Roboskî’de 14 yıl: ‘Vatan sağ olsun’ değil, adalet sağlansın!
- 09:02 27 Aralık 2025
- Güncel
Neslihan Kardaş
ŞIRNEX - Katliamın ardından derin bir sessizliğe bürünen Roboski’de kadınlar, yaşamın eskisi gibi olmadığını belirterek, “ ‘Vatan sağ olsun’ demiyoruz, adalet olsun diyoruz. Şimdi ise gözümüz barışın yolunu gözlüyor. Belki barış sağlanır ve adalet yerini bulur” dedi.
Şirnex’in (Şırnak) Qileban (Uludere) ilçesi Bujeh (Gülyazı) ve Roboskî (Ortasu) köyü sınır hattında 28 Aralık 2011 gecesi saat 21.39 ile 22.30 arasında Türkiye savaş uçakları ile sınır ticareti yapanlara yönelik bombardıman gerçekleştirdi. Bu bombardımanda, 34 kişi katledildi. Herkesin hafızasına Roboski katliamı olarak kazınan katliamın üzerinden 14 yıl geçti. İstihdam alanlarının olmaması, işsizlik, ekonomik koşullar nedeniyle sınır ticareti yapan köylülerin çoğu öğrenci olan çocukları okul ihtiyaçlarını almak, evlerine birkaç kilo, çay, şeker getirmek için çıktıkları yoldan bir daha dönemediler. O günden sonra Roboski’de belki de hayat hiçbir zaman eskisi gibi olmadı.

Cezasızlık politikaların somut örneği
Roboski’de yaşam donmuş gibi. Kürdistan’ın her köyünde olan çocuk sesleri, köy sokaklarında oynayan çocuklar yok Roboski’de. Köyde kocaman ve derin bir sessizlikle birlikte katliamın ağırlığı mevcut. Katliamda çocuklarını kaybeden annelerin söylemiyle “34’ler”in ardından ne giyilen karalar çıkarıldı, ne yakılan ağıtlar bitti ne de adalet arayışı bir son buldu. Roboski katliamı cezasızlık politikalarının en somut örneklerinden bir olarak duruyor.
Katliamda çocuklarını kaybeden anneler, katliamdan sonra köyde nasıl bir yaşamları olduğunu anlattı.
‘Köy yakmaları sonucu buraya göç ettirildik’
İlk olarak konuşan Halime Encü, katliamda oğlu Serhat Encü’yü kaybettiğini belirtti. Katledilen çocuklarını hiçbir zaman unutmayacaklarını söyleyen Halime Encü, “Çocuklarımızın bazıları okul alışverişi için, kimisi ise evini geçindirebilmek için gitti. Biz buralarda, bu dağ başında hiçbir iş imkânı olmadığı için çocuklarımızı sınıra gönderiyorduk. Eskiden köylerimizde hayvancılık yapıyorduk. Sonrasında hükümet köylerimizi yakınca buraya gelmek zorunda kaldık. Bu dağ başında bin bir zorlukla çocuklarımızı büyüttük. Katliamda tüm çocuklarımızı katlettikten sonra tekrar yolları açtılar. Katledilen oğlum Serhat, kazandığı para ile evde dokuz kişiye bakıyordu. Katliamda benim ailemden 11 kişi öldürüldü” dedi.
‘Adalet olsun istiyoruz’
Şu an köyde bir oğlunun olduğunu ve onun da işsiz olduğunu anlatan Halime Encü, “Birkaç keçimiz var, onlara bakıyoruz burada. Oğlum Serhat katledilmeden önce bir kızımın nişanı oldu. Katledilen çocukların neredeyse tamamı o nişanda vardı. Onların katliamından sonra bir oğlum ve o dönem nişanlı olan kızım evlendi. Ne kızım ne de gelinim gelinlik giymedi. Üstlerinde kara kıyafetlerle evlendiler. 14 yıl önce gerçekleşen katliamın acısı hâlâ taze. Düğünler normalde halaylarla, gelinliklerle olur ama bizim düğünlerimiz artık öyle değil. Bizler adalet istiyoruz. Topraklarımıza adalet gelsin. Katledilen 34 çocuğumuz geri gelmez ama bari geriye kalanlar yaşasınlar. Biz adalet ve yaşam istiyoruz. ‘Vatan sağ olsun’ demiyoruz, adalet olsun diyoruz. Şimdi ise gözümüz barışın yolunu gözlüyor. Belki barış sağlanır ve adalet yerini bulur” diye konuştu.
‘Çocuklarımız bilerek katledildi’
Ardından konuşan Xezal Encü’nün de henüz 17 yaşındaki oğlu Cemal Encü, katledilen çocuklardan biri. Aradan geçen 14 yıla rağmen acılarının hâlâ taze olduğunu vurgulayan Xezal Encü, “Ne çocuklarımızı unutuyoruz ne de gözümüzün önünden siliniyorlar. Çünkü adalet hâlâ sağlanmadı. Failler tutuklansaydı acımız az da olsa dinerdi. 34 kişi ekmek parası için gittiler. Benim oğlum lise son öğrencisiydi, okul harçlığı için gitti. Çocuklarımızın hiçbir suçu yokken katledildiler. Her birinin yanındaki katır vardı. Hayvanlarını da mı görmediler? Onların çocuk olduklarını, sınıra gittiklerini biliyorlardı. Çocuklarımız bilerek katledildi. Her yıl dönümünde acımız ilk günkü gibi taze. Bayramımız, düğünümüz yok bizim. Artık düğün de bayram da bize haram. Katliamdan sonra hiçbir düğüne gitmiyorum. Artık bir hayatımız yok bizim. Biz yine de barış talep ediyoruz. 34 çocuğumuz katledildi, geriye kalanlar yaşasın. Kürtler tüm katliamlara rağmen barış istiyor” şeklinde konuştu.
14 yıllık yas
Oğlunu katliamda kaybeden annelerden biri olan Hediye Encü, üzerindeki siyah renkli kıyafetlerle hâlâ devam eden yasın temsili. Hediye Encü, “Katliamın üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen hâlâ üzerimizde siyah kıyafetler var. Yasımız hiç bitmedi. Katliamdan bu yana hiçbir düğüne gitmedik. Biz hâlâ adalet bekliyoruz. Bizim çocuklarımız öldü, başkasının çocukları ölmesin. Adalet istiyoruz. Oğlum Şivan daha 16 yaşındaydı, okula gidiyordu. Kalem ve defter alabilmek için sınıra gitti. Çocuklarımızın parçaları torbalarda bize geldi. Bunu unutabilir miyiz?” ifadelerini kullandı.
‘Ben artık adaletin sağlanmasını istiyorum’
Roboski katliamında iki kardeşi katledilen Sêvê Encü de, “Yıllardır biz bu acı ile yaşıyoruz. Katliamda iki kardeşim katledildi. Ben artık adaletin sağlanmasını istiyorum. Artık gençlerimiz öldürülmesin. Bizim yasımız bugüne kadar da devam ediyor. Katliamı hiçbir zaman unutmayacağız” diye konuştu.
‘Her gün çocuklarımız yeni katledilmiş gibi hissediyoruz’
Son olarak konuşan Fatma Encü ise oğlu Hüseyin Encü’nün 19 yaşında olduğunu belirterek, “14 yıldır hükümet hâlâ adaleti sağlamadı. Bizler adalet istiyoruz. Çocuklarımız birkaç kilo şeker, çay getirmek için gittiler. Başka bir gelirimiz de yoktu, iş imkânı da yoktu. Okul masrafları için gitmek zorundaydılar. Çocuklarımızın bize gelen parçalarını unutmayacağız. Bizim çocuklarımızla hayvanlarının kemikleri birbirine karışmıştı. Bizler bu yaşananları asla unutmayacağız. Her gün sanki çocuklarımız yeni katledilmiş gibi hissediyoruz” sözlerine yer verdi.








