‘Rojin Kabaiş için adalet’ talebiyle ATK önünde buluştular

  • 15:03 13 Ekim 2025
  • Güncel
WAN - “Rojin Kabaiş için adalet” talebiyle ATK binası önünde bir araya gelen kadınlar, “Rojin Kabaiş dosyasında yaşanan bu süreç, kadınların yaşam hakkının nasıl değersizleştirildiğinin ve adalet mekanizmasının cinsiyet temelli ihmalinin açık bir göstergesidir” dedi.
 
Wan Kadın Platformu, Rojin Kabaiş’in vücudunda tespit edilen iki erkek DNA’sının kime ait olduğunun bulunması ve faillerin ortaya çıkması için Van Adli Tıp Kurumu (ATK) önünde basın açıklaması yaptı. Kentteki kadın kurumları, sivil toplum ve siyasi partilerin kadın yapılarının yanı sıra açıklamaya yüzlerce öğrenci de katıldı. “Rojin Kabaiş için adalet” pankartının taşındığı açıklamada, “Rojin Kabaiş isyanımızdır”, “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Jin, jiyan, azadî”, “Rektör istifa”, “Bu intihar değil cinayet” sloganları atıldı.
 
‘Soruşturma etkin bir biçimde yürütülmedi’
 
Burada açıklamayı okuyan Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Fatma Ülgen, “Aradan geçen bir yıla rağmen yürütülen soruşturmanın etkin bir biçimde ilerlemediği, dosya üzerinde kısıtlılık kararının sürdüğü ve telefon incelemesinin dahi tamamlanmadığı tarafımızca kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bir yıl boyunca Wan Barosu ile Amed Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından ATK’nin Rojin’in vücudunda bulunan DNA’ların kimlere ait olduğunu ve vücudunun hangi bölgesinde bulunduğunun açıklanması için taleplerde bulunulmuştur. Bugün itibarıyla Adli Tıp Kurumu’nun 2’nci raporunda yer alan iki farklı erkeğe ait DNA bulgusu, dosyanın seyrini ve niteliğini açık biçimde değiştirmiştir. Bu bulgular, birinci DNA’nın göğüs bölgesinde, ikinci DNA’nın ise vajinal bölgede tespit edildiğini ortaya koymaktadır. Bu veriler, Rojin Kabaiş’in ölümünün ‘intihar’ olarak yansıtılmasının ne denli hatalı olduğunu açıkça göstermektedir” dedi.
 
‘Ciddi soru işaretleri mevcut’
 
Rojin Kabaiş dosyasında yükümlülüklerin yerine getirilmediği; delillerin zamanında toplanmadığı, otopsi sürecinde ailenin ve vekillerinin sürece dâhil edilmediği ve dosyanın başından bu yana şeffaflık ilkesinden uzak bir biçimde yürütüldüğünü söyleyen Fatma Ülgen, “Rojin Kabaiş dosyası, kadınların şüpheli ölümlerinde sıklıkla karşımıza çıkan ‘intihar’ algısı ve cezasızlık pratiğinin bir başka örneğini teşkil etmektedir. Bu tür dosyalar yalnızca bireysel vakalar değil; toplumda kadınlara yönelik şiddetin, ayrımcılığın ve yargısal ihmallerin yapısal göstergeleridir. Rojin Kabaiş dosyasında 06.11.2024 tarihinde Adli Tıp Kurumu raporunda iki farklı erkeğe ait DNA örneği tespit edilmiş olmasına rağmen, kurum tarafından verilen raporlarda vajinada DNA’nın olmadığı bildirilmiş; fakat 10 Ekim 2025 tarihinde gelen ATK raporunda nihayet DNA örneklerinin göğüs bölgede ve vajinal bölgede bulunduğu açıklanmıştır. Dosyanın seyrini kökten değiştiren böylesine önemli bir bilginin bu kadar geç sunulması, sürece ilişkin ciddi soru işaretlerini beraberinde getirmiştir” diye konuştu.
 
‘Kadınların yaşam hakkı değersizleştiriliyor’
 
Wan Barosu tarafından ATK raporunu hazırlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu söyleyen Fatma Ülgen, “Ayrıca soruşturma dosyasında yer alan önceki ATK raporlarında bu bilgilerin bulunmamasına rağmen dönemin Başsavcısı tarafından bir haber sitesine verilen röportajda, DNA örneklerinin Rojin Kabaiş’in karın ve göğüs kısmında bulunduğu yönünde gerçeğe aykırı bilgi kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu açıklama hem soruşturmanın gizliliğini ihlal etmiş hem de kamuoyunu yanlış bilgilendirmiştir. Bu nedenle, yanlış bilgi yayarak kamuoyunu yanıltma ve görevi kötüye kullanma gerekçeleriyle ilgili dönemin Başsavcısı hakkında da suç duyurusunda bulunulmuştur. Yine Rojin’in vücudunda bulunan 2 erkek DNA’sının kime ait olduğunun bulunması ve faillerin ortaya çıkması için birçok tevsii tahkikat talebinde bulunulmuştur. Rojin Kabaiş dosyasında yaşanan bu süreç, kadınların yaşam hakkının nasıl değersizleştirildiğinin ve adalet mekanizmasının cinsiyet temelli ihmalinin açık bir göstergesidir” diye belirtti.
 
‘Suç duyurusunda bulundular’
 
Wan Kadın Platformu olarak, dosyada sorumluluğu bulunan tüm kişiler hakkında yasal süreci sonuna kadar sürdüreceklerini söyleyen Fatma Ülgen, gerçeğin ortaya çıkarılması için mücadele edeceklerini söyledi.
 
Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.
 
Öte yandan Wan Barosu, dosyanın önceki savcısı ve ATK yetkilileri hakkında Van Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundu.