Narin Güran dosyasına katılma talebinin reddine itiraz

  • 16:56 11 Haziran 2025
  • Hukuk
 
AMED - Amed Barosu, Narin Güran dosyasına katılma taleplerinin istinaf mahkemesince kabul edilmemesine itirazda bulundu. 
 
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1'nci Ceza Dairesi, Narin Güran katliamında baronun dosyaya katılma hakkının olmadığına karar vererek, baronun bu yönlü başvurusunu reddetmişti. Baro, karara itirazda bulundu. Bir üst mahkemeye yapılan başvuruda, kararın hatalı olduğu vurgulandı. 
 
‘İsabetsiz ve hukuka aykırı’
 
Başvuruda, “Somut yargılama bakımında; yargılama sürecinde, en temel hakkı olan yaşama hakkı ihlal edilen Narin'in faillerinin tespiti, yargılanması ve cezalandırılması için ortaya koyduğu hukuki mücadele ile aile bireylerinin önemli ölçüde şüpheli konumunda yer almaları gözetildiğinde, katılma sıfatının varlığının kabulü hukuki açıdan yerinde, gerekli ve hatta zorunludur. İlk derece mahkemesinin bu anlamda katılma talebinin kabulüne dair vermiş olduğu karar ne kadar isabetli ise; istinaf dairesinin aksi yönde vermiş olduğu karar aynı ölçüde isabetsizdir ve hukuka aykırıdır” ifadelerine yer verildi. 
 
Birey ve birey gruplarının temel haklarının korunmasına dair baronun katılma talebinin elzem olduğu kaydedilen başvuruda, “Çünkü yargılaması yapılmakta olan bu dosyada, gerek maktulün statüsü (çocuk olması), gerekse işlenen fiilin doğrudan temel hak ve özgürlüklere, özellikle de insan onuruna, yaşam hakkına ve beden dokunulmazlığına yönelmiş olması karşısında, Diyarbakır Barosu’nun tüzel kişilik olarak davaya katılması hukuken ve vicdanen bir zorunluluktur” denildi. 
 
Kararın kaldırılması talebi 
 
Başvuruda, şunlar belirtildi: "Diyarbakır Barosu, Narin Güran cinayeti soruşturmasında etkin bir şekilde rol alarak, adaletin sağlanması ve yaşam hakkının korunması yönünde önemli çabalar göstermiştir. Maddi olayın koşulları, aile fertlerinin şüphelileri koruyan tavırları, aile fertlerinin şüpheli olması ya da şüpheli davranışlar sergilemesi nedenleriyle baromuzun davaya müdahil olması yalnızca mağdurun değil, aynı zamanda toplumsal vicdanın temsil edilmesi, kamuoyunun adalete olan inancının güçlendirilmesi ve benzer ihlallerin önlenmesi açısından elzemdir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yol gösterici içtihatları gereğince ve yaşam hakkı ile adil yargılanma ilkesinin bir gereği olarak baromuzun katılma talebinin kabulüne karar verilmelidir. Aksi halde yapılan yargılamanın etkili ve adil olup olmadığı ile ilgili kuşku ortaya çıkacaktır" diye kaydedildi. 
 
Başvuruda, kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep edildi.