra 10 Ekim’de aynı kurumdan gelen raporda Rojin Kabaiş’in bedeninde bulunan iki erkek DNA’sından birinin göğüs diğerinin ise vajinal bölgede olduğu tespit edildi. Buna göre aynı kurum tarafından paylaşılan iki rapor arasındaki ciddi çelişki yeni soru işaretlerini de beraberinde getirirken, Rojin Kabaiş’in telefon incelemesinin hala yapılmamış olması ise en dikkat çeken noktalardan. Yanı sıra Rojin Kabaiş katliamının aydınlatılması ve faillerin yargılanması için kadın ve hukuk örgütleri ile üniversite öğrencileri çeşitli eylemler gerçekleştirdi. 
 
Rojin Kabaiş dosyasını başından bu yana takip eden dosya avukatlarından Fatma Ülgen, 10 Ekim tarihli ATK raporunda tecavüz bulgusuna rastlanması üzerine dosyanın geldiği aşamayı değerlendirdi.
 
‘Failler kaçmış ve deliller karartılmış olabilir’
 
İlk ATK raporundaki eksikliklere değinen Fatma Ülgen, raporda Rojin Kabaiş’in ölüm nedeninin “suda boğulma” olduğunun belirtildiğini ancak ölüm tarihinin belirtilmediğini anımsattı. Yine ilk raporda, Rojin Kabaiş’in bedeninde iki erkeğe ait DNA’nın bulunduğunu ancak bu DNA’ların bulaş olabileceğinin değerlendirildiğini hatırlatan Fatma Ülgen, “Bu iki erkek DNA’sının da Rojin’in vücudunun hangi bölgesinde bulunduğuna dair bir tespit yapılmamıştı. İlk rapor 1 Kasım 2024’te geldi ve biz o tarihten bu yana bu DNA’ların Rojin’in bedeninin hangi bölgesinde olduğunu soruyorduk. Bugün geldiğimiz aşamada, 10 Ekim tarihli ATK raporunda DNA’ların birinin göğüs birininse vajinal bölgesinde olduğunu öğrendik. Biz bir yıldır bu bilgiyi talep ediyorduk. Neden dosya arasında olan bu bilgi yazılan onca müzekkere ve talebe rağmen bugün raporlaştırıldı? Gelen raporla birlikte dosyada cinsel saldırı olabileceğini gösteriyor. Dosyanın seyrini değiştiren bu kadar önemli bir bilginin bu aşamaya kadar dosyaya gelmemiş olması soruşturmanın etkin ve yetkin yürütülmediğini gösteriyor. Bir yıllık bir süreç geçti ve biz 10 aydır bu raporu bekliyoruz. Geçen süreçte failler kaçmış ve deliller karartılmış olabilir” ifadelerini kullandı.     
 
Telefonun açılmamasına dikkat çekti 
 
Dosyadaki kısıtlılık kararını hatırlatan Fatma Ülgen, telefonun açılmadığını ifade etti. Telefonun açılmasıyla birlikte faile dair bilgilere ulaşılabileceğini ve soruşturmanın seyrinin değişebileceğini kaydeden Fatma Ülgen, “Hukuken kısıtlılık kararı amacına uygun kullanıldığı takdirde bizlerin buna bir itirazı olmayacaktır. Delillerin karartılma ihtimali, faillerin kaçma şüphesinin önüne geçmek adına alınan kısıtlılık kararı hukuka uygundur. Ancak Rojin’in ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmada kısıtlılık kararının avukatlara ve Rojin’in ailesine uygulandığını gördük. Birçok delile erişemedik. Erişemediğimiz delilleri tartışamadık. Dosya arasına giren raporları bile zorlanarak aldık. Gelinen aşamada ikinci bir savcı ile birlikte delillere ulaşmamız biraz daha kolaylaşırken, kısıtlılık kararının tümden kalkmamış olması dosyaya erişimimizi de zorlaştırıyor” sözlerine yer verdi.   
 
Aynı ATK’den iki farklı rapor 
 
Son ATK raporunun ardından iki erkek DNA’sının kime ait olduğunun tespit edilmesine ilişkin taleplerde bulunduklarını söyleyen Fatma Ülgen, “Yeni taleplerimizle birlikte tevsi tahkikat talebimizi dosyaya sunduk. Raporu düzenleyen ATK çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunduk. Çünkü otopsi işlemiyle birlikte alınan numuneler dosya arasındaydı ama bunlar raporlaştırılmadı. Aradan bir yıl geçtikten sonra taleplerimizin üzerinden 10 ay geçtikten sonra raporlaştırıldı. İlk ATK raporunda, ‘Vajina kısmında DNA örneğine rastlanılmamıştır’ denirken, ikinci ATK raporunda DNA’lardan birinin vajinal bölgede olduğu raporlaştırıldı. Bu aynı kurumun iki farklı raporundan bahsediyoruz. Burada çok ciddi bir ihmalin olduğunu belirtmek istiyoruz. Aynı kurumun birbiriyle çelişen iki farklı ATK raporu sunması ciddi soru işaretleri barındırıyor” şeklinde konuştu. 
 
DNA’lara dair yanlış bilgi paylaşan savcı hakkında şikayet
 
Dönemin başsavcısı tarafından bir haber sitesine yapılan paylaşımda, söz konusu iki DNA’dan birinin Rojin’in göğüs kısmında diğerinin ise karın kısmında olduğunun belirtildiğini dile getiren Fatma Ülgen, ilgili başsavcı hakkında HSK’ya şikayette bulunduklarını ifade etti. Fatma Ülgen, “Asıl görevi yaşam hakkını korumak olan devletin kadın cinayeti dosyasında bir cezasızlık politikası izlediğini görüyoruz. Bununla mücadeleye devam edeceğiz” dedi.