
Komisyon toplantısı bitti: Demokratikleşme ekonomiye güveni artıracak
- 17:58 12 Eylül 2025
- Siyaset
ANKARA – Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 9’uncu toplantısında meslek odalarını dinledi.
Kürt sorununun çözümü noktasında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 9’uncu toplantısını tamamladı.
Dün emek ve işçi sendikaları ve konfederasyonlarını dinleyen komisyon, saat 14.00’da başlayan bugünkü toplantıda, meslek odalarını dinledi. Komisyon haftaya akademisyenleri dinleyecek.
‘Toplumsal uzlaşı ve destek önemli’
Toplantıda söz alan Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Orhan Aydın, “Huzur ve güvenin sağlanmadığı bir ortamda yatırım iklimi maalesef oluşamaz. Siyasi ve ekonomik istikrarın bulunmadığı koşullarda üretim sürdürülemez. Toplumsal birlik ve beraberliğin olmadığı yerde ise ihracatın kalıcı ve sürdürülebilir olmasını da maalesef ki konuşamıyoruz. Şunu net şekilde ifade edebiliriz ki dünyanın neresinde olursa olsun iş insanları her daim güvenli limanları tercih ediyor. Bu süreçlerde psikososyal destek, ekonomik yatırımlar, hukuki düzenlemeler ve toplumsal uzlaşı mekanizmaları kritik öneme sahip olmuştur. Hiç şüphesiz bu tür süreçlerin başarıya ulaşması için siyasi irade, toplumsal destek ve uzlaşı büyük önem taşımaktadır. Toplumun tüm temsilcilerine kucak açan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmalarını çok önemsiyoruz” sözlerini kullandı.
‘Gençler bölgelerinde üretecek’
Ardından ekonomik büyüme için somut önerilerine geçen Orhan Aydın, şunları belirtti: “ASKON olarak önerdiğimiz model sektörel kümelenme modelidir. Her şehrin kendi gücüne göre ihtisaslaşması, kendi potansiyelini üretime, şehrin yine kendisi dönüştürme modeli. Tarım, hayvancılık, turizm dediğimizde Şanlıurfa Van Hakkari. Turizm, lojistik ve enerjide Mardin, Şırnak. Tarımsal sanayi ve sınır ticaretinde Ağrı ve Iğdır illerimiz. Gıda işleme ve tarım teknolojilerinde büyük şehirlerimiz Şanlıurfa ve Diyarbakır. Ve çok önemli ithalat kalemlerinden olan petrol ürünleri ve türevleri içinse Batman şüphesiz ki harika olacaktır. Bu örnekleri Sadece Doğu- Güneydoğu illerimize değil, tüm şehirlerimize de yayılabilir çalışma olacaktır. Bu yaklaşım sayesinde şehirlerimiz kendi sektörlerinde birer uzmanlık merkezi olacaktır.
Bir bölgenin kalkınmasında elbette ki sanayi tek başına yeterli de olmayacaktır. Üniversitelerimiz ve meslek yüksekokullarımızda bu kümelenme üniversitelerimizin de bu vizyonla ihtisaslaşması meslek yüksekokullarının doğrudan sanayi ile iç içe olması gerekiyor. Böylece yerelde eğitim, yerelde istihdam modelini hayata geçirmiş olacağız.
Bunu başardığımızda gençlerimiz doğup büyüdükleri şehirlerde okuyacak, üretilecek, istihdam edilecek, büyük şehirlere göç etmek zorunda kalmayacak. Komşu ülkelere ve şehirlere de bu huzur ve güven ikliminin olumlu yansımaları şüphesiz ki olacaktır.
Çünkü küresel yatırımcı artık sadece ucuz iş gücüne değil en çok istikrara ve güvene bakıyor.”
‘Potansiyel yıllarca engellendi’
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Ahmet Bahadır da, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün tarım ve hayvancılık sektörüne olan yansımalarını anlattı. Ahmet Bahadır, “Bu mesele yalnızca ekonomik bir sorun değildir. Aynı zamanda sosyal, kültürel ve stratejik bir konudur. Çünkü tarım ve hayvancılık bu bölgede halkın en temel geçim kaynağı, kültürel mirasımızın bir parçası Türkiye'nin iktisat güvenliğinin temel dayanağıdır. Ancak yaylaların ve meraların güvenlik gerekçesiyle kapalı tutulması bu potansiyelinin değerlendirilmesini yıllarca engellemiştir” dedi.
‘Güvenlik politikaları köyleri boşaltmıştır’
Yıllarca uygulanan güvenlikçi politikalar nedeniyle tarım ve hayvancılığın ciddi etkilendiğini ve göçlere neden olduğunu belirten Ahmet Bahadır, “Van 100. Yıl Üniversitesi'nin 2023 yılı saha araştırmasına göre meme kısıtlaması olan bölgelerde küçükbaş hayvan başına et ve süt verimi %15-20 düşmekte. Yem maliyeti ise %20-30 artmaktadır. Güvenlik sorunlarının en yıkıcı etkilerinden biri iç göç olmuştur. Hacettepe Üniversitesi raporlarına göre 1986-2005 arasında yaklaşık 1.2 milyon vatandaşımız yerinden edilmiştir. Bu göçler genç ve nitelikli iş gücünü azaltmış, köyleri boşaltmış ve üretim kapasitesini zayıflatmıştır. TÜİK'in 2024 iş gücü İstatistikleri, Güneydoğu Anadolu Bölgemizde iş gücüne katılım oranının %40 olduğunu, bunun da ulusal ortalamanın %9 puan altında kaldığını göstermektedir. Bu açık yenilikli tarım uygulamalarının hayata geçilmesini zorlaştırmaktadır. Tarımsal barışın sağlandığı bir senaryoda bölgesel ölçekte çok güçlü fırsatlar bizi beklemektedir” sözlerini kullandı.
Savaşın maliyeti
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Burhan Özdemir, bu sürecin başlamasıyla birlikte yaptıkları çalıştaylara toplantılara ve incelemelere değindi. Burhan Özdemir, “Türkiye'de bugüne kadar harcanan güvenlik politikaları değil, aynı zamanda dolaylı maliyetleri de kast ederek konuşuyorum. Harcanan para eğer harcanmamış olsaydı ülkemiz ilk 10 ekonomi arasına girebilir. Kişi başı milli gelirimiz $30.000 geçebilir ve gayri safi yurt içi hasılamız bugün $1.4 trilyon belki $3 trilyonun üzerine çıkıyor. Biz bölgede yapmış olduğumuz araştırmalarda burada bölgedeki organize sanayi bölgelerinin durumunu görebilirsiniz” dedi.
14 başlık önerisi
Sorunun ekonomik boyutlarının yanı sıra sosyopolitik ve psikolojik boyutları üzerine de yoğunlaşmak gerektiğini belirten Burhan Özdemir, “Psikolojik boyut, toplumsal travma, sürekli çatışma atmosferi, özellikle genç kuşaklarda güvensizlik ve umutsuzluk oluşturmaktadır. Devlete güven konusu özellikle bölgede bazı dönemlerde yaşanan yanlış uygulamalar vatandaş ile devlet arasında güven kaybı doğurmaktadır. Kuşaklar arası etki çocukluk travmaları yeni kuşaklarda güvensizlik hissi olarak devam etmektedir. Özellikle kültürel boyutuna yönelik Türkiye tarih boyunca farklı inanç, kültür ve kimliklerin bir arada yaşadığı bir medeniyet coğrafyası olmuştur. Ancak bu çeşitlilik zaman zaman malumunuz dış müdahaleler ve iç provokasyonlarla çatışma zemini haline gelebilmektedir. Dolayısıyla bu alanda erken uyarı ve önleme mekanizmaları kurulması gerektiğini düşünüyoruz.
Özellikle bu süreçte oluşturulabilecek çalışma grubu önerilerine ilişkin 14'e yakın başlık belirledik:
1 güvenlik ve silahsızlanma, 2 demokratikleşme ve insan hakları, 3 toplumsal destek ve iletişim stratejisi, 4 bölgesel entegrasyon ve ekonomi, 5 muhataplık ve kapsayıcı diyalog, 6 doğrulama. Şimdikiler özellikle dağdan inenlerin süreçlerine yönelik oluşturulabilir diye düşünüyoruz. 7 fiziki kopuş, 8 zihinsel kopuş, 9 dahil olma, 10 hızlı şeffaf ve yargı, 11 mağdur hakları ve onarım, 12 toplumsal sözleşme, 13 eşit vatandaşlık, bu özellikle altını çizmek istiyorum. Bölgeden gelen verilere yönelik. 14 Millet Meclisi Uyum ve Kalkınma Üst Kurulu.”
‘Demokratikleşme ekonomiye güveni arttıracak’
Demokratikleşmenin bir zihniyet değişikliğini içeren toplu bir süreç olduğunu ifade eden TÜSİAD Başkan Yardımcısı Bülent Ozan Diren, “Demokrasi ve hukuk devletini tartışma konusu edilemeyecek bir düzeye getirmek içeride ve dışarıda ülkemize, kurumlarımıza demokrasimize güveni artırmak; hiç şüphesiz ekonomimizi de güçlendirecektir. Devletin içindeki erklerin birbirine yaklaşımlarında demokrasi ve hukukun üstünlüğü tam olarak yaşanmalıdır” dedi.
‘Çalışmaları önemli buluyoruz’
Ekonomik ve demokratik açıdan gelişmeleri el ele yürüyen süreçler olarak gördüklerini söyleyen Bülent Diren, “Demokrasi konusu TÜSİAD için de bölge için de önemli bir konudur. Yalnızca ekonomide değil temel hak ve özgürlükler konularında ilerleme kaydetmek zorundayız” diyerek komisyonun amacında vurgulanan özgürlük ve hukuk devleti alanlarındaki çalışmaları önemli bulduklarını ifade etti.
Haftaya akademisyenler dinlenecek
Konuşmaların ardından toplantı sona erdi. 17 Eylül’de toplanacak olan komisyon önümüzdeki hafta oturumlarında çatışma çözümü alanında çalışmaları olan akademisyenler İle Kürdistan’da faaliyet yürüten bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri dinlenecek.