
Yargı Reformu: Cezalar artıyor, koruma yok
- 09:07 30 Mayıs 2025
- Siyaset
ANKARA – AKP’nin “yargı reformu” adıyla sunduğu yasa teklifinde kadınlara yönelik şiddet cezalarının artırılması olumlu gibi görünse de, koruyucu ve önleyici politikaların yokluğu dikkat çekiyor. Reform, kadın hareketinin kamusal alanlardaki varlığını da dolaylı biçimde sınırlandırıyor.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ardından başlatılan sürece rağmen, Meclis’e sunulan yargı reformu paketi, toplumsal çözüm ve demokratik dönüşüm taleplerine değil; ceza artışı ve güvenlik odaklı yaklaşıma dayalı hükümlerle şekillendi. Kadınlara yönelik şiddet suçlarında cezaların artırılması düzenlemeleri pakette yer alsa da, kadının siyasal temsili, yaşam hakkı, kamusal alanda var olma özgürlüğü ve barışın kurucu öznesi olarak konumlanmasına dair hiçbir düzenleme bulunmuyor.
Toplumsal uzlaşının konuşulduğu, demokratik anayasa vaatlerinin dillendirildiği bir dönemde hazırlanan bu teklif, bir yandan “barış” vurgusu yapılırken öte yandan muhalif toplumsal kesimleri, özellikle de kadınları baskı altına alan düzenlemeler içeriyor. Kadına yönelik erkek şiddetine dair bazı ceza artırımları ise yalnızca şiddet gerçekleştikten sonra devreye giriyor; önleyici, koruyucu hiçbir sistematik mekanizma öngörülmüyor.
Meclis’e sunulan yeni “Yargı Reformu” paketinde, kadınlara karşı şiddet suçlarında cezaların artırılması öne çıkıyor. Ancak reform, şiddetle mücadelede en temel ihtiyaç olan önleyici ve koruyucu mekanizmalardan yoksun. Ayrıca kadınların hem kamusal alandaki hem dijital ortamdaki mücadelesini zayıflatabilecek hükümler içeriyor.
Cezalar artıyor ama koruma hâlâ eksik
Teklifte yer alan düzenlemelerle, kadınlara yönelik “kasten yaralama” ve “tehdit” gibi suçların cezaları yükseltiliyor. Örneğin, yaralama suçlarında verilen ceza alt sınırı artırılıyor; ağır yaralama durumlarında ceza 18 yıla kadar çıkabiliyor. Ancak bu cezalar yalnızca şiddet gerçekleştikten sonra uygulanıyor. Kadınları şiddetten önce koruyacak sosyal, psikolojik ve hukuki hiçbir yeni mekanizma getirilmiyor.
Oysa mevcut 6284 sayılı Kanun ile kadına yönelik şiddete karşı önleyici tedbir kararları, şiddet önleme merkezleri, barınma, psikolojik ve hukuki destek gibi sistemler zaten öngörülmüş durumda. Ancak bu reform, bu sistemlerin güçlendirilmesine dair tek bir adım içermiyor. Örneğin, Wan’da bulunan şiddetle mücadele birimleri Aile Merkezi’ne dönüştürüldü.
Caydırıcı ceza mı, gecikmiş adalet mi?
Madde 10 ile kadının fiziksel bütünlüğüne ağır zarar veren fiillerin cezası artırılıyor. Ancak hukukçulara göre cezaların yükselmesi, tek başına caydırıcılık sağlamaz. Çünkü bu düzenlemeler şiddet oluştuktan sonra devreye giriyor ve “fail odaklı” bir yaklaşımı güçlendiriyor. Kadınlar ise “şiddet yaşanmadan önce korunmak” istiyor.
Tehdit suçları: Koruma mı, yargı aracı mı?
Madde 11 ile tehdit suçlarının cezası 7 yıla kadar yükseliyor. Bu düzenleme, özellikle kadın gazeteciler ve aktivistlere yönelen tehditlerde koruyucu olabilir. Ancak keyfi uygulamalar durumunda, bu maddeler kadınların yargılanması için de bir araç hâline gelebilir. Hukukçular, bu tür maddelerin “çifte taraflı işleyebileceği” uyarısında bulunuyor.
Sokakta kadın olmak suç sayılabilir mi?
Toplumsal düzeni koruma amacıyla getirilen Madde 12 ve 14, toplu eylemleri ağır suç kapsamına alıyor. Bu da kadınların yıllardır düzenlediği 8 Mart ve 25 Kasım yürüyüşleri gibi protestoların cezalandırılmasına yol açabilir. Reformun bu maddeleri, kadınların kamusal görünürlüğünü azaltabilecek yeni bir baskı aracı olabilir.
Dijital alanda görünürlüğe müdahale riski
Madde 23–25 arasında yer alan hükümlerle, internette kişilik haklarını ihlal ettiği iddia edilen içeriklere 24 saat içinde erişim engeli getirilebiliyor. Ayrıca içerik kaldırma taleplerinde, itiraz süresi 7 günle sınırlandırılıyor.
Bu düzenleme, kadınlara karşı açılmış hakaret ve ifşa içeriklerinde hızlı müdahale için olumlu bir araç olabilir. Ancak öte yandan, kadınların dijital dayanışma, teşhir ve örgütlenme amaçlı içerikleri de “kişilik hakkı ihlali” gerekçesiyle hedef alınabilir. Bu da, ifade özgürlüğüyle doğrudan çelişen bir sonuç yaratabilir.
Adalete erişim zayıflatılabilir
Artan yargı yetkileri ve erişim engelleri, kadınların sadece görünürlüğünü değil, adalete erişimini de zorlaştırabilir. Örneğin, dijital medyada ifşa ettiği bir şiddet olayında içeriği kaldırılan bir kadın, daha sonra delil sunmakta zorlanabilir.
Kadınlar bir kez daha görünmeyen hedef
Yargı Reformu başlığıyla sunulan yasa paketi, kadınlara yönelik şiddete karşı cezaları artırıyor gibi görünse de, önleme, koruma ve sosyal destek sistemleri açısından büyük bir boşluk barındırıyor. Kadına şiddetle mücadele, yalnızca ceza artırımıyla değil, şiddet öncesinde müdahale sağlayan bütüncül politikalarla yürütülmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Üstelik yasa, kadınların sokakta, dijital medyada ve adalette görünür olma hakkını da sınırlandırabilecek maddeler içeriyor. Bu haliyle kadınlar, yine sistemin görünmeyen ama en çok etkilenen öznesi olmaya devam ediyor.