Meral Danış Beştaş: Terör paranteziyle bu iş çözülmez

  • 15:23 24 Aralık 2025
  • Güncel
ANKARA - Komisyonun 20’inci toplantısında konuşan Meral Danış Beştaş, “Dünyanın birçok yerinde bu tip meselelerde zaten ‘terör’ kavramı kullanılır. Terör paranteziyle bu iş çözülmez, çözülemez” dedi.
 
En son komisyon üyelerinin İmralı ziyareti ardından İmralı tutanaklarının okunması ve değerlendirmelerin yapılması için 4 Aralık’ta bir araya gelen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugün yeniden toplandı. Komisyonun 20’nci toplantısında, çalışma süresi 31 Aralık’ta dolacak olan Meclis Komisyonu’nun çalışma süresi 2 ay uzatıldı. 
 
‘Pozitif barışı nasıl inşa edeceğiz’
 
Burada konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Bu komisyon önemli bir görevi üstlendi, görevini yerine getirdi ve tamamlayacak. Ancak bundan sonra süreç nasıl ilerleyecek? Pozitif barışı nasıl inşa edeceğiz? Bu adımlar nasıl atılacak, toplumsal katılım nasıl sağlanacak? Bu sorulara hep birlikte yüksek sesle düşünerek yanıt üretmemiz gerekiyor. Bu nedenle, raporumuzun; herkesin kendi pozisyonunda ısrar ettiği değil, ortak sürece katkı sunan, barışı icra eden ve özellikle barışın hukuksal altyapısını oluşturacak pozitif bir barış perspektifini ortaya koyan bir akıl ve sağduyu ile kaleme alınmasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
 
‘Sürecin henüz başındayız’
 
Gülistan Kılıç Koçyiğit, şu ifadeleri kullandı: "Bu komisyonun kuruluşunda üç temel amaç vardı. Birincisi, siyasal bir mutabakat arayışıydı; yani süreci Meclis'in önüne, parlamentonun ve halk iradesinin tecelli ettiği zemine taşımak ve bu anlamıyla süreci en geniş siyasal iradeyle yürütmekti. İkincisi, sürecin ve barışın toplumsallaşmasıydı. Buradaki katılımlar ve dinlemelerin, barışın toplumsallaşmasına ciddi katkılar sunduğunu düşünüyorum. Üçüncü amaç ise sıkça dile getirdiğimiz üzere, negatif barışın hukuksal altyapısını oluşturmak için gerekli yasal adımların atılmasına ilişkin bir tutum geliştirmekti. Bugün itibarıyla da tam olarak bunun arifesindeyiz. İlk iki amacın büyük ölçüde gerçekleştiğini düşündüğümüzde, üçüncü amaç açısından da artık rapor yazımı ve hukuksal altyapının oluşturulması sorumluluğu komisyonumuzun önünde durmaktadır. 
 
Özellikle söylem analizinin son bölümünü son derece çarpıcı bulduğumu ifade etmek isterim. Orada sunulan, daha doğrusu gözlemlere dayalı olarak ortaya konulan öneriler, aslında izlenmesi gereken yol haritasını da önümüze koymaktadır. Sürecin nihai hedefine ilişkin net, anlaşılır ve ölçülebilir bir tanım yapılması; demokratikleşme adımlarının içeriği konusunda ortak bir zemin tesis edilmesi; toplumsal güvenin inşasına yönelik sorumlulukların tanımlanması ve bu doğrultuda ilerlenmesi; hukuki altyapının acilen belirlenmesi; katılımcılık ve şeffaflık mekanizmalarının güçlendirilmesi. Bu çerçevede, komisyonumuz açısından muhtemelen iki aylık bir süre uzatımı söz konusu olacaktır ve zamanımız sınırlıdır. Ancak gelinen noktada, bu sürecin henüz başında olduğumuzu ve katletmemiz gereken uzun bir mesafe bulunduğunu da açıkça görmekteyiz. Sürecin toplumsallaşması, gelişmesi ve özellikle pozitif barışın inşası için yeni mekanizmalara, yeni toplumsal katılımlara ve farklı araçlara ihtiyaç olduğu analizlerde de açıkça ortaya konulmaktadır. Bu nedenle, bundan sonrası için yapılacaklara dair kapsamlı bir tartışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.”
 
‘Bu mesele 86 milyon yurttaşı ilgilendiriyor’
 
DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, komisyona gelen raporların ortak fikri yansıtmamasının doğal olduğunu ancak ortaklaşmak gerektiğini söyledi. Meral Danış Beştaş, "Burada yapılan analiz bizim fikrimizi tamamen yansıtmıyor, hiçbir partinin tek başına fikrini yansıtmıyor. Zaten buradaki dinlemelerde de sayın Başkan, siz ve diğer tüm parti temsilcileri hiçbir zaman şunu ne dayattık ne de bunu arzu ederiz; tek bir yönlü siyasal perspektif doğrultusunda bir sonuç ortaya çıkaralım. Toplumun bütün farklı dinamiklerinin, kimliklerin, inançların, yaklaşımların burada ortaya çıkması ve burada asgari bir müşteriyi yakalamak. Nihayet hedefimiz de bu. Ve maalesef biz parti olarak ilk günden beri şunu hep ifade ettik, Kürt meselesi, demokrasi meselesi, özellikle Kürt meselesinin demokratik çözümü ve şiddet dışı yöntemlerle bu başarmak noktasında atılan adımları siyaset üstü bir perspektifle değerlendirmesi gerektiğini hep söyleyip bugün de savunuyoruz. Her birimizin siyasi düşünceleri, programları farklı. Biz halka gidiyoruz, oy istiyoruz ve destek aldığımız oranda temsil ediyoruz. Ama bu mesele 86 milyon yurttaşı ilgilendiriyor. Hiç kimsenin, hiçbir partinin kendi siyasi hedeflerine ulaşmak için araçsallaştırmaması gereken bir mesele” diye belirtti.
 
‘Yüzde 58 kapsayıcı ve bütünlükçü dil yaklaşımı var’
 
Yapılan sunumun DEM Parti’nin görüşlerini tam olarak yansıtmadığını belirten Meral Danış Beştaş, “Bütün partiler, barış dememek için kırk dereden su getiriyorlar. Ya da toplumsal barış demek ya da hukukun mevzuat çalışması ya da demokrasinin tesisi ya da demokratikleşmenin sağlanması. Ama burada görüyoruz ki bütün farklı toplumsal düşüncelerden gelen söylemlerin sonucunda bu çıkıyor. Demek ki ortada böyle bir beklenti var. Özel olarak hepimize şu düşüyor; bu analizi çok iyi çalışıp, bu ortaklaşma zeminini ortak rapora bunu yansıtmaktır. Bütün propagandalara rağmen yüzde 58 kapsayıcı ve bütünlükçü dil yaklaşımı var. Mesela güvenlikçi yaklaşım yüzde 19. Oysa ki onlarca yıldır biz güvenlikçi yaklaşımla bu meseleye yaklaşıldığını, çözümsüzlüğü getirdiğini hep ifade ede geldik” sözlerini kullandı.
 
‘Yine Kürt kökenli demeye başladılar Kürtsek Kürdüz’
 
 Meral Danış Beştaş, komisyonun Leyla Zana hakkındaki cinsiyetçi ve ırkçı sloganlara dair bir açıklama yapmasını da istedi. Meral Danış Beştaş şunları ifade etti: "Siyasi partiler olarak bizlerin meselenin tanımına, çözümüne, yol haritasına ilişkimizde siz farklı görüşleriniz var. Ve bunu zaten kendi her birimiz kamuoyunda farklı zeminde bunu ifade ediyoruz. Ama hiçbirimizin bu görüşleri bu komisyona hakikat buymuş gibi dikte etme ve 'bunu kabul etmiyoruz, bunu edemeyiz' diye söyleme hakkımız da yok böyle bir ilke de yok. Mesela yapılan konuşmalarda şuna şöyle demeyelim, buna telefon demeyelim, buna defter demeyelim diye farklı kavramsallaştırmalar var. Amacım polemik yapmak değil. Biz eşyayı adıyla çağırmaktan yanayız. Olması gereken bu. Bu ülkede 2025 yılında birileri hala yine kökeni yapıştırdılar arkamıza, yine Kürt kökenli demeye başladılar. Ya el insaf ya. Ya köken möken demeyin Allah aşkına ya. Kürtsek Kürdüz, Türksek Türküz, Lazsak Lazız, Çerkessek Çerkesiz, Arapsak Arap. Önemli olan insan olmak ve önemli olan bu çalışmaların sonucunda kimliğimizi ifade etmeye ihtiyaç duymayacağımız bir ülke yaratmak. Dünya çatışma çözümlerine esas alarak söylüyorum. Dünyanın birçok yerinde bu tip meselelerde zaten terör kavramı kullanılır. Terör paranteziyle bu iş çözülmez. Çözülemez.
 
Hassasiyetleri biz yaratıyoruz
 
Yani toplumun hassasiyetleri var diyoruz. Kim yaratıyor bu hassasiyetleri? Vallahi de billahi de biz yaratıyoruz. Biz söyleye söyleye başlarına okuya okuya 24 saat televizyonlarda yapılan yayınlarda kullandığımız dil toplumun damarlarını oluşturuyor. Gelin komisyon olarak bir hafta sadece toplumsal barış dilini kuralım. Kardeşlik dilini kuralım. Bu ülkedeki ortak tarihimizi konuşalım. Ortak noktalarımızı konuşalım. İddia ediyorum hava değişecektir. Ama tersine bir dil kurup bir de o dile sığınmak kabul edilemez bir şey. Yani burada biz yaratıyoruz onu. Hepimiz yaratıyoruz. Kimseye atfen demiyorum. Diğeri, işte şöyle bir talepte bulunuldu. Bu rapora bakan herkes benim sorunum burada biz yaratıyoruz onu. 
 
Tek derdimiz var bu konuda hakikat yoluna gelelim
 
Biz burada Kürt meselesinin demokratik çözümü, çatışmanın bitmesi, şiddetin sona ermesi, bu ülkede eşitliği kardeşliği tesis edecek bir zemin yaratmaya çalışıyoruz. Bunun içinde demokrasi var mı? Tabii ki var. Yani komisyonun adında demokrasi var. Demokratik bir toplum yaratmak istiyoruz. Her şey olsun diyeceksiniz ama Kürt demeyeceksiniz. Kürt meselesi demeyeceksiniz. Ama bir çözüm önermeyeceksiniz. Sonra diyeceksiniz ki çalışmalar yapılsın, hele bir Adalet Bakanlığı, ilgili bürokrasi çalışmalar yapsın sonra biz görüşümüzü verelim. Bu doğru değil. Burada görüş vermek gerekiyor. Yani on sayfa, yirmi sayfa, yüz sayfa yazıp bu meseleye değinmemekle de öylesine değinip sonra bütün sorunlarını çözelim demek olmaz. Lütfen birbirimizi anlayalım ve bu konuda amacımız üzüm yemek bağcıyı dövmek değil. Hiç kimseyle bir sorunumuz yok. Tek derdimiz var bu konuda hakikat yoluna gelelim.”